Hamza'yla beraber eve geldikten sonra annem hiç şaşırmamış bi şekilde ona sarılmıştı. Bana oynamışlar hep. Biliyorlar tabii o gelene kadar evi alt üst edeceğimi, özellikle mutfağı, güya tedbir alıyorlar. Ben de yuttum zaten tek sebebin sürpriz yapmak olduğunu.
"Doğruyu söyle anne sırf evi talan etmeyim diye haber verdirmedin dimi Hamza'ya?"
Annem gülmeye başladığında iyice emin olmuştum. Hamza'ya dönüp konuştum.
"Ayıp ayıp, ben sırf sen geliyorsun diye yapıyorum o hazırlıkları. Sen de bu oyuna alet oluyorsun öyle mi? Sürpriz yapmak istemişmiş. Belli belli." deyip trip attım. İnsan biraz utanır canım.
Hamza bıyık altı gülüp yanıma geldi.
"Günahımı alma. Ben sana ne zaman yalan söyledim? Benim amacım sürpriz yapmaktı." bir süre duraksayıp devam etti. "Tabii annenin desteklerinin de etkisi var."
Ona tip tip bakıp içeriye girdim.
Şaka bir yana Hamza'nın bana yalan söylemediği bir gerçek. Daha doğrusu Hamza'nın yalan söylememesi bi gerçek. Yani şakadan bile olsa söylemez. Sürpriz yapmak için dediyse öyledir. Ama bu benim trip atacağım gerçeğini değiştirmiyor.
'Allah sana sabır versin Elif.'
Amin amin.
Onlar da içeriye girdiklerinde ikisine de trip atıp kollarımı bağladım. İkisi de bana gülüp geçtiler. Annem mutfağa giderken Hamza yanıma gelip koluma vurdu.
"Mutfağı temiz kullansan bi sıkıntı yok aslında. Hayır yani yemek yaptıktan sonra savaş alanına niye döner ki bi mutfak?"
"Ya bak!" deyip ben de koluna vurdum. Sonra o eline aldığı yastığı bana fırlattı ve ben tabii ki yine yakalayamadım. Hayır bi insan bi konuda bu kadar mı yeteneksiz olur? Abim bir Hamza iki. Suratıma suratıma atıyorlar.
Sinirle elime geçen yastığı ona fırlattım ve isabet etmedi. Sonra o attı, vuruldum. Ben attım, ıskaladım. Derken bi ses duyuldu.
"Bensiz yastık savaşı ha!"
Ve bir anda iki yastık birden kafama gelmişti.
"Ahh!" deyip hareket eden duvarları seçmeye çalıştım. Mutfağa nereden gidiliyor ya?
Mutfağa gidemeyeceğimi anladığımda elime aldığım yastığı abime fırlattım ve o an ben bi imkansızı başardım.
Tam isabet!
Tam yastığı abimin kafasına atabildiğime seviniyordum ki o kişinin babam olduğunu fark ettim.
Şey, çıkış ne taraftaydı?
"Babacım." dedim bütün mimiklerimi kullanıp gülerek. "Hoş geldin."
Babam bana ters bi bakış atıp yastığı tek eliyle tuttu.
"Evet kızım hoş gelmiştim."
'Sıkıntı.'
Hemen doğrulduğumda başım dönmüştü. Bi an yer ayağımın altından kayıyor sanmıştım ki Hamza beni tuttu. Babam "Ne oldu?" diye sorduğunda cevabı abim vermişti.
"Bir şey yok baba sadece başı birazcık fazla darbe almış olabilir ama çok değil biraz."
Abime, karnım açken çiğköfteye bakar gibi baktım.
"Birazcık mı?"
Babam abime ters bi bakış attığında Hamza'yla konuşmaya başladı.
"Hamza hoş geldin."
Onlar muhabbete dalarken ben de fırsattan istifade odama gidip üzerimi değiştirdim. Ardından koşarak içeriye gidip onların sohbetine katıldım. Biraz muhabbet ettikten sonra Hamza'nın bir süre buralarda olacağını öğrenmiştim.
Yemekten önce ve yemekten sonra bol bol muhabbet etmiştik. Tabii ki en çenesi düşün ben olduğumdan genelde benim sesim çıkmıştı. Hamza sorularımı cevaplamaktan yorulmuştu belli ki. Ama bu beni alakadar etmez. Bana ne canım, cevaplasın işi ne?
Günü bu şekilde tamamladıktan sonra Hamza bizde kalmış ve sabah kahvaltısını da beraber yapmıştık. Ve ben bombayı patlatmıştım.
"Evet sevgili ailem, değerli insanlar, size ufak bi açıklama yapacağım. Okulumuzda yapılan..." daha cümlem bitmemişti ki abim atladı.
"Yahu ne bu müdür gibi açıklama yapıyorsun. Gir direkt konuya."
Abime ters ters bakıp konuştum. Şurada iki dakika hava civa da yaptırmıyor ki!
"Tamam ya." dedim sıkılgan bi şekilde. Sonra ekmeği reçele bandırıp devam ettim. "Ben resim yarışmasına katılmıştım ya hani. Hoca resimleri göndermiş falan işte ilde birinci olmuşuz, bizi de merkeze ödül törenine götüreceklermiş"
Abim bi anda "Oha." dediğinde annem ve babamın da şaşırsığını gördüm.
"Birinci mi oldun? Aferin kız sana." dedi abim. Annemle babam da sevinip beni tebrik ettikten sonra annem sordu.
"Ne zaman gideceksiniz?"
"Bu sabah." deyip devam ettim. "Gidebilirim dimi? Hocalarla falan gideceğiz."
Annem onay verdikten sonra bu sefer Hamza'nın sesini duyduk.
"Birinci olmuşuz derken? Kiminle birinci oldunuz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
HumorŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...