Kaan'ı gören gözlerim hemen istikametini değiştirirken Hamza'nın sorduğu soru beni biraz gerdi doğrusu. Çünkü Kaan bana kütüphanede Hamza'ya kendini Mert olarak tanıttığını söylemişti. Ama abim onu Kaan olarak biliyordu. İşin sıkıntılı kısmı ise abimin Hamza'nın Kaan'la görüştüğünden haberi olmamasıyla beraber onları buluşturanın ben olduğumu bilmemesiydi. Ha bir de not meselesini de bilmiyordu. Ayrıca Hamza da benim Kaan'ı tanımadığımı sanıyor.
Lan! Neyin içine düştüm ben?
'Patladın.'
Bunları düşününce artan gerginlikle Kaan'a bi bakış attım. Onun da pek bi şey bildiği yoktu ama kendisiyle benim bi bağlantımın olduğunu abimin bilmediğini biliyordu.
Ben Hamza'ya geri dönerken abim sordu bu sefer.
"Evet de sen niye şaşırdın?"
Hamza abime kısa bi bakış atıp Kaan'a döndüğünde sonunda konuşmuştu Kaan.
"Kaan Mert. İki ismim var."
Abim ufak bi şaşkınlıkla Kaan'a bakarken Hamza da kaşlarını kaldırmıştı. Sonra da anladım der gibi hafifçe başını salladığında yine abim konuştu.
"Siz tanışıyorsunuz herhalde?"
Hamza da ona bakıp konuştu.
"Sen nereden tanıyorsun?"
Sanırım Hamza abimden biraz daha baskın bi şekilde sorduğu için ilk abim cevap vermişti.
"Bizim okulla onların okulunun futbol maçı vardı, oradan tanıyorum."
Hamza 'Öyle mi?' der gibi abime baktıktan sonra bana saniyelik bakış atıp tekrar abime döndü.
"Bizim de ortak bi tanışımız var da öyle tanıştık." deyip Kaan'a baktı bu sefer. "Dimi Mert?"
"Aynen." dedi Kaan düz bi ifadeyle. "Öyle oldu."
Onlar konuşurken ben de gerginliğimi belli etmemeye çalışıp hiçbir şey yokmuş gibi etrafa bakıyordum.
'Deli taklidi yapmasan mı?'
Sen sus kardeşim sus.
Abimin normal halleri gerginliğimi biraz azaltmıştı. Gerçi Kaan'la aynı ortamdayken ne kadar rahat olabilirdim ki?
"İyi." dedi abim Hamza'nın yanından uzaklaşıp Kaan'a doğru yaklaşırken. "Siz de mi masa tenisi oynamaya geldiniz?" deyip başıyla az önce kafasına top attığı kızı işaret etti.
Hala adını bilmediğimiz kız duvara yaslanmış bi şekilde abime göz devirirken Kaan cevap verdi.
"Aynen."
Abim başını sallarken bu kızın kim olduğunu sormaya hiçbirimizin yetkisi olmadığını fark ettim. Umarım ağzımdan kaçırmazdım. Çünkü şu an sormamak için dişlerimi sıkıyordum.
'Ha sormamak için sıkıyorsun yani dişlerini?'
Evet iç ses var mı bi itirazın? Ayrıca başka ne için dişlerimi sıkacakmışım?
İç sesim bana gülerken, nasıl gülüyor diye sormayın o kısmı ben de anlamadım, ben de masanın başına tekrar geçtim. Tabii abimin tarafına. Çünkü bu tarafta başka insanlar vardı ve zaten bulunduğumuz oda küçük olduğu için yakın duruyorduk.
"Hadi abi bir an önce oynayalım, sıra bekleyenler var."
Abim başını salladıktan sonra topu alıp karşıma geçti. Abim karşıma geçtikten sonra Kaan da o kızın yanına gitti. İster istemez dikkatim dağıldığında fark ettirmeden başımı salladım iki yana.
Kendine gel Elif, ne oluyor Allah aşkına?
"Isınma." deyip topu atan abimle beraber oynamaya başlamıştık. Abim insafa gelmiş gibi yavaş atarken topları içimden dua ediyordum oyuna başladığımızda da böyle oynaması için. İşin sonunda rezil olmak da vardı sonuçta.
'Kaan'a mı?'
Her şeyi ona bağla tamam mı iç ses?
Üç beş dakika abimin ısınmasını bekledikten sonra nihayet oyuna başlamıştık. Abim girişi çok sert yapmamıştı sağ olsun hatta ilk sayıyı ben almıştım ama bu çocuk bi acayip. Bir insan bir sayının intikamını beş sayıyla alır mı? Ne bu kin, ne bu hırs? Sen ne tuhaf bi insan oldun abi.
Üzücü olan bu skoru ben 5-3 ileri taşımış ve abimin bana verebileceği bütün sayıları almıştım. Sanırım kotam doldu. Muhtemel sonuç, 11-3.
Abim son aldığım sayıdan sonra sanki turnuvaya çıkmış gibi oynamaya başlamıştı. Tamam al bütün sayılar senin. En iyi sen oynuyorsun tamam. Da bugün mü bunu ispat edesin geldi be abim? Hiç mi vicdanın yok senin? Rezil kepaze oldum hep.
Abim dört sayı üst üste aldıktan sonra beşinci sayısını almasına aslında izin vermeyecektim. Yani o an dikkatim sadece topta olsaydı bu sayıyı alamazdı muhtemelen ama işte tüm dikkatim topta değildi. Birazı başka bir yere kaymıştı.
Kolunu o kızın omzuna atan Kaan'a.
**
Selamünaleyküm.
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Değilseniz bile iyi olmaya çalışın. Kötü olup da kendinizi mutsuz etmeye değecek bir hayat değil bu.
Ben bu aralar bi acayip olmuşum. Bölüm araları uzuyor baya. Bölümler de uzamış ilk sezona göre. Buna çözüm olarak bölümleri kısaltmayı düşünmüş olabilirim. 🙈
Bilmiyorum bu şekilde belki hem daha sık hem daha çok yazabilirim diye umuyorum. Ama tabii olmaya da bilir. Böyle hoşunuza gitmezse geri eski düzene de dönebilirim. Önceden de dediğim gibi düşünceleriniz benim için önemli.
Yeni bölüm ricalarınız çok mutluluk verici. Bu bölümü gördüğüm iki yorum sayesinde yazmış olabilirim. :D
Kendinize çok iyi bakın.
Allah'a emanet olun... :)
💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
HumorŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...