Olduğum yerde durup ona döndüm.
"Efendim?"
Kaan da iki adım atıp önümde durduğunda önce bi duraksadı. Sonra tam bir şey söyler gibi oldu ama söylemedi. Ardından da umutsuz bir nefes alıp verme sesi duydum.
"Şu kitap var ya, Sefiller. Ben onu bitirdim kitapları değişelim istersen."
Kitabı bitirmiş mi? Oğlum sınav haftasındayız be el insaf yatıp kalkıp o kafam kadar kitabı mı okudun?
"Doğru diğeri bendeydi. Bekle biraz." deyip ona konuşma hakkı vermeden koşar adım sınıfa gittim. Çabucak çantamdaki kitabı alıp tekrar dışarı çıktığımda Kaan olduğu yerde duruyordu. Yanına gidip elimdeki kitabı uzattım.
"İkincisi."
Kaan kitaba ufak bi bakış atıp tekrar bana baktı.
"Bekle biraz ben de ilkini getireyim sınıftan." deyip gideceği sırada onu durduran benim sesim olmuştu.
"Kaan."
Kaan attığı birkaç adımı yavaşça geri alırken "Efendim?" diye sordu. Ciddiyetimden konuşma başladığından beri ödün vermediğim gibi yine vermeyerek konuştum.
"Diğerini getirmene gerek yok ben istemiyorum."
'İletişimde kalmak istemiyorum derken fazla mı ciddiydin sen?'
Kaan'ın birden kaşları çatılmıştı. Hiç beklemeden sordu.
"Neden?"
"İstemiyorum. Zaten ben daha önce okumuştum Sefiller'i. Ve zaten okul bitiyor okumak istediğim başka kitaplar var. Hem bu hediye senindi. Alır mısın?" diye elimdeki kitabı uzattığımda hala ona bakmıyordum.
"İyi de Elif konuştuk ya bunu sırayla okuyacaktık." diye konuşan Kaan'a karşı net olmaya ama sert olmamaya çalıştım.
"Evet ama artık istemiyorum, alır mısın?"
"İyi de..." devam etmesine zaman vermeden tekrar konuştum.
"Rica ediyorum alır mısın şunu?"
Kaan ciddiyetimi anlamış olacak ki "Peki." deyip aldı elimden kitabı. O kitabı alınca ben de boş boş beklemek yerine yanından ayrıldım ve doğruca sınıfa gittim. Çantamdan kendi dolabımın anahtarını aldım almasına ama onun gittiğinden emin olana kadar dışarı çıkmak istemedim. Zaten kendimi kötü hissediyordum. Onu bir daha görürsem daha da kötü olabilirdim.
Sanki ders fizik değilmiş de ben de Aylin hocayı tanımıyormuşum gibi son 3 dakikayı bekledim. Ondan sonra da tabakhaneye tabak yetiştiriyor misali koşarak dolaptan kitabı alıp sınıfa geçtim. Neyseki ben geldiğimde dersin başlamasına 1 dakika vardı. Her ne kadar Aylin hoca yine benim gecikmemi bekler gibi erken girse de bu sefer bir şey diyemedi.
Ehehehe.
Dersler nasıl geçti bilmiyorum. Zaten konuların çoğu bittiği için pek bir şey yapmamıştık. Bu yüzden benim de kendi kendime düşünecek zamanım birazcık fazla olmuştu. Ama şunu anladım ki benim kendimle baş başa kalmam pek de iyi bi fikir değilmiş. Sürekli kafam başka yerlere gidiyor canım.
'Nereye?'
Zıkkımın köküne iç ses oldu mu?
'Ne agrasif bi şey oldun sen ya.'
Ya sabır ya selamet...
**
Kaan'dan
Elimdeki limonlu sodanın dibindeki son yudumu da içtikten sonra yan taraftaki çöp kutusuna attım. Bu kaçıncı şişeydi inanın saymadım.
![](https://img.wattpad.com/cover/286830026-288-k272966.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dar Kafa
HumorŞu an sap gibi kalmıştım gerçekten. Neyse canım. Başa gelen çekilir. Yapacak bir şey yok, mecbur ıslanacağız. Gidebildiğim yere kadar kaldırımın yağmur gelmeyen yerlerinden ilerledim. O da işte beş on metre falan. Artık ıslanma vakti gelmişti. Ne d...