In This Life, I Will Be The Lord (NOVEL ÇEVİRİ)

190.Bölüm

Keyifli okumalar☺️🤗

Bir an Clerivan'ın gözleriyle karşılaştı ama o soğuk yeşil gözler sadece Tia'yı içeriyordu.

Neyse ki çok geçmeden Estira odaya daldı.

"La, Leydi Florentia...!"

Tia'nın baygın halde ortaya çıkması onu şaşırttı.

Estira, Tia'nın durumunu hemen kavramaya başladı.

Ve parmağında siyah bir yara izi buldu.

"Sanırım bu yüzden..."

Daha sonra arkada duran şövalye hançeri ona uzattı.

"Bayılmadan önce Hanım zehirden bahsetti."

"...Zehir?"

Sessiz kalan Gallahan, ilk kez yanıt verdi.

Clerivan ve Bate de birkaç adım daha yakın.

Hançeri dikkatli bir yüzle alan Estira, ziyaret çantasını açtı ve söylemeden önce şunu bunu denedi.

"Titi Örümceği tarafından zehirlenmiş gibi görünüyor."

"Bu zehirli değil mi?"

Bate titrek bir sesle sordu.

"Evet, ama neyse ki panzehirimiz var."

"Tedavi edilebilir mi diyorsun?"

"Evet. Bir süre zor zamanlar geçirecek ama iyi olacak."

Gallahan, Estira'nın cevabı karşısında hafifçe sendeledi.

Tia'nın iyileşebileceğini söyleyerek biraz olsun rahatladı.

"Belki Prens de aynı zehirle zehirlenmiştir, gidip panzehiri alayım."

Bunu söyleyen Estira, içeri girdiğinde yaptığı gibi koşarak geri geldi.

"Tia..."

Yataktan uzaklaşan Gallahan, sanki yaklaşmaya korkuyormuş gibi, kızına doğru yaklaştı.

Sonra titreyen elini uzatıp Tia'nın alnını sildi.

Bu acı tablo karşısında salonda bulunanların tek seçeneği sessiz kalmaktı.

* * *

Sussew Lordu'nun giydiği pantolon büyük ölçüde yırtılmıştı.

Sonra ortaya çıkan çatlaklardan kırmızı kanlar akıyordu.

Belki de İkinci Prens'in kılıcı kemiği kesmişti ve normal bıçak yaralarından farklı bir acı onu rahatsız ediyordu.

Ancak Chanton Sussew, bunun doktorların bile bilmemesi gereken gizli bir yara olması nedeniyle üzerine sert alkol döktü.

"Ah!"

Etin yakıcı sıcağında bir dizi acı dolu inleme duyuldu.

Chanton Sussew de alkolü ağzına döktü.

Vücudunu aura ile korumayı bilmeyen bir şövalyenin bacağı kesilirdi.

Ağzından akan içkiyi koluyla silerken maskeli bir suikastçı yanına yaklaştı.

"Onu neden öldürmedin?"

Demiri çizen çamurlu bir sesti.

Chanton Sussew onu görmezden geldi ve bir bandaj çıkarıp uyluğunun etrafına sardı.

Sonra hırçın suikastçı bir adım daha yaklaştı ve alaycı bir tavır takındı.

"Bir boşluk olmalı. Prensi öldürmekten mi korkuyorsun, yoksa kılıç duyusunu o kadar kaybetmekten mi korkuyorsun ki boşluğu göremeyeceksin..."