Bir Stajyerin Günlüğü

Salıncak...

Gösteri sona ermişti. Jurilerin olma sebebi sektörde olan yeni stajyerleri öğrenmek içinmiş.
Arabada kafamı cama yasladım. Aslında AOMG'de olursam mükemmel olabilirdi. Hem benim tarzımda insanlar vardı.En başta Jay Park var. Zaten o başlı başına efsanedir.
Biraz Kpopdan uzaklaşıp Nomy dinleyerek kafa dağıttım. Bu adam kesinlikle hakkı olan değeri görmediğine inanıyorum. Bu mükemmel yetenek daha fazla bilinmeli diye düşünüyorum.
Uyuyakalmışım. En sevdiğim şey yolculuklarda müzik dinlerken uyumaktır. Yanımdaki kız beni sakince uyandırdı ve beraber indik. İyi birine benziyordu. Ama sonra söylediği şey ile yıkıldım.
Yoon He=İyi dans edip şarkı söylemen beni geçme ihtimalini alamaz. İkimizde stajyeriz ve ben senden önce çıkış yapacağım.
Ayy delinin zoruna bak hele. Ben sanki can atıyorum çıkış yapayım da ünlü olayım. Benim zaten burda olmam bile büyük ironi iken ne yapayım senin önüne geçmeyi.
Hakuna= Kardeş beni yanlış anlamışsın. Ben buraya eğlenmek için geldim. Amacım çıkış yapmak bile değil iken böyle saçma ön yargıda bulunma.
Diyip kapıyı ona açtım.Bende geçtikten sonra ona bakmadan direkt odama çekildim. Dinlenmem gerekiyordu artık. Yarım kalmış uykum vardı.
.......
Sabah olmuştu. Saate baktığımda şok olarak kalktım. 12.18 ne ya?Niye kimse kaldırmadı beni acaba? Gösteriden sonra biraz boş bırakma kararı mı alındı?
Üstümü değiştirip saçımı iki yandan ördüm. Saç bandanasını takıp etrafı kontrol etmeye çıktım. Etrafta büyük bir hareketlilik vardı. Bavullar ordan oraya gidiyor,yeni kıyafetler taşınıyordu. Bu neyin heyecanı böyle?
Birini çevirip sorduğumda EXO'nun konser turuna çıkacaklarını söyledi. Hiç konserlerine gitmemiştim. Çok merak etmiştim de doğrusu. Türkiye'ye gelseler belki giderdim ama nerede...
Chanyeol'u tuvaletten çıkarken yakaladım. Doğru yerde yakalamadım ama olsundu sormam gereken bir soru vardı.
Hakuna=Neden Türkiye'ye de gelmiyorsunuz? Ayıp denen bir şey var. Türkiye'de o kadar fan var size destek olan çok insan var ama siz hiç gitmiyorsunuz. Elin Amerikalılarında ne var da orayı hiç atlamıyorsunuz?
Chanyeol biraz şaşırmıştı bu ani patlamama. Aynı zamanda tuvalet önünde olmamıza da. Ki haklı. Daha sonra gülmeye başladı. Elin Amerikalıları deyip bir daha kahkaha attı. Ne vardı bunda gayet haklı idim bence. Orası cennet de biz neyiz. Esas biz mükemmeliz onlar kim köpek?
Chanyeol= Çok haklısın. Fakat ben ayarlamıyorum. Bizim başkan ayarlıyor. Elimde olsa hep giderdim emin ol.
Ah o başkan... Elimde kalacak bir ara!
Daha sonra tuvalet önünün kötü mekan olduğuna hem fikir olup kafetaryadan kahve almaya karar kıldık.
Kahveleri alıp odalarına çıktık. Acelesi olduğu için masada içmedik. Bi yandan gitarını çantasına koyarken bi yandan sohbet ediyorduk. Akşamına uçakları vardı. İlk noktaları Londra. Onlara şans diledim. Koreye gelince haber vermelerini hatta konsere alabilirse beni de almalarını istedim. Parası ne ise vereceğimi eklediğimde benden para istemediklerini gelsem mutlu olacaklarını söylediler.
Odadan çıkarken karşıma Yoon He çıktı. Ah egoist manyak ön yargılı orangutan dedim içimden. Ne var bu dünyada ön yargı kadar saçma bir şey anlam veremiyorum...
Yoon He=EXO ile yakınsın sanırım?
Ne yapacaksın kardeş?
Hakuna=Evet. Kardeşleri gibi görürler. Aynı şekilde bende abilerim gibi. Neden sordun?
Yoon He=Bilmem en çok Chanyeol ile yakınsın diye dedim. Bir şey varsa başkanın bilmesi gerekmez mi?

Var tabi. Hatta 2 hafta içinde evleniyoruz. Hatta biliyo musun ben hamileyim...
Hakuna=Anlamadın galiba abilerim diyorum. Sen abi kavramını bilmez misin? Yoksa erkeklerle sadece sevgili mi olursun?
Daha fazla sinirimi bozmaması için odama ilerledim. Arkamdan salak salak söylenirken ben sadece özürlülere saygı diyerek yürüdüm.
.....
Akşam olmuş,EXO yola koyulmuş,yemekler yenmiş,herkes uyumaya çalışırken ben dışarı çıkma kararı aldım. Biraz hava almam lazımdı. Park olsa da salıncakta sallansam hiç fena olmazdı.
Bir yer bulmuştum. Ağaçlarla kaplı bir yol. Yürüme yolu deniyor yani. Onun biraz ilerisinde piknik yeri vardı. Sonrasında da park vardı. Çok ıssızdı. Başıma bir şey gelmesin diye biber gazı ile çıkmıştım. Salıncağa oturdum. Bi ileri bi geri giderken gökyüzüne baktım. Neredeyse bir yıldır sallanmıyordum. Bu sallanırken baktığım gökyüzünden farklıydı. Türkiye'de ayrı bir duygusu olan gökyüzü,Kore'de daha da farklıydı.
Ben böyle düşüncelere dalarken karşıdan 3 kişi geliyordu. Ceketlerinin kapşonlarını kafalarına takmışlardı. Bir elim biber gazına doğru giderken diğeri salıncak zincirine iyice tutunuyordu. Daha sonra seslerini duyabilmek için müzik sesini kıstım ve onlara odaklandım. Parkın hemen önünde ki piknik alanına gidiyorlardı. Masaya oturup gökyüzüne bakıyorlardı. Daha sonra bir tanesi yanımdaki salıncağa doğru yürüdü. Kendimi korumaya aldım. Beni hala fark etmemişti. Çok yabancı gelmeyen bu şahıs şarkı mırıldanarak sallanmaya başladı. Bu sesi 2 metreden duysam tanırdım. Ben de onu takmayarak bende şarkımı mırıldanmaya başladım. Başta korksa da beni izlemeye başladı. Şarkı devam ettikçe hızlandım,gökyüzüne bakmaya devam ettim. Yıldızlar,temiz hava. Yanımdaki kişi bana katılmaya başladı. Jay Park görse ağlardı. Şarkısını çok güzel söylüyorduk. Masada oturan diğer iki kişi bizi çekmeye başladılar. Yanımdaki de sallanmaya başladı ve aynı hizaya geldik. Daha sonra ona bakmaya karar verdim. Bana gülerek bakıyordu. Bende ona güldüm ve yavaşlamak için ayaklarımı zemine bıraktım. Yanımdaki de yavaşladı ve arkadaşlarına seslendi.
Onu biliyordum. Hatta birbirimize o kadar benziyorduk ki aynı şeyleri yapmayı severdik. Sevdiğimiz şarkılara hemen cover yapardık,onları söyleyip paylaşırdık. Tabi aramızda bir fark var. O ünlü ben ise sadece normal bir vatandaş...