..KIRIK AYNA..

49 5 7
                                    

Sabah daha güneş açmadan uyandım. Hemen duşa girdim. Saçlarımı kurulamadan makyaj yaptım. Giyindim. Selim'in odasına çıktım. Çok pis bir koku odayı sarmıştı. Pencereyi hafif açtım. Selim'in üstünü örtüp masasına gittiğime dair not bıraktım. Saçını okşayıp odadan çıktım.
     Mutfakta biraz kraker yiyip evden çıktım. Okula gitmem gerekirdi. Sınav öğlen olacaktı. O zamana kadar bildiklerimi tekrar etsem,kendime küçük çaplı sınav yapsam yeterdi...
     Arabam ile okulun otoparkına vardım. Kütüphaneye girip sınav saatine kadar çalıştım. Saat gelip çatdığında hemen hocanın dediği yere gittim.
      1 saat süre ile kağıtları doldurdum. Kağıtları diyorum çünkü bir sürü soru vardı...
   Beynim allak bullak ellerim dudaklarımda ( çoğunlukla heyecan yapınca ya da stres yapınca fazla olan bu durum parmaklarımın dudağıma giderek dişlerimin arasına dudağımı alıp dişlerim. Neden böyle anormal bir davranış yapıyorum bilmem ama diğer türlü dudaklarımı ısırmak zor oluyor. Bu hareket ise ses çıkartarak öpücük yapıyormuş sesi yapıyor. Bazen zor duruma sokuyor... Çözüm bulmak gerek tabi...)  hocanın " çıkabilirsin" komutunu bekliyordum. Kağıtları güzelce dosyaya koydu. Bana gülücük atıp çıkma emri verdi. Eşyalarımı toplayıp sınıftan çıktım. Otoparka vardım. Güzel havayı içime çektim. Ahh... Kaç soru vardı ya? Beynim yandı galiba...
      Araba ile sahilde gezer iken çantama attığım kutuyu yanımdaki koltuğa attım. İçinden yüzüğü çıkarıp parmağıma taktım. Ahh. Selim nasılda biliyor hayalimi... Hep yüzüğüm olsun isterdim. Tek taş ya da beş taş önemli değil. Yüzük olsun yeter. Evlenmesem bile kendime alacaktım ben ama sanırım evlenirim. Bilmiyorum. Belki o kişi Jungkook olur ya da bir başkası. Kader bu kesin birşeyi bilemezsin...
       Sahilde kavga eden bir çift gördüm. Başta pek de takmadım. Kız ağlamaya başlayıp yere oturunca daha fazla dayanamadım. Tam yanlarına arabayı çektim. Ani bir fren ile durup havalı bir şekilde inince ikisi de bana baktı. Sinirlenince acayip havalı mı oluyorum?
Hakuna= Ne ağlatıyorsun lan kızı götelek?
Adam= Ne? Ne?
Hakuna= Senden başka bok mu var? Ne ağlattın diyorum? Kalk kız sende. Ağlama bu özürlü yüzünden. Biz kızlar güçlü olmalıyız. Bak 2 dakikadır tuttum kendimi dedim bunlar kendi arasında halletsin dedim ama tutamadım bak 1 saatlik sınavdan çıktım kan beynime sıçradı seni şuraya gömerim anladın mı lan beni? İyi davran kıza seni bitiririm anladın mı lan beni? Ağlat hele bir daha seni şu denize atarım.
Kız= Aslında önemli değil.
Hakuna= Ezdir ezdir sonra ağla. Sana da aferim. Benim böyle sevgilim olacak varya ben her gün sevabına dayak atarım lan.
Adam= Sevgilin? Evli değil misin? Yüzük var elinde.
Hakuna= Var ise var kardeş. Evli olsam kaç yazar çocuğum olsa kaç yazar. Konu ben değil aha bu kız.
Adam= Onun ile benim aramda hanımefendi.
Hakuna= Hanımefendi mi olduk? Bana bak. Bana kibar olacağına bu kıza kibar ol. Kaybedince çok zırlarsın bu kızda sana bakmaz demi kız?
Kız= Ha ha tabi tabi bakmam.
Hakuna= Kaldır şimdi kızı yerden.
       Kızı yerden kaldırdı. Yanına getirdi.
Hakuna= Sarıl bakayım bi.
       Sarılıp bana baktı.
Hakuna= Şimdi ona git ve pamukşeker al. Nereden bulursan bul. Onun kalbini geri kazan. Mutlu olun. Kavga etmeyin. Ne sorun var ise var. Önemli olan aşk. Gerisi hallolur. Sevgi oldukça ve saygı oldukça hiçbir sorun size karşı gelemez. Hadi ben gider. Sakın ola mutsuz ve kavgalı olmayın.
      İkisine de sarıldım. Arabama geri bindim. Yolda giderken aynadan baktım. Birlikte kol kola yürümeye başladılar. Erkek kızın gözyaşlarını sildi. Gülerek yürüdüler. Bende bir tebessüm oluştu. Ne mutlu bana böyle bir ilişki düzelmiş ise...
     İlişki demişken benimki ne yapıyor acaba? Arasam mı? Aman şimdi çantayı aç telefonu al sonra ara falan zor iş. Araba sürerken olmaz...
     Kahve dükkanında park ettim. Bu kılık ile annem olsa tanımazdı beni. Arabadan inmeden saçlarımı topuz yaptım. Gözlüklerimi taktım. Arabadan inip dükkana girdim. Kahve alıp tekrar arabaya bindim. Bu topuz bana göre mi bana yakışmıyor yoksa harbi yakışmıyor mu anlamadım... Erkekler bana bakıp sürekli güldü. Kalbim kırıldı. Çikolata nerede?
     Tekrar arabayı sürüp eve doğru yol aldım. Bir yandan içeceği içiyordum. İyi ki bir tane paket yaptım. Selim evde ise ona verirdim.
Eve gelip arabayı park ettim. Eve girdiğimde Selim'in  elindeki bardak yere düştü.
Hakuna= Huayy ne oluyor uşak burada? Babanın bardağı galiba ne kırıyorsun?
Selim= Birden girince korktum. İnsan zile basar.
Hakuna= Benim evim kardeş izin mi alacağım? Şaka şaka doğru da ne olsun. Bak sana ne aldım. Hadi gel karşılıklı içelim.
Selim= Şurayı temizleyip öyle içeriz. Bu arada sınav nasıl geçti?
Hakuna= Anlamadım bende. Geçti ama nasıl geçti anlamadım. En son adımı yazdım mı diye baktım. Sonrası meçhul.
Selim= Desene o bana girdi.
Hakuna= Bilemem.
Selim= Çöp nerede? Kaç gündür onu arıyorum. Odam çöplük oldu.
Hakuna= Belli o kokudan. Bak kör beyefendi mutfağın girişinin yanında. Neyse. Hadi gel karşıma.
      Karşı karşıya oturduk. Dün hakkında hiç konuşmadan direk sohbete geçtik.
Hakuna= Topuz bana yakışıyor mu?
Selim= Yani iyi yine. İnsana benziyorsun.
Hakuna= Ondan değil be. Dükkana girdim erkekler bana baka baka kahkaha attı. Çok utandım kalbim kırıldı.
Selim= Belki sana gülmediler. Üstüne alınma.
Hakuna= Jungkook böyle de beğenir mi acaba? Hemen göstermem lazım.
Selim= Yüzük bu arada görmedim sanma. Yakışmış.
Hakuna= Sağol canım. Kimin hediyesi.
Selim= Diğerini de sahibine ver.
Hakuna= Harbi Jungkook nerede?
     Telefonu elime alıp aramaya bastım. Telefonu kapalı idi. YouTube'den bildirim ile şoka uğradım. Aman yarabbi BTS dünya turu mu?

Bir Stajyerin GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin