Zorlu günler geçiriyordum. Buna katlanmak zorunda değildim aslında. Ama nedeni bilinmez bir zorluğu seven tarafım vardır. Nedense hep zor şeylerin tarafını tutarımda... Olmayacak kişileri severim,zor enstrümanları öğrenmeye çalışırım, zor meslek seçerim, bla bla...
Kendimi zor durumlara sokunca da köşeye çekilip ağlarım. Ne demişler kendi düşen ağlamaz. Ben ağlarım, daha sonra kendime tokat atarım ( ya da atarlar) ve yoluma devam ederim. Bu böyle. O şeyi unutmaya çalışırken zaman geçiyor, başarılı oluyor muydum? Bazen. Bazılarında. Öyle böyle de olsa unutturuyorlar sonuçta. Değil mi?
Bu kadar çalışma sonrası elime birşey geçmez ise burayı alt üst ederim.
Gece saat bilmem kaç olmuş ben hala çalışıyorum. Ulan ben bu kadar çalışmayı sınavlarda yapmadım.
İnsan olur ya sıkıntılarında bir köşeye siner ve der "Ben niye buradayım?","Hala niye duruyorum?","Ne işim var burada?"...
Köşeye oturmuş sesli olarak soruyorum kendime. Cevap basit.
:Çünkü işsizsin. Tamamen can sıkıntısı.
Kendim geldim. Kendim istedim. Dayanacağım. Zorundayım.
Saate hiç bakmak istemedim. Çalışma odasından çıkıp odama gittim. Bir duş aldım. Telefondan müzik açtım. Müzik odamın içindeki boşlukta dolanırken yatağıma sırt üstü uzandım. Öylece. Boş boş tavana bakıyordum. Uyumak istemiyordum. Uyurken zaman daha hızlı geçiyordu sanki. Böyle uyanık olur isem özgürlüğümü biraz daha yaşayabilirim.
....
Uyanmış,saçımı toplayıp hocamın yanına gittim. Dans işi bitmişti. Başka bir hoca gelmişti. Bu ise müzik öğretecekmiş.
Sonunda dedim. Ruhumu dinlendirebilirim. Müzik benim hep en yakın arkadaşım. Bana en iyi gelen tek hazinem.
Notaları zaten öğrenmiştik. Şimdi ise nasıl söz yazabiliriz gibi şeyler öğrendik. Kafiyeler ,söz sanatları bla bla...
Herkes dağıldıktan sonra odama yol aldım.
2 hafta böyle geçmişti. Çalış, odana git,uyu,uyan,çalış...
Depresyona gireceğim diye korkmaya başlamıştım. Bu yüzden boş günümde yürüyüşe çıktım.
Jungkook,Jimin ve Taehyung ile karşılaştığım parka geldim. Hemen salıncağa oturdum. Sallanmaya başladım. Akşama kadar salıncaktan kalkmadım. Bu iyi gelmişti. Kendimi yenilemiş hissettim.
Herkes dağılmışdı. Bomboş olmuştu. Üşümeye başlamıştım. Ama umrumda değildi. Ağlayarak sallanmaya başladım. Yükseğe çıktıkça yaşlarım kuvvetleniyordu.
İlerden biri koşmaya başladığını duydum. Kim geliyorsa geliyordur.
Jungkook=Hey. İyi misin?
Nereden gelmişti bu?
Hakuna= Kimsin sen? Rahat bırakın beni. Şuan ben özgürlüğe uçuyorum.
Bunu dedikten sonra daha da havalandım.
Jungkook= Yavaşla artık. Düşeceksin.
Hakuna= Ahaha. Birşey olmaz.
Jungkook= Ne oldu sana? Dur da anlat.
Hakuna= Birşey olmadı. Sadece rahatlamaya ihtiyacım var.
Diğer salıncağa oturdu. Bir süre daha ağlayarak devam ettim. Daha sonra yavaşlamasına izin verdim. Tamamen durduğunda Jungkook'a döndüm.
Hakuna= Neden buradasın?
Jungkook= Seninle iletişim kuramadığım, yanlız bırakıldığın için üzgünüm. Bu 2 hafta çok fazla işimiz vardı. Takip ediyorsan eğer duymuşsundur. Oradan oraya koştuk.
Hakuna= Seni suçlamıyorum. Zaten buraya gelmem saçma benim. Düşünüyorum. Daha ne kadar devam edebilirim. Zorlamalara,strese,sürekli bir adım daha zorlanmaya, azar yemeye, sürekli hep bir fazlasını istemelerine... Bunları biliyordum. Sizin ne zorluk çektiğinizi de biliyordum. Denemek istemiştim. Ama fazla merak biraz bi yerlere vuruyor. Bu yüzden de bırakmaya karar verdim.
Jungkook= Sende yetenek var. Bunu heba etme. Başka şirkete git. Bizim şirkete gel.
Başka şirket nasıl acaba diye hiç düşünmemiştim.
Hakuna= Doğru diyorsun aslında. Başka şirket. Bunu düşüneceğim.
Daha sonra hasta olacağıma kanaat getirmiştim. Bu soğukta deliler gibi incecik giysiler ile baya bir süre durdum.
SM'e geri döndüm. Odama girdim. Yorganın altına girdiğim an titreme gelmişti. Isınmaya başladıkça içime huzur girmişti.
...
Sabaha çok zor kalktım. Battaniyeyi etrafıma sardım. Kısa bir battaniye. Zaten ne derlerse desinler. Umrumda değilsiniz.
Odamdan çıktım. Etrafıma sarılmış kısa bir battaniye ile öylece yürüyordum. Her yerde insanlar vardı. Yoon He yanıma koşarak geldi. Çok hevesli idi. Beni görünce baya bir şaşırdı.
Yoon He= Bu ne hal? Ne oldu? Hasta mı oldun?
Hakuna= Sanırım. Sana ne oldu. Çok mutlusun?
Yoon He= Anlatacaklarıma hemen sevinme. Çünkü herkesin başına gelmeyecek.
Hakuna= Bende bu şansla gelmez zaten. Anlat bakalım neymiş bu şey. GDragon eş mi arıyor yoksa?
Kahkaha atmaya başladım. O Japon sever. Ne yapsın biz gibi sümüklüleri...
Yoon He= Hayır. Ama onun kadar mükemmel biri buradan bir kaç stajyeri kendi şirketine alacak.
Hakuna= Yang başkan (YG Entertainment) mı?
O olamaz. SM buna nasıl izin verir.
Yoon He= AOMG desem?
AOMG dese Simon Dominic ile Jay Park aklıma gelir.
Hakuna= Simon mu Jay Park mı?
Yoon He= Tanıştığımız olan.
Yani Simon.
Hakuna= Seçilenlere bol şans. Orası mükemmel yer olduğu kadar seninde mükemmel olman lazım.
Arkadan ses gelir.
Simon Dominic= Ne kadar da zeki bir kız.
Ben ve Yoon He ona doğru baktık.
Hakuna= Sizinle tanışmak büyük onur.
Simon Dominic= Teşekkürler. Sanırım yeni bir tarz bu. Önceki daha sertimsi yumuşaktı. Şimdi ise rahat bir hava var.
Bu tamamen bıkmış bir kızın artık umarsız bir tarzı.
Yoon He= Ah siz ona aldanmayın. Aslında böyle...
Hakuna= Buradan gideceğim için özen göstermeye gerek yok bence.
Yoon He= Ne gitmesi?
Hakuna= Başka şirkete sanırım. Olmaz ise ülkeme dönmeyi planlıyorum. Burası artık beni bunaltıyor.
Simon Dominic= AOMG yi bir dene. Seni orada değerlendirmek için bekleyeceğim. İyi günler kızlar.
Gidişini öylece izledik. Bende oraya gelecek göz yok be. Orası beni aşar. En iyisi BigHit...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Stajyerin Günlüğü
Teen FictionÖylesine bir başvuru doldurup Kore'de en ünlü şirketlerde stajyer olmak? Üstüne de ünlü gruplar ile tanışmak? Bunu başarmış mıydım? .... Adı Azra Sancar. Tıp 2. sınıf. İzmir de yaşıyor. Can sıkıntısı ile SM Enterteinment,YG Enterteinment gibi Kore'...