..YÜZÜK..

55 4 10
                                    

Sabah erkenden kalktım. Etrafa baktım. Selim yoktu. Akşam olan şeyler beni o kadar etkiledi ki rüyamda kaç tane kavgaya girdim hatırlamıyorum. En son kızın bacağını koluna doğru kıvırıp ikisini saçları ile bağlıyordum ama sonra birden uyandım.
     Madem uyandım. Hemde saat 7.20. O zaman biraz hazırlanmam gerekir. Okula gidip hoca gelene kadar kütüphanede çalışsam yeter. Yarın sınav vardı sonuçta...
      Siyah uzun tulum giydim. İçime beyaz kısa tişört. Eğilmesem iyi ederim çünkü belim açılıp Selim veya Jungkook ya da Simon görürse büyük ihtimalle o kıza yaptığımı yaparlardı...
    Hafif bir makyaj yaptım. Parfüm ırt zırt yaptıktan sonra evden çıktım. Şapkamı iyice kafama taktım. Maskemi ağzıma taktım. Kahvaltı yapmak için bir kafeye gittim. Herkesin gözü üstümde iken sakin olan kenarda bir masaya gidip oturdum. Ne var? İlk defa mı maske takan kız görüyorsunuz? Siz de takıyorsunuz. İlla ünlü olanlar takmıyor bu millette kardeşim. Ben ünlü değilim yok ünlü...
      Kitaba bakarken yanıma garson geldi. Normal kahvaltı setini sipariş ettim. Gelmesini beklerken telefon ile oynadım. O ara mesaj geldi. Zaten ne zaman oyun oynasam hemen atacakları tutar ya neyse...
   Jungkook-Neredesin sen? Evde yoktun.
    Hakuna- Kahvaltı etmek için bir kafeye geldim. Buradan okula gideceğim. Hoca gelene kadar kütüphanede çalışacağım. Sonra sanırım 3 saat kadar da hoca ile. Yarın sınav var zaten... Beni bugün boşver ben yokum.
      Tekrar oyuna döndüm. Biraz özlesin beni. Zaten istese de görüşemeyiz. Onunda işleri var benimde...
    Önüme benim gibi maskeli-şapkalı insan oturdu. Tipine bakmaya çalıştım ama benden iyi korunmuş helal olsun. Tanımadan öyle ona bakmaya başladım.
Hakuna= Ey insan evladı. Kimsin?
       Gülmeye başladı. Gülmesini anlamaya çalıştım. Biraz daha ipucu verseydi iyi olabilirdi.
Hakuna= İpucu ver. Nesin sen?
      Masada yaklaşıp kokusunu koklattı.  Bu koku olsa olsa Jungkook'dan başkasının olamaz...
Hakuna= Mal mısın sen? İşin yok mu? Nasıl buldun?
Jungkook= Bir sürü insan bu kafenin önünde sıra olmuş. Normalde olmaz. Hayır madem şapka ve maske takıyorsun insan adamakıllı saklanır. Bu ne hal? Ben bile seni tanırım.
Hakuna= Daha ne yapayım ya? Seninki daha iyi ama. BigHit sizi seviyor. Bana bakan yok ben kendi kendime hallediyorum.
Jungkook= BigHit seni de seviyor. Ne sipariş ettin bende istiyorum.
Hakuna= Normal kahvaltı seti. Bekle sana da söyleyelim.
     Garsona bir tane daha istedim. Jungkook'un maskesinde gözüm kalmıştı. Kesin evde kopar o...
Jungkook= Ne kestin beni ya. Eriyeceğim şimdi.
Hakuna= Sana değil maskene.
Jungkook= Uzak dur ondan. O benim göz bebeğim. Ben ilk  konser turnesinde hep bunu taktım.
Hakuna= Kıymetlini kıymetline vermez misin?
Jungkook= Bu nasıl soru?
Hakuna=Ben senin kıymetlin değil miyim?
Jungkook= Öyle olman maskemi alacaksın anlamına gelmez. Bu ne samimiyet? Ben senden Simba oyuncağını istiyor muyum? Gerçi onu EXO aldı değil mi? İstemez.
Hakuna= Simba o. Laf yok ona. Asla. EXO'ya da laf yok. Sev onları.
Jungkook= Seviyorum zaten.
Hakuna= EXO demişken özledim ya. Bir ara EXO CBX'in yeni albümü için kutlamaya gitmem lazım. Bu ne arkadaş herkes albüm yapmaya başladı. Kimi kutlasam şaşırdım.
Jungkook= Bizi kutlamadın hala.
Hakuna= Ama siz zaten 7/24 yanımdasınız. Bu arada şu çapraz arkanda ki bana bakıp duruyor. O nasıl dönüş sakin ol. Kız o kız. Beni anlar ise ne olacak?
Jungkook= Anlamazlar. Çok çirkin duruyorsun şuan zaten. Bu tip ne?
Hakuna= Sana ne benim tipimden?
Jungkook= Eyeliner kaymış gözünden.
Hakuna= Ne?
Jumgkook= Çok ciddiyim. Ne yaptın? Metroda falan mı sürmeye kalktın?
Hakuna=Hayır. Hemen bakmam lazım.
      Telefonumdan ön kamerayı açtım. Bu tip ne? Tuvalette ekmek mi yedim ben? Rüyamda ki kız en son dövdü beni de ondan mı uyanınca sonunu hatırlamıyorum?
Hakuna= Benden ayrılır isen anlarım. Ben tuvalete gidip geliyorum. Geleceğini iyi düşün. Benimle olmak istediğini bir daha düşün. Bak bu tip ile.
      Suratımı daha çok yaklaştırdım. Çantamı alıp tuvalete koştum. Hemen bir tanesine girip kapıyı kapattım.Çantamdan küçük aynayı çıkardım. Maskemi ve şapkamı çıkardım. Bir peçete kopardım. Eyelinerı sildim. İnsana benzemiştim şimdi. Tekrar kalem ile çekmeye başladım. Bu sefer daha iyi oldu. Kapatıcı ile etrafını düzelttim. Rujumu tekrar sürdüm. Sanki gözüküyor da neyse. Şapkamı ve maskemi taktım. Eşyaları çantama attım. Sifonu çektim. Çıkıp ellerimi yıkadım. Aynaya bakınca pek belli değildi suratım.
     Tuvaletten çıkıp masaya oturdum. Yiyecekler gelmişti.
Jungkook= Hemen yaptın.
Hakuna= Evet. Öyleyim. Karar verdin mi?
Jungkook= Neye?
Hakuna= Deminki o tip olan beni sonsuza kadar yanında ister misin? Kabul ediyor musun?
Jungkook= Ben senin nelerini görüp kabul ettim. Bu ne ki...
Hakuna= Öyle olsun. Tipsiz falansın ama giderin var der insan. Gömdükçe gömdün.
Jungkook=Yapacak birşey yok. Gerçekler. Yalan söyleyip en güzel kız sensin mi demem lazım?
Hakuna= Aman kalsın. Kahveni bana ver. Ben istiyorum onu.
Jungkook= Senin içecek nerede?
Hakuna=Söylemeyi unuttum. Kendininkini ver.
Jungkook= Al. Sende bana salatalık ver . Bitti benim.
Hakuna= Al.
      Atışa atışa kahvaltı yaptık. Tüm herkes bana bakmaya başladığı zaman korkmaya başladım. Kahvaltı bittikten sonra parayı Jungkook ödedi. Daha sonra beni kahve dükkanına götürdü. Benim en sevdiğim kahveden bana ve kendine alıp yine kendisi ödedi. Ellerimize kahveyi alıp yürümeye başladık.
Hakuna= Herşeyi neden sen ödüyorsun?
Jungkook= Sen mi ödeyecektin? Benim yanımda? Bunu hayal ettin mi?
Hakuna= Olsun. Bir kere de ben ödesem ne olurdu ki...
Jungkook= Bak salıncak. Hadi gidelim.
       İlk tanıştığımız zamanlar gibi yan yana salıncaklara oturduk. Ellerimizde kahveler yavaş yavaş sallandık.
    Jungkook telefonundan beni çekmeye başladı. Ben o ara şapkamı uçmasın diye tutmaya çalışıyordum.
Hakuna=Ne yapıyorsun?
Jungkook= Anılar kazanıyorum. Bak buraya.
Hakuna= Pekala.
      Kameraya bakıp dil çıkardım. Maske vardı değil mi? Sadece bakabiliyordum. Bu hiç benlik değil...
Hakuna= Love Yourself gibi oldu değil mi? Senin kızı kim paylaşıyordun? Suga mı?
Jungkook= Seni mi paylaşıyorum?
Hakuna= Canım benim klipte kızlar vardı sınırlı sayıda da Jin hariç herkes o kızları paylaşıyordu . Seninki de hem Suga ile iyiydi sen de o kızı kesiyordun hani.
Jungkook= Klip o. Ciddiye alma.
Hakuna= Kafamı vuracağım şimdi. Bende dedim ki şuan yaptığın da o klip gibi oldu. O zaman beni kim ile paylaşıyorsun dedim.
Jungkook= Sen direk benimsin. Jin'de olduğu gibi.
Hakuna= O kıza da araba çarpmıştı ama.
Jungkook= AZRA! Ne klip çekmişiz ya bir bırakamadın. Yok öyle araba falan. Düzgün yürü sende. Pata küte koştu. Koşmasaydı. Zaten 2 dakika içinde buluşacaksınız. Ne koşuyorsun? Sende koşma. Ben beklerim seni. Delirtme beni. Yürü okuluna bırakıyorum seni.
Hakuna= Ya tamam sakin. Biraz daha sallansak?
Jungkook= İstemiyorum. Hem saat 9'a geliyor. İşlerim var.
Hakuna= Pekala.
      Okuluma bıraktı. Oradan vedalaşıp okula girdim. Kütüphanede çalışmaya başladım.
    Saat 11.20 gibi hocadan mesaj geldi. Hemen yanına gittim. Saat 17.50 olduğunda çalışmayı bıraktık.
Hoca= Azracım. İyisin. Yarına heyecan yapma. Bu arada yanında yeğenim var. Seni çok seviyor. Çağırsam fotoğraf çekilir misin?
Hakuna= Aa soru mu bu? Elbette.
      Hoca yeğenini getirdi. Minnak küçük bir kızdı. Yanına eğilip sarıldım.
Hoca= Adı Hyori.
Hakuna= Hyori. Merhaba. Yaşın kaç?
Hyori= 4 buçuk.
Hakuna= Ah şu buçuklar. Ahah. Beni çok mu seviyorsun?
Hyori= Eeevet.
Hakuna= Ay yerim seni. Ne istiyorsun bakalım? Fotoğraf mı? Yoksa seni almamı mı? Haha.
Hyori= Fotoğraf.
Hakuna= Pekala.
     Sarıldım. O ara hocamda çekmeye başladı. Biraz öptüm,biraz gıdıkladım. Ayağa kalkıp omuzlarıma aldım. Hepsini çekmişti.
Hakuna= Mutlu oldun mu?
Hyori= Eeveeet.
Hakuna=Ne güzel bende çok mutlu oldum. Başka zaman hocamı da alıp evime gel olur mu?
Hyori= Ollluur.
Hakuna= Bu fotoğrafları bana atar mısın hocam?
Hoca= Atarım tabi ki.
Hakuna= O zaman ben gideyim. Siz de eve geç kalmayın lütfen.
Hoca= Yarın sınavda görüşürüz.
       Okuldan çıkıp eve taksi ile gittim. Araba almadığıma saydım.
   Eve ulaşınca hemen kendimi koltuklara attım. Hayvan gibi esneyerek koltuktan yere düştüm.
Selim= Ayı yavrusu.
Hakuna=Sen burada mıydın?
       Kendimi toplayıp insan gibi koltuğa oturdum.
Selim= Yarım saat oldu geleli. Sen okulda mıydın?
Hakuna= Evet. Yarın sınav var.
Selim= İyi çalıştın mı?
Hakuna= Evet.
Selim= Pekala. Hadi gel yemek aldım.
Hakuna= Olur.
       Masaya gittimğimde şaşırdım. Mumlar,güzel tabaklar. Bu tabaklar nereden çıktı?
Hakuna= Bu ne hal?
Selim= Ne var?
Hakuna= Mum falan. Bu tabaklar nereden geldi?
Selim= Hepsi evinden çıktı. Sen almadın mı?
Hakuna= Bilmem. Ne aldığımı liste yapmadım.
Selim= İyi. Geç karşıma hadi. Servis benden.
Hakuna= Ne için bunlar?
Selim= Olamaz mı? Kaç yıllık arkadaşıma bir kıyak çekmek istedim.
Hakuna= İyi güzel de. Şaşırdım.
Selim= Ne içersin? Beyaz şarap,kırmızı şarap bir de vişne suyu.
Hakuna= Selim. Alkol içmiyorum.
Selim= Doğru. O zaman vişne suyu. Bende kırmızı şarap.
Hakuna= Selim iyi misin? Sende içemezdin.
Selim= Kırmak istedim bu kuralı kendimden. Alkol iyi gelir diyorlar.
Hakuna= Gelmiyor. Geliyor diye kendilerini kandırıyorlar. Tek yaptığı beynini uyuşturuyor.
Selim= 2 dakika bile olsa geçsin istiyorum. İzin verir misin?
Hakuna= Sen içiyorsun. Mide senin banane. Bu arada ne sorunun var. Bak bana anlat ben alkolden daha iyi gelirim.
Selim= Gelmezsin.
Hakuna= Yapma be Selim. Yıllarca ben iyi geldim sen de bana.
Selim= Sonra da birden gittin değil mi?
     Kadehi kafasına dikti. Bu konuşma iyi yerlere gitmeyecek belli...
Hakuna= Ne diyorsun? Yanındayım ya işte.
Selim= Beden olarak evet. Ruh olarak yoksun.
     Kadehi doldurup bir daha dikti. Sonra bir daha doldurdu bir daha dikti.
Hakuna= Ruhum olmasaydı ben olmazdım. Ruhsuz insan mı olur? Sen ne zaman kötüyüm desen gelmedim mi yanına?
Selim= Geldin. Ben kötüyüm. Bunu hissettin mi? Hayır. Ruhun ellerinden gidiyor Azra. Eskiden hisseden Azra artık yok. Boşver. Yemeğini ye.
      Çatalı yere attım. Şarap şişesini alıp yere attım.
Hakuna= Ruhumun gittiği yok. Giden tek şey senin kafan. Beynin gidiyor Selim.
Selim= Yeter. Beni anladığın yok.
Hakuna= Ne anlamam gerekir Selim. Delirtme beni.
     Beya şarabı alıp kafasına dikti. Sonlarına doğru şişeyi ellerinden alıp yere attım. Burası iyice şarap kokmaya başladı. Midem bulanmaya başlamıştı. Alkol sevmediğimi bildiği halde bunları yapması... Esas sen benim ne hissettiğimi anlamıyorsun...
Selim= Yeter. Bana iyi gelen şeyleri parçalayıp durma.
Hakuna= Kendine gel.
Selim= Gelmeyeceğim. Gelmek istemiyorum. Sana ne.
Hakuna= Selim. Git bi duşa gir.
Selim= Beni anlamıyorsun.
      İyice delirmeye başladım. Sinirden gözlerim dolmaya başladı.
Hakuna= Selim diyorum. Odana git. Sabah konuşalım.
Selim= Benim sabahlarım öldü. Geceleri görüşelim.
Hakuna= Selim. Odana git. Güneş geldiğinde ben gelmiş olacağım. Hadi.
     Bana öyle baktı. Hıçkırık tutmaya başladı. Sarhoş olduğu kesinleşti...
Selim= Benim güneşim miydin? Ya geceleri çıkan ay? O ne?
Hakuna= Ay.
Selim= Ay mı? Beni bilmiyorsun. Sen. Sen beni bilmiyorsun.
      Daha fazla  dayanamadım. Tabakaları elime aldım. Bir bir yere attım. Kapı çalmaya başladı. Simon bağırmaya başlıyordu. Bizim sesler oraya gitti mi?
Hakuna= YETER SELİM YETER. BIKTIM.
      Sandalyeyi atıp Selim'in yanına attım. Kırılıp parçaları Selim'e gelirken o sadece parçalarına baktı.
    Pencereden Elif unni bana bağırmaya başlamıştı. Gidip perdeleri kapattım. Şu an tek istediğim Selim'in kendisine gelmesi.
Selim= Rahatladın mı?
Hakuna= Ne rahatı Selim? Sen kendinde misin?
Selim= Evet. Kendinde olmayan sensin.
Hakuna= Selim. Sabrım iyice tükeniyor.
Selim= Neden?
Hakuna= Birden neden böyle oldun?
Selim= Ben hep böyleydim.
Hakuna= Ya bi. Neyse. Selim odana git. Bak Simon şimdi kapıyı kıracak. Kavga istemiyorum. Odana git.
Selim= Sende gel.
Hakuna= Geleceğim. Git ve kendine gel. Hadi.
Selim= Pekala.
     Odasına doğru çıktı. Yüzümü yıkadım. Gidip kapıyı açtım. Hemen bana sarıldı. Elif unni yanıma gelip yere oturttu.
Elif= Ne oldu? İyi misin? Neden kavga ettiniz?
Simon Dominic= Şarap kokuyor. İçtiniz mi?
Hakuna= Ben değil. Selim. Şu an iyi değil. Gitme yanına. Ben gideceğim zaten.
Elif= Neden kötü?
Hakuna= Bilmiyorum. Çok yalnız bıraktım galiba. Anlamadım. Kötü ve ben anlamıyorum. Biz böyle değildik. Onu alıp bir yerlere götürmem gerekir. Ekin abiye götürmem lazım galiba. Bilmiyorum. Sabah olsun da bir.
Simon Dominic= Bize gel istersen.
Hakuna= Olmaz. Başına birşey gelebilir. Jonghyun gibi olsun istemiyorum. Yardım etmek istiyorum.
Elif= Herşeye yetemezsin. Sen de kötü iken bir başkasına iyi olamazsın.
Hakuna= Bir başkasına iyi olurum. Ben kötü iken ona bakar iken kendimi unuturum.
Simon= Ne yapacaksın?
Hakuna= Kendine gelsin. Konuşacağım. Bunları Jungkook'a söylemeyin. Selim'i bu evden alır.
Elif= Çok geç. Kavga olduğunu biliyor. İşini hemen bitirip geleceğini söyledi. Hemen olmayabilir ama. Çok varmış. Bize emanet etti.
Hakuna= Niye söylediniz ya. Bilmiyor musunuz onu.
Simon Dominic= Oldu artık. Bize gelmeyecek misin? Ben burada durayım mı?
Hakuna=Hayır. Gidin siz.
      Simon ve Elif unniyi uğurladım. Etrafı toplamaya başladım. Her yer kokuyordu. Midem daha çok bulanmaya başladı. Cam kırıklarını ve sandalye parçalarını poşete attım. Etrafı temizledim. Banyoya gittim. Kustum. Ellerimi yüzümü yıkadım. Üstümü değiştirdim. Selim'in odasına gittim. Yatağına yatmış yastığa sarılarak uyumuştu. Yanına gidip saçını okşadım. Ne yaşadı acaba? Ben neden anlamadım? Neden artık iyi gelemiyorum?
    Kafasını kucağıma koydu. Yarı açık gözleri ile ellerime baktı.
Selim= Neden yüzük yok?
Hakuna= Neden olsun?
Selim= Sevgilin. Almadı mı?
Hakuna= Neden alsın hemen.
Selim= O zaman çekmeceye bak. Ben uyuduktan sonra.
Hakuna= Sen iyi ol. Ben beklerim.
    Saçları ile yarım saat oynadım. Uyuduğuna emin oldum. Kucağımdan alıp yatağa yatırdım. Üstünü örttüm. Çekmeceyi açıp içinden kutuyu aldım. Onun ile birlikte odama gittim. Yatağıma oturup kutuyu açtım. İçinde küçüklük resmimiz vardı. Onun altında bir not ve bir küçük kutu daha vardı.
     Resmimize bakıp gülümsedim. Ne günlerdi be...
     Notu açıp okumaya başladım.
  Selim'den Azra'ya...
Merhaba küçük cadaloz. Sana bu notu yazmak yerine yüzüne söylemek isterdim. Biliyorum. Çok acı çektin. Mete konusunda bile acı çeker iken hep benim ile ilgilendin. Bana hep iyi geldin. Küçükken bir tek sen beni sevdin. Bu yaşıma kadar hep sen bana  değer verdin. Teşekkür ederim. Sana çok minnet duyuyorum. Sen olmasaydın eğer ben bu kadar kendime bakıp yakışıklı olamazdım. Haha. Şaka. Sen olmasaydın kendimi geliştiremezdim. O sınavları geçip hoca olamazdım. Hobi olarak fotoğraf dükkanı açamazdım. Teşekkür ederim. Şimdi ise konumuza gelelim. Sevgilin oldu evet. Hayırlı olsun. Benim senin için birşey yaptığım yok. O yüzden o küçük kutuda size bir hediyem var. Lütfen bunu takın. Benim size bir hediyem.
     Küçük kutuyu alıp açtım. İçinde tek taş yüzük vardı. Hemen yanında da erkek için gümüş yüzük vardı. Yüzüğü alıp parmağıma taktım. O kadar duygusal oldum ki ağlamaya başladım. Selim. Sıkıntın ne ise çözmeye söz veriyorum. Seni iyi edeceğim canım dostum...

Bir Stajyerin GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin