.. Saklan saklan saçlarını görebiliyorum..

33 3 8
                                    

Telefonum susmak bilmez illet sesi ile kalktım. Elime aldığım gibi yüzüme şeytani olan gülümsememi takıldım. Arayan Tavşan ve mutlu olan ben. Sen ki beni uzun zamandır arama (yani Yeol olayından sonra) ve sanırım  Tae'nin LA'de kaldığımı söylemesi üzerine vicdan yapıp aradı. Lakin ben süründürmeden bırakmam çünkü ben Azra Sancar avı yakalar isem bırakmam.
Hakuna= Alo?
Jungkook= Ne işin var senin LA'de?
Hakuna= Bilmem deniz falan var burada girmek istedim.
Jungkook= Ne?
Hakuna= Jungkook çok yorulduğun için beynin çalışmayı falan bıraktı galiba. Neden geldim sence? Chanyeol olayını öğrendin ve bana tripli olduğunu anladım bende hazır doğum günün yarından sonra olunca dedim ki oraya gelip kutlamak istedim. Lakin Taehyung bana sizin çoktan uçağa bindiğinizi söylemedi. Bende biletimi sadece gidiş olarak aldım ve geri dönecek param yok ayrıca otel  için de yok. Saçma şekilde 1 gece için ne çok para istiyor bunlar manyaklar neyse. Sonuç olarak ben burada kaldım. Neyse ya sen bak kafana göre ben nasıl olsa kurtulurum. Sen tribine devam et beni dinlemeden hareket et. Baybay.
                Kapatmamam için çalışsa da çoktan yüzüne kapatmıştım. Tabi son olarak benim dakikamın olmadığını ve onun aramadıkça kendisine ulaşamayacağımı söyledim. Aniden kapatmama şaşırmış olacak ki tekrar aradı ama açmadım.
           Mutfağa gidip birşeyler yedim. Tekrar odama gidip telefonuma baktım. Saat ne ara 2 oldu? Neyse ne sorun değil. Yarına kadar evden çıkmasam süper olurdu. Yarın gizlice çıkıp Jungkook'un doğum günü için birşeyler ayarlasam sonra gizlice geri gelsem ve etrafı gizlice ayarlasam çok hoş olurdu.
           Telefondan internete girmemeye özen gösterdim. Bilgisayar ile olan biten herşeye baktım. Akşama kadar kendi kendime eğlenir iken birden evin kapısı açılıp biri girdi. Yüreğim ağzımda atarken bilgisayarı aniden kapayıp dolabın içine girdim. Gelenin seslerine göre kim olduğunu çözecek ve onu (Jungkook değil ise elbette) eve tutsak edip herşeyden bağını kesecektim.
            Yürüyen ayakları benim odama gelir iken parmaklarımı burnuma tutup burun kanatlarımı sıktım. Nefes sesim ile yakalanmak istemezdim doğrusu.
           Yürüyen ayak sesleri odamda dolaşır iken bavuluma takılıp yere düştü. Gülmemeye çalışır iken çok fazla nefes tükettiğim için çok ses çıkarıp kendimi belli etmiştim. Hadi ama kim olsa gülerdi. Olacak ki ışık açık olduğu halde kocaman olan bavula takılmayı becerip yere düşebiliyor. Bu olsa olsa Cansu olurdu.
Cansu= Kim var orada?
Hakuna= Hırsız. İznin ile ekmek paramı çıkarabilecek kadar eşya çalıp buradan yol almak istiyorum. 5 çocuğum var doyurmam lazım.
Cansu= Azra?
Hakuna= Evet benim.
           Dolabın içinden çıkıp yanına gittim. Bana kocaman sarılıp suratıma baktı.
Cansu=Sen ne ara geldin? BTS ile neden gelmedin?
Hakuna= Ben buraya hiç gelmedim Cansu. Simon ve sen sadece biliyorsunuz bunu. Ben hala LA'de kaldım. Param ne geri gelmeye yetiyor ne de orada otelde kalmama. Anlaştık mı? Yoksa seni burada tutsak tutmak zorunda kalacağım yarından sonraya 1 Eylül'e kadar yani.
Cansu= Pe-pekala. Amacın ne senin?
              Planımı ona anlattım. Beni canice buldu. Bunda ne var? Alt tarafı sevgilisini bilinmez yabancı yerde parası anca az biraz yemeğe yetecek kadar olan ve geri gelemeyen olarak biliyor. Çok kötü değil. Değil mi?
Cansu= Jungkook şuan ağlıyor olabilir. Hiç mi vicdanın yanmıyor?
Hakuna= Hayır. O Chanyeol yüzünden bana trip atarken iyi ama. Hak etti özlesin beni.
Cansu= Hemen gidip söylemem lazım. Zaten yorgun bir sürü iş ile uğraşıyor bir de senin yüzünden acı çekmemeli.
             Giderken onu kolundan tutup yatağa attım. Elime yastığı alıp göbeğine vurdum. Cansu o ara bağırmaya yardım çağırmaya başlıyordu.
Hakuna= Sana ne dedim? Seni burada tutsak tutarım dedim. Ya peşin peşin dediklerimi yaparsın ya da seni dolaba kilitlerim sadece su ve yemek vermek için açarım.
Cansu= Ta-tamam bırak. Kabul kabul birşey demeyeceğim.
Hakuna= Heh işte ya uslu ol böyle.
             Üstünden kalkıp yastığı tekrar yerine koydum. Devirdiği bavulumu kaldırıp kenara kaldırdım.
Cansu= Bu arada sana kötü haber. Yani sana göre kötü benim için değil ama. 2 saat kadar sonra BTS geliyor buraya.
Hakuna= Buraya derken? Simon'un evidir o.
Cansu= Hayır. Burası. Senin evin.
Hakuna= Niye?
Cansu= Yemek yiyecektik. Yeni geri dönüşleri için kutlama yemeği. Elif unni burası daha boş daha rahat olur diye burayı seçti.
Hakuna= Vay be bensiz kutlama yemeği. Boğazınızda kalsın.
Cansu= Ben buraya masayı toplamak ve yemekler için yer açmaya geldim aslında. Senin odandan sesler gelince ayrıca ışığın açık olunca girip baktım. Her an Elif unni girebilir.
Hakuna= Ahh. Onu tutsak alamam ama ben. Sen git yap işlerini. Ağzını kapalı tut seni gebertirim. Ben bavulu da atarım bir yere. Yatağımın altına gireceğim kimse girmesin buraya. Hadi kızım göreyim seni.
      Onu yollayıp telefonumu sessize aldım. Kulaklığımı da yanıma aldım. Bavulu dolabın içine saklayıp odanın ışığını kapattım. Yatağımın altına girip görünmediğimden emin oldum.
         Demek bensiz kutlama yemeği. Ahh ahh LA sokaklarında aç kalan ben ve umursamayan siz. Nankör hayırsızlar.
           1 saate kadar ortalık hareketlenmeye başlamıştı. Simon'da girince iyice gürültü olmaya başlamıştı.
        Daha sonra Simon Cansuyu benim odama çekti. Sanırım Cansu bildiğini söylemişti.
Simon Dominic= Nerede?
Cansu= Yatağın altında. Bilmesin dedi kimse.
Simon Dominic= Azra senin kadar akılsız kız görmedim.
             Ağzımı açmaya fırsat kalmadan geri kapatmıştım.
Elif= Bende. Ne demek beş parasız LA'de kaldı? Simon senin arkadaşın yok mu sahip çıksın ona orada.
Simon Dominic= Ah arkadaş? LA? Ben mi? Var tabi ben ayarlarım şimdi.
Elif= Vardı da neden en başta ayarlamadın Simon? Jungkook'a ne derim ben şimdi?
Cansu=Jungkook biliyor zaten.
Elif= Sen nereden biliyorsun?
Cansu= Ya şey Azrayı aradım da o söyledi bana.
Elif= Dur bir ben arayım şunu.
                Odadan aniden çıkınca diğer ikisi de onun peşinden gitti. Ah şeytan diyor bırak tüm planları çık şuradan da yemek ye diyor. Şeytana uyma Azra. O Kook vicdandan dört bir yana dökülüp kırım kırım kıvrılacak.
            Telefonum sessizde olduğu için hiç anlaşılmıyordu lakin bu ışık işini en kısığa almam lazımdı. Karanlık odada yatak altında yanan ışık çok belli ediyordu.
      Aramayı açmayıp olan bitene kulak kabarttım.
       Bir süre sonra çalan zilden sonra ses ayarı çok fazla olmuştu.
Jungkook= Cansu. Azra'dan haber aldın mı? Ya Simon hyung sen ondan emin olmadan nasıl gönderirsin LA'ye. Hem bana haber vermeliydiniz.
Elif= Biliyoruz Kook ama Azra sana sürpriz yapmak istedi bozulmasın diye sana haber vermedik.
Simon Dominic= Ona sordum kaç defa paran ne kadar diye orası  LA dedim ama dinlemedi.
Jungkook= Ya cidden bu kız beni deli ediyor. RM hyung ben Los Angeles'a gidip gelsem olmaz değil mi?
RM= Maalesef Jungkook. İşlerimiz çok yoğun o kadar saat yokluğunu idare edemeyiz.
Jungkook= Aishh cidden.
                 Pat sesi ardından merdivenden koşarak  yukarı çıkan sesler işittim.
Taehyung= Jungkook. Artık sakin ol.
Elif= Tae sen neden söylemedin Azra'ya uçağa bindiğinizi ya da keşke  Kook'a falan ya da birilerine deseydin sahip çıksalardı kıza.
Jimin= Bana deseydin ben korurdum Azra'yı. Bilirsiniz elim her işi görür.
Elif= Belli.
Jimin=Ah pardon aksesuar işi hariç her işi görür.
Simon Dominic= Siz ikiniz. Yemekten sonra odama geliyorsunuz.
                 Ah Simon. Orada olsaydım hemen karşı çıkar o işe ben el.. Bir dakika. Ne demek odama gelin. Ne konuşacak bu? Bilmem gerek ve Kai ile bu konuyu iyice irdelemek gerek. Ah Simon gir sende mevzuya gir.
Jin= Jungkook. Aşağıya yemek yiyoruz hadi.
               Kapı açılma sesinden sonra aşağıya çıktığından daha sakin şekilde inen sesler duydum.
Jungkook= Yemek mi? Bu halde mi?
Jin= O burnunu hemen sil ve sofraya gel.
Jungkook= Tokum ben. Elif ben Azra'nın odasında uyuyacağım biraz.
Elif= Pekala.
Cansu/Simon= Olmaz.
Jungkook/Elif= Neden?
Cansu= Bundan dolayı. Simon açıklar.
Simon Dominic= Hey Jungkook. Sana şuan kızıyorum. Çünkü. Çünkü. Sen erkeksin orası kız odası.
Jungkook= Kız dediğin sevgilim hyung.
Simon Dominic= Bu devirde hiç kız erkek ayıbı kalmamış.
                 İç sesim o an dedi ki= Bunu diyen Mommae klibinde. Neyse...
Elif= Simon ayıp mı? Sadece uyuyacak orada.
Jimin= Simon haklı. Kız yatağında erkek yatmaz. Öğren bunları  Elif.
Elif= Buyur? Ne mana o?
Jimin= Şu mana..
Jungkook= Siz ikiniz. Susun.  Ben uyumaya sevgilimin odasına gidiyorum. Zaten burası onun evi ve onun odası. Ben sevgilisi olarak istediğimi yaparım. Siz eğlenin.
             Ayak adımları odama doğru geliyordu. Telefonumu ekranı alta gelecek şekilde koyup kendimi iyice sakladım. Kapı açılıp tekrar kapanıp ağırlık tam üstüme yatağa doğru gelince anladım ki Kook yatağıma yatıyordu. Hemen üstümde.
         Soluklarımı hafif ve sessiz alıp vermeye çalışıyordum. Üstümde hönkürme tabiri caizse ağlama sesleri duymaya başlayınca kafamı yere koydum.
Jungkook= Hep Chanyeol yüzünden neler geldi başımıza. Sen orada ne yapıyorsun? Yemek yedin mi? Aç mısın?
                     ..Ya aslında uyandığım zaman yedim ama üstünden saatler geçti. Acıktım aslında.
Jungkook= Nerede yatıyorsun? Güvenli yerde misin?
                    ..Betonda yatıyorum. Yani güvenli olabilir siz giderseniz çok iyi olur.
Jungkook= Neden gelmek istedin ki ben zaten gelmek üzereydim.
                    ..Gelseydin senin triplerin daha da üst seviye olurdu. En azından ben sana gelip azaltmak istedim. Sen kendini hiç trip atarken gördün mü?
Jungkook= Seni seven kalbim şuan acı içinde. Oysa sen daha fazla acı çekiyorsun ve bu beni daha da acıtıyor.
                   ..Ya aslında sorarsan acı çekmedim. Çünkü  DOK2 vardı. Ah bir bilsen nereleri gezdirdi neler aldı. Bavulun içinde dolapta aç bak.
                 Ağlayarak konuşmayı bırakıp uykuya dalmaya başlamıştı. Ah uyuma ben nasıl çıkarım buradan sonra...
                 Diğer tarafta sesler çok vardı lakin yemek yeme işi bitmişti. Uzun bir süre eğlendikten sonra uyumaya gittiklerini anladım. Bir süre daha sonra burada kaldım. Ortamın müsait olduğuna kanaat getirdim. Saat 4.20 civarlarında olmuştu.
        Sessiz ve bir o kadar sakin sürünüp yatak altından çıktım. Jungkook'a baktım. Bir yastığa yatarken diğerine ise sarılıyordu. Aynı benim uyuma tarzım aferim benim aşkıma.
              Gizlice kapıyı açıp etrafa baktım. Sanırım onlar yukarıda ki boş odada yatıyordu. Salona baktığımda boş olduğunu gördüm. Kısa süreli mutluluk dansımdan sonra buzdolabını açtım. Patates kızartmasını çıkarıp yemeye başladım. Ah midem ne kadar da boş kaldın sen...
              Patatesler bitmeye yakın ayak adımları duymaya başladım. Ağzımda patatesler ile ne yapacağımı şaşırdım. Sadece 3 saniye. 3 saniyede ani karar verip icraata döküp kendimi korumam lazımdı.
           Aniden kendimi lavabo altında ki dolaba sokup kapağını kapattım.
Jungkook= Ben bir tavşan. Akşam uyanmış ah gece mi? Evet evet gece uyanmış uykusundan yemek yiyecek. Göbek şişer ve doyduğunu anlar geri yatar. Evet.
                  ..Bu duymuş olduğum uyku sersemi bir Jungkook muydu? Ah cidden kendimi zor tutuyordum. Bir tek kendimi salak sanırdım uyku sersemi iken lakin Jungkook da benim gibiydi. Ah...
                   Yemeğini yiyip tekrar gittiğine kanaat getirdiğimde oradan çıktım. Pislik kalan patateslerimi yemiş...
             Mutfaktan çıkıp yürürken birden bileğimden tutulup yere yatırıldım. Üstüme ağzında benim patatesim olan tavşan çıkınca kalbim benliğimden kurtuluş koşup kaçmaya başladı. Gözlerim deliklerinden fırlayıp tam onun gözüne uçtu. Midem ağrıyıp bacaklarım karıncalanmaya başladı.
Jungkook= Beni özlemedin mi?



Bir Stajyerin GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin