İyi okumalar dostlarım...
----------
Aiden, yavaşça gözlerini açarken tamamen aynalarla dolu bir odada buldu kendini. Soğuk, sessiz, ürkütücü bir his tüm odaya hüküm sürüyordu... Göğsüne giren şiddetli ağrı onun dişlerini sıkmasına neden oluyordu. Aiden, yavaşça ayağa kalkarken aynaya bakmaya başladı. Fakat aynada yansımasını göremiyordu. Derin bir nefes alırken nerede olduğu hakkında en ufak bir fikre bile sahip değildi. Hatta geçmişe dair en ufak bir anıya bile sahip değildi şu an...
"Kimim ben?" diye sordu kendi kendine istemsizce.
Kim olduğunu, neden burada bulunduğunu ve nasıl buraya geldiğini bilmiyordu. Ama içinde korkunç bir his vardı. Ruhunu kemiren tuhaf düşünceler onun halsiz ve yorgun hissetmesine neden oluyordu. Aiden başını ellerinin arasına koyup acı dolu bir sesle çığlık attı. Sanki kasları tamamen parçalanıyor ve tekrar oluştuktan sonra tekrar parçalanıyor gibiydi. Derisi tamamen soyulmaya başlamıştı. Yerde acıyla kıvranırken gözlerinden akan birkaç damla yaş acısının hafiflemesini sağlıyordu.
Birkaç saniye sonra aynada bir yansıma ortaya çıktı. Yansıma siyah gözlere sahip bir iblisti! İblisin dış görünüşü neredeyse Aiden ile aynıydı. Sadece Aiden'in aksine kar tanesi kadar beyaz saçlara, şeytanı bile korkutacak derecede ürkütücü bir gülümsemeye ve kudretli bakışkara sahipti. İblis birkaç adım attıktan sonra aynadan çıktı ve tüm ihtişamıyla Aiden'in karşısında dikilmeye başladı. İblis soğuk bir kahkaha savururken kulakları çınlatan sesiyle konuşmaya başladı.
"Kalk ve kendine bir bak! Ne kadar da acizsin! Bu duruma gelmeyi nasıl başardın? Bu beni gerçekten şaşırtıyor Aiden... Başarısız oldun! Kaybettin ve öldün! Kim olduğunu bile hatırlamayacak kadar aciz bir hale düştün! Uyan! Karanlık yükselirken sen nasıl olurda bu kadar aciz olmaya cürret edersin! Kalk ayağa! Sana kim olduğunu ve nasıl öldüğünü göstereceğim!"
Aiden, dişlerini sıkarak ellerini yere koyarken ayağa kalkmaya çalışıyordu. Fakat, ayaklarına söz geçiremiyordu. İblis kaşlarını çatıp birkaç adım attı ve Aiden'e sert bir tekme savurdu. Aiden, birkaç metre sürüklenip ancak durabilmişti. Bir ağız dolusu kan kusarken gözleri kararlılıkla parlıyordu.
"Sana kalk ayağa dedim! Yoksa bir daha uyanamayacaksın!" dedi iblis öfkeli ve otoriter bir ses tonuyla. Aiden, ellerini sıkarken tırnakları avcunu delip geçmişti. Derin bir nefes alıp zorlukla ayağa kalkarken dizleri titriyordu. İblis kaşlarını daha da çattı. "Ne oldu, yoksa korkuyor musun?" iblis sorgulayan gözlerle sordu.
Aiden, başını olumsuz anlamda salladıktan sonra yalpalayarak iblise doğru birkaç adım attı ve bakışlarını iblisin kara gözlerine dikti.
"Senden korkmuyorum!"
Aiden cesaret dolu bir ses tonuyla bağırdı. Sesi aynalı odada yankılanırken iblis soğuk bir kahkaha daha savurdu.
"Çok kötü bir yalancısın Aiden. Benden korkuyorsun fakat, neden olduğunu bile bilmiyorsun. Benim kim olduğumu öğrenmek için niteliksizsin! Fakat, bilmelisinki ben senin ne dostunum ne de düşmanın! Şimdi sana kim olduğunu ve nasıl öldüğünü göstereceğim..."
İblisin suratında ciddi bir ifade belirirken elini kaldırdı ve işaret parmağını yavaşça Aiden'in alnına koydu. Kara gözleri parıldarken Aiden'in zihninde binlerce görüntü belirmeye başladı.
Gözlerindeki bakış sürekli değişiyordu. Sevgi, özlem, nefret, öfke ve hüzün... Yaşadığı şeyleri gördükçe ruh hali sürekli değişime uğruyordu. Birkaç dakika boyunca hareketsiz bir şekilde beklerken tüm anıları gözlerinin önünden geçiyordu. Hatalarını, yanlışlarını veya gözden kaçırdığı tüm şeyleri tek tek izliyordu. Son gördüğü şey, Ela'nın göz yaşları dökerken acı dolu çığlıklarıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi
Fantasy👑ÖLÜMSÜZ KRAL👑 🌟Kitap 2: Karanlığın Yükselişi🌟 Karanlık Yükseliyor! Kara Güneş'in doğuşu çok yakın! Felaket kapıda! Kuzey Riha Çöllerinde başlayan karanlık fırtına bütün Dünya'yı sarmalıyor! İşte Kader'in Oyunu şimdi Başlıyor! Kehanet derki: Kar...