Kitap 2 - 113.Bölüm: Değişen Planlar

1.1K 142 49
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Ay yerini alacakaranlığın hemen ardından kızıl güneşe bırakırken Aiden yavaşça ayağa kalkıp derin bir nefes aldı ve ciddi bir ifadeyle Haku'ya döndü. Rebius sürünerek Aiden'in omzuna çıkarken Haku'da ayaklanmıştı. Aiden'in suratındaki ciddi ifadeyi gören Haku tek kaşını kaldırdı ve meraklı bir ifade takındı.

"12 Tanrı Yaratığı hakkında anlatacaklarım bu kadar dostum. Ayrıca bilmeni istediğim bir şey var. Planlar değişti..." dedi Aiden.

Haku, Aiden'in hangi plandan bahsettiğini elbette ki anlamıştı. Kuzey Riha Çöllerine girerken yaptıkları plandan bahsediyordu. Plana göre Haku, Rebius ve Aiden en az bir kolyeyi ele geçirmek için ve aynı zamanda Ela'nın yerini bulmak için Kuzey Riha Çöllerinin derinliklerine doğru ilerlemişlerdi. Bei ve Yuna ise Beyaz Kaplanlara destek olup Tarikatın saldırılarını dikkat çekici bir şekilde püskürteceklerdi. Bu sayede ilgi çekecek ve Beyaz Kaplanları ikna edip küçük bir birlikle birlikte Aiden ve diğerlerine kolyeyi ele geçirmekte yardım edeceklerdi. Fakat Aiden şu anda planların değiştiğini söylüyordu. Bunun da tek bir açıklaması olabilirdi. Kolye ele geçirilmişti...

Haku Aiden'e şüpheci bakışlar atarken sorgulayıcı bir ses tonuyla konuşmaya başladı. "Planlar değişti mi? Peki ya neden?" diye sordu Haku. Sorduğu sorunun cevabını  tahmin edebiliyordu. Fakat yine de bundan emin olmalıydı.

Aiden hafifçe gülümserken sağ elini yavaşça kaldırdı ve bir anda elinde bir kolye belirdi. Aiden kolyeyi Haku'nun rahatça görebileceği bir şekilde tutarken sakince konuşmaya başladı. "Sen uyurken Miharbi ile biraz oynadım. Ve onu yendim... O aslında bir Sorgon Casusuydu. Sadece Tarikatın şüphelenmemesi için sana o şekilde davrandı. Planı ise benimle savaşıp yenilmiş süsü vererek kolyeyi kaptırmaktı. Tabii onu gerçekten yenince kısa bir muhabbetin ardından kolyeyi emin ellerde olması için bana emanet etti. Kısacası artık kolyeyi düşünmeye gerek yok. Miharbi ile bir dahaki karşılaşmanızda artık  düşman olarak değil de dost olarak biraz muhabbet edebilirsiniz. Çünkü o da bundan sonra bizim safımızda yer alacak..." dedi ve küçük bir kahkaha patlatırken kurukafa işlemeli kolyeyi tekrardan boyutsal yüzüğüne gönderdi.

Haku şaşkın bir yüz ifadesiyle Aiden'e bakarken olayların bu şekilde gelişeceğini hiç düşünmemişti. Miharbi'nin Sorgon Casusu olduğuna mı şaşırmalı yoksa kolyeyi bu şekilde ele geçirmelerine mi sevinmeli anlayamamıştı.

"Peki ya şimdi ne yapacağız? Ela'yı hâla bulamadık. O olmadan geri dönemeyiz. Bunu sen de biliyorsun." dedi Haku. Şaşkınlığını bir kenara bırakıp şu an bulundukları  duruma odaklanmalıydı. Çünkü hâla dostu koskoca bir çölde yalnız başınaydı ve kim bilir başına neler gelmişti. Onu kesinlikle en kısa zamanda bulamaları gerekiyordu.

Aiden bakışlarını Haku'ya dikip başını olumsuz anlamda salladı. "Hayır, onu sen değil ben arayacağım..." diyerek direkt söze girdi Aiden. "Daha önce Ruh İplikleri hakkında sana ne söylediğimi hatırlıyorsun değil mi Haku?" dedi Aiden.

Haku'nun suratında hâla sorgulayıcı bir ifade vardı. Aiden'in Ela'yı hangi yöntemle arayacağını bilse de onu yalnız başına bırakıp buradan ayrılmak istemiyordu.

"Hatırlıyorum Aiden.  Antik Çağlardan kalan bir iz sürme metodu. Herkes Ruhlar Diyarına Ruh İplikleri ile bağlı. Karması kötü olanlar ve şeytani yönü ağır basanların Ruh İplikleri tamamen karanlık olur, demiştin. Fakat bir Gölge Süvarisinin Ruh İpliği mor renkte parıldar. Ela'yı bu şekilde bulacaksın. Fakat neden yalnız başına gidiyorsun, şu anda yollarımızı ayırmamız kötü olmaz mı?" dedi Haku.

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin