Kitap 2 - 32.Bölüm: Kaotik Ruh Diyarı Formu [1]

1.8K 205 20
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Aiden'in bedenini saran aura kılıcın ağırlık merkezinde bulunan kızıl mücevhere çekildikten sonra ışık hüzemeleri yavaş yavaş dağılmaya başladı. Aynı anda büyük bir patlamayla birlikte yükselen toz bulutları tüm savaş alanını sarmıştı. Giu bu manzara karşısında tam anlamıyla şok olmuştu. Nutku tutulmuştu. Gözlerindeki şaşkınlığın yanı sıra bir nebzede olsa istemsizce beliren korku belli oluyordu.

"N-Neler oluyor böyle!?"

Giu kekeleyerek bağırdı. Toz bulutları yüzünden pek bir şey göremiyordu. Tuhaf olan şey ise sanki toz bulutlarının arasında hiçbir şey yokmuş gibi hissediyordu. En ufak bir aura sızıntısı bile yoktu. Ne bir ruh gücü ve ne de öldürme isteği... Eğer gözleriyle görmezse Aiden'in orada olduğunu söyleyemezdi.

Rebius, çatal dilini çıkartıp saygı ve şaşkınlıkla tısladı. Aiden'in gücüne güç katmasıyla birlikte onda da tuhaf bir değişiklik yaşanmıştı. Kar tanesi kadar beyaz olan pulları biraz açık maviye dönmeye başlamıştı. Fakat en ilgi çekici yönü ise kuyruğuydu. Tam anlamıyla altın sarısına dönmüştü. Ayrıca daha önce gece kadar siyah olan gözlerinde kızıl göz bebekleri belirmişti. İncelmiş olan göz bebekleriyle birlikte artık iblis vari bir canavarı andıran bakışlara sahipti. Oldukça ürkütücü görünüyordu. Asil olan aurası oldukça saflaşmıştı. İmparator aleminin doruk noktalarında olduğu tek bakışta anlaşılıyordu.

"Demek önceki yaşamların ile iletişim kuruyorsun ha? Bu sayede kanın tam anlamıyla saf hale geldi... En ufak bir aura veya ruh gücü sızıntısı bile yok. Bu da artık dantianının form değiştirdiğini gösteriyor! Eğer tahmin ettiğim gibiyse... Gücünün sınırlarını ben bile tahmin edemiyorum. Neler olduğunu çok merak ediyorum dostum. Her seferinde beni daha da şaşırtıyorsun..."

Rebius, keyifli ve aynı zamanda şaşkın bir şekilde kendi kendine düşündü. Aiden ile ruh antlaşması yaptıktan sonra zaten onun gücünün ne kadar derin olduğunu hissetmeye başlamıştı. Fakat şu an, aslında hissettiği gücün daha bir başlangıç olduğunu anlıyordu. Aiden'e minnet dolu bakışlar atarken Üstat Tyhu'yu saygıyla andı. Tyhu öldüğünden beri onlarca asır geçmesine rağmen Rebius pek güçlenememişti. Bu seviyede, Gökyüzü aleminin zirvesinde tıkanıp kalmıştı. Fakat Aiden sayesinde gücünün sınırlarını sonuna kadar zorlayabileceğini ve bu asırlardır takılıp kaldığı darboğazı aşabileceğini düşünüyordu.

Haku ve Giu hala şok içerisinde olacakları izliyorlardı. Toz bulutları yavaş yavaş dağılırken Aiden ortaya çıkmıştı. Siyah saçları gözlerinin bir kısmını örtüyor olsada hala rahat bir şekilde görünüyorlardı. Giu, bakışlarını Aiden'in gözlerine dikerken kaskatı kesilmişti. Onun öfkesine yenik düşmesi için birçok şey söylemişti. Bunun sonucunda Aiden'in Kılıç Taosunun sınırlarını aşabileceğini düşünmemişti. Aiden'in Gökyüzü alemine geçiş yaptığını kendi gözleriyle görmüştü. Fakat şu an gözlerini diktiği bakışlar Gökyüzü aleminin başlangıcındaki bir yetişimciye ait olamayacak kadar güçlü ve keskindi. Sanki bundan daha fazlası olduğunu hissediyordu...

Aiden'in kızıl gözünde sekiz kollu bir yıldız vardı. Yıldızların uçlarında birer tane beyaz nokta ve hemen yıldızın ortasında da diğerlerinden daha büyük bir nokta vardı. Giu ilk bakışta fark edememiş olsada aynı şekil, zümrüt yeşili gözünde de vardı.

"Bu... B-Bu Yüce Üstadın peşinde olduğu şey!"

Giu, Aiden'in gözlerindeki işaretleri görünce titreyen sesiyle söylemişti. Aiden'i baştan başa bir kez daha süzerken onun öfkeli değilde tam aksine durgun bir ifadeye sahip olduğunu gördü. Buna bir anlam veremesede şu anda bunu düşünecek zamanı yoktu. Hemen yaşananları Tarikata rapor etmesi gerekiyordu.

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin