Kitap 2 - 68.Bölüm: Kutsal Sınama

1.4K 174 35
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Miharbi, zihninde duyduğu sesle birlikte kaskatı kesildi. Suratında şoka uğramış bir ifade vardı. Bedeni auranın etkisiyle birlikte istemsizce titrerken beti benzi atmıştı. Miharbi daha fazla ilerlemek yerine geri adım atmak istedi fakat ayakları onu dinlemiyordu. Tek bir adım dahi kımıldayamıyordu. Bakışlarından tedirgin olduğu belli oluyordu. Ayrıca gizlemekte başarısız olduğu birazcıkta korku vardı.

"B-Bu nasıl bir güç!"

Miharbi'nin titreyen dudaklarından zorlukla birkaç kelime döküldü. Tam o anda Aiden'in bedeninden muazzam bir kırılma sesi duyuldu ve hemen ardından dehşet verici bir patlama yaşandı. Patlamayla birlikte Aiden'in bedeninden gökyüzüne doğru neon renklerinden oluşan bir ışık hüzmesi yükseldi. Miharbi onlarca metre öteye doğru uçtu ve yerde birkaç takla atıp ancak durabildi. Bir ağız dolusu kan kusarken bu defa tamamen korkuyla parıldayan gözlerini gökyüzünü delip geçen ışık hüzmesine çevirdi.

"B-Bu enerji... İmkansız! Bu ne Doğa enerjisi ne de Saf Doğa enerjisi! Bu tamamen farklı bir güç! Y-Yoksa bu Kaotik enerji mi!?"

Miharbi şu an gördüklerine inanamıyordu. Kaotik enerjinin varlığından haberdardı. Fakat hayatı boyunca duyduklarına ve gördüklerine göre Kaotik enerji tamamen bir efsaneden ibaretti. Daha önce Necromanger Tarikatının Kutsal Yöneticilerinden ve Tarikatın en üst rütbelilerinden biri olan Orui'nin Tanrı aleminin sınırlarını aşıp bambaşka bir aşamaya ulaştığını duymuş ve hatta kendi gözleriyle bile buna şahitlik etmişti.

Kozmik aşama...

Bu aşamada yetişimci kendisini ve dantianını Doğa enerjisinden arındırıp tamamen Kozmik enerjiyle bütünleştirmeye çalışırdı. Kozmik enerji, Doğa enerjisiyle kıyaslanamayacak kadar kudretli ve bir o kadar da manipüle etmesi zor olan bir enerji türüydü. Yetişim dünyasında Tanrı aleminin sınırlarını aşmış olan kişiler artık bambaşka aşamalara ulaşırdı. Bunların temelinde ise Kozmik aşama vardı. Fakat Miharbi'nin şu anda hissettiği güç Kozmik enerjinin kudretini sorgulamasına neden olmuştu. Kaotik enerji bir ejderha iken Kozmik enerji bir karınca kadar güçsüz gibiydi. Miharbi'nin aklına gelen ilk benzetme bu şekildeydi.

Bulutları delip geçmiş olan ışık hüzmesi şu anda bırak Kuzey Riha Çöllerini dünyanın pek çok noktasından görülebiliyordu. Daha da önemlisi ışık hüzmesinden yayılan enerji milyonlarca yetişimci tarafından hissediliyordu. Bu enerjiyi sadece yetişimciler değil büyülü yaratıklarda hissediyor ve korkuyla kaçışmaya başlıyorlardı.

Işık hüzmesi bir süre daha yükseldikten sonra dünyanın pek çok noktasında birçok anomali yaşanmaya başladı. Hortumlar, fırtınalar, tsunamiler ve hatta depremler... Birçok yerde aniden ortaya çıkan doğal fenomenler bazı yerlerde kaos estirirken bazı yerlerde ise yaşam saçıyordu. Birçok bölgede kuruyan otlar yeşeriyor, çorak topraklar ise verimli hale geliyordu. Fakat bunun tam tersi olan bölgelerde vardı.

Kuzey Riha Çöllerinin üzerinde kara bulutlar toplanmaya başlamıştı. Bazen onlarca yıl tek bir yağmur damlası bile düşmeyen bu çorak topraklarda şu anda muazzam bir fırtına kopmak üzereydi. Yıldırımlar düşüyor ve şimşekler çakıyordu. Bir anda bardaktan boşalırmışçasına yağmur yağmaya başladı.

"B-Bu Kaotik enerjinin gücü mü!? Hayır, hayır, hayır... Bu güç sadece Kaotik enerji değil! Bu Tao olmalı! Evet! Ama, ama... Böyle bir Taonun var olması gerçekten mümkün mü!? Bu imkansız! Öyle olmalı! Fakat bu güç... Bu Kaos Taosu!"

Miharbi korkan bakışlarla gökyüzünü seyrederken büyülenmiş ve delirmiş bir ses tonuyla konuştu. Hayatında hiç bu kadar şaşırdığı bir an olduğunu hatırlamıyordu. Alnında boncuk boncuk biriken ter damlaları bir bir kum tanelerini ıslatırken bedeni korkudan kaskatı kesilmişti. Şu anda içgüdüleri delirmişçesine Miharbi'ye kaçması gerektiğini haykırıyordu. Fakat Miharbi her ne kadar bunu yapmak istesede bedeni yayılan aura yüzünden tamamen kontrolsüz bir hale gelmişti. Ne ayakları ne elleri ne de bir başka uzvu... Hiçbiri onu dinlemiyor ve titremek dışında tek bir santim dahi kımıldamıyorlardı. Miharbi'nin oturup izlemekten başka yapabileceği hiçbir şey yoktu. Şu anda tam anlamıyla öleceğine emindi! Şu anda Haku'nun Miharbi'den hiçbir farkı yoktu.

Aradan birkaç saniye geçtikten sonra gökyüzüne doğru yükselen ışık hüzmesi bir anda aşağı doğru çekilmiş ve yok olmuştu. Miharbi'nin bakışları hala gökyüzündeydi. Tam olarak bulundukları noktanın üzerinde kara ve beyaz bulutlar uyumlu bir şekilde birbiri içerisinden dönüyordu.

"B-Bu sembol... Döngü! Bu Döngü Taosu! İmkansız! Hem Kaos'a hem de Döngü'ye aynı anda hükmetmesi gerçekten mümkün mü!? Bu nasıl bir canavar!"

Miharbi şu an yaşadıkları yüzünden neredeyse bayılmak üzereydi. Zorlukla konuşurken bir anda üzerlerinde uyum içerisinde dönen bulutlardan fırlayan kızıl yıldırım Aiden'in bulunduğu noktaya doğru harekete geçti. Kızıl yıldırım Aiden'in bulunduğu noktanın hemen birkaç santim yanına düşerken bir anda şeytani bir his yayılmaya başladı. Birkaç on kilometre öteden bile hissedilebilecek kadar ürkütücü bir histi.

Miharbi ise yıldırımı gördüğü anda bir kez daha şoka uğramıştı. Gözleri yerinden fırlayacakmış gibi hissediyordu.

"K-Kızıl Yıldırım! Bu Kutsal Sınama... Cennet ve Cehennem onu sınıyor! Bu onun Tanrı aleminin ötesinde bir güce sahip olduğu anlamına mı geliyor!?"

Miharbi aklını kaybetmek üzereydi. Bu Kızıl Yıldırımı hayatı boyunca yalnızca bir defa görmüştü. O da Orui'nin Tanrı aleminin sınırlarını aşmasına şahitlik ettiği zamandı. Efsanelerde yazana göre bir yetişimci eğer Tanrı aleminin ötesine geçmeyi başarıp Kozmik aşamaya ulaşırsa Cennet ve Cehennem onu tek bir yıldırımla sınardı. Bu Kutsal Sınamaydı! Efsanelere göre Kutsal Sınamayı geçmeyi başaran bir yetişimci Kozmik aşamayı kavramaya layık görülürdü.

Aiden'in fiziksel gücü, maksimum Ejderha aleminin zirvesindeki bir yetişimciye kafa tutacak kadardı. Hatta o aşamadaki bir yetişimciyle bile zorlukla savaşırdı. Fakat ruhu için bu geçerli değildi. Aiden geçmiş hayatlarını ve benliğimi özümsediği için ruhen Tanrı aleminin ötesine geçmişti.

Yıldırım göz açıp kapatana kadar yok olmuştu. Fırtına tüm şiddetiyle devam ederken Miharbi'nin üzerine çöken baskıcı aura tamamen kalkmıştı. Ürkütücü his biraz azalırken Miharbi dişlerini sıkıp zorlukla ayağa kalktı. Gözlerindeki korku yavaş yavaş siliniyor bunun yerine heyecan ve tedirginlik yerini alıyordu. Suratında hala şaşkın bir ifade vardı. Miharbi bedeninin kontrolünü ele geçirdiği için artık kaçabilirdi. Bu defa aptallık etmek yerine içgüdülerini dinleyip kaçmayı tercih etti ve harekete geçmek için hazırlandı.

Kutsal Sınama yüzünden açığa çıkan yıldırım muazzam bir güç barındırıyordu. Ne de olsa o yıldırım Cennet ve Cehennem tarafından yetişimcileri sınaması için gönderiliyordu. Kutsal Sınamayı başarısız bir şekilde tamamlayan yetişimciler, yani Kozmik aşamayı kavramaya layık olmayanlar, yıldırım tarafından toza çevirilirdi. Fakat Kutsal Sınamayı başarılı bir şekilde geçen yetişimciler Cennet ve Cehennem tarafından ödüllendirilir ve bedeni doğa enerjisinden tamamen arındırılırdı. Kutsal Sınamayı atlatan yetişimciler eskisine göre tamamen farklı bir aşamaya ulaşırlardı. Fakat Miharbi farkında olmasada Aiden'in buna ihtiyacı yoktu. Bedeni zaten doğa enerjisinden tamamen arındırılmıştı ve Kaotik enerjiyle dolup taşıyordu!

Miharbi, Aiden'in Kutsal Sınamayı atlatacağına zaten emindi. Fakat yıldırımın gücü yüzünden Aiden'in bir süre kendine gelemeyeceğini ve bu sırada kaçabileceğini düşünüyordu. Ne de olsa hız konusunda kendisine oldukça güveniyordu.

Miharbi kaçmak için arkasını döndüğü anda gözleri fal taşı gibi büyüdü. Tekrardan gözlerinde korku belirirken hemen birkaç adım önünde ayakta dikilmiş olan Aiden'e bakıyordu. Aiden'in suratında şeytani bir gülümseme vardı. Miharbi'nin titreyen dudaklarından korku ve şaşkınlıkla yalnızca bir kelime çıkabilmişti.

"N-Nasıl?"

Aiden'in suratındaki gülümseme daha da büyürken bakışları bir iblisinkinden farksızdı. İşaret parmağıyla daha birkaç saniye önce durduğu yeri gösterirken durgun ve alaycı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Nasıl mı? Şuraya tekrardan baksan iyi olur aptal! O gökyüzüne doğru yükselen ışık hüzmesi bana aitti. Aynı zamanda Kaos ve Döngü Taosu yüzünden açığa çıkan enerji de öyle... Fakat her ne kadar ruhum Tanrı aleminin ötesinde bir güce sahip olsada fiziksel gücüm bunun için yetersiz. Bu yüzden Cennet ve Cehennem'in beni sınaması için hiçbir neden yok. Yani senin anlayacağın bir dille Kutsal Sınamayı yaşayan kişi ben değilim. Bildiğim kadarıyla kaplanların gözleri oldukça keskindi. Fakat seninki pekte keskin değilmiş. Daha Kızıl Yıldırımın kimin üzerine düştüğünü bile görememişsin..."

Mr.Ksasuke

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin