Kitap 2 - 70.Bölüm: Gökyüzü Sedef Yılanı

1.4K 167 27
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Aiden ve Miharbi, göz alıcı ışık hüzmelerine doğru bakarken ellerini kaldırıp gözlerine siper ettiler. Birkaç saniyenin ardından bir anda muazzam bir baskı üzerlerine çöktü. Bu baskı Aiden'in baskısından bile daha fazlaydı. İkiside kaskatı kesildi ve soğuk terler dökmeye başladılar. Miharbi bu muazzam aurayı daha önce karşılaştığı hiçbir yetişimcide görmemişti. Miharbi endişe ve tedirginlik içerisinde ışık hüzmesine bakarken Aiden tamamen farklı bir gözle bakıyordu. Büyülenmişti ve auranın saflığı ve temizliği karşısında adeta şaşkına dönmüştü.

"Bu enerji... O sadece Kutsal Sınamayı yaşamıyor! Aynı zamanda evrim geçiriyor!"

Aiden hayranlık dolu bir ses tonuyla konuştu. Rebius'un bedeninin şu anda doğa enerjisinden tamamen arındırıldığının farkındaydı. Rebius'un çevresindeki aura tamamen saf ve kudretli bir enerjiydi. Kaotik enerji kadar ihtişamlı olmasada tamamen kendine has bir enerji türüydü. Vahşi aynı zamanda huzur verici olan bu aura Kuzey Riha Çölleri boyunca yayıldı.

Gözlerini ışık hüzmelerinden ayıramayan ve tam anlamıyla büyülenmiş olan Haku, kaburgasındaki 10 kırığın ve sağ omzundaki çatlakların verdiği acıyı tamamen unutmuş bir şekilde, hayranlık dolu bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Bu Tanrı Yaratıklarına ve onların soyundan gelen 1.sınıf Tanrı Yaratıklarına has olan Drao enerjisi... Rebius, 2.sınıf Tanrı Yaratığından 1.sınıf Tanrı Yaratığına evriliyor!"

Haku heyecan ve merakla konuştu. Bu enerjiyi daha öncede bir çok defa hissetmişti. Yalnızca Bei ile kullanabildiği Mezar Bekçisi Sanatı sayesinde 1.sınıf bir Tanrı Yaratığı olan Toprağın Zihni Sevrius'u ölüler dünyasından çağırabiliyorlardı. Sevrius'tan yayılan Drao Enerjisi her ne kadar saf olsada Rebius'un enerjisi ile kıyaslanamazdı. Rebius'un Drao enerjisi Sevrius'a göre tam anlamıyla devede kulak kalıyordu.

Kaotik Çağ'da yetişimciler Kaotik enerji ile ekim yaparken büyülü yaratıklar Drao enerjisi kullanıyordu. Büyülü yaratıklar için en uygun ve kullanışlı enerji türü buydu. Diğer ırkların birçoğu bu enerji ile ekim yapamaz ve bu enerjiyi etkili bir şekilde kullanamazdı. Bunun nedeniyse Drao enerjisinin tam anlamıyla büyülü yaratıklar için yaratılmış olmasıydı. Diğer ırkların meridyenleri Drao enerjisini manipüle etmek için işlevsizdi. Fakat geçmişte birkaç istisna görülmüştü. Aiden bilmesede Era'nın annesi Astrid hem Kaotik enerji hem de Drao enerjisini aynı anda ekmeyi başarmıştı. Bu ekim sanatını Astrid'e öğreten kişiyse Yami'den başkası değildi. Drao enerjisini ekmeyi başaran istisnaların tamamı iblis ırkındandı. Bunun en büyük nedeni ise iblis ırkının damarlarında akan kandı. Büyülü yaratıkların kanına en yakın olanı iblislerin kanıydı. Bu yüzden iblis ırkından birkaç kişi Drao enerjisini meridyenlerine alıp bu enerjiyi manipüle ederek ekim yapabilmişlerdi.

Aiden, Miharbi ve Haku tamamen Rebius'un bulunduğu noktaya odaklanmıştı. Çünkü baskıcı aura yavaş yavaş dağılıyor ve göz alıcı ışık hüzmeleri sönüyordu. Üçlü baskının azalmasıyla birlikte tam rahat bir nefes alırken bu defa da kan dondurucu bir kükreme bütün Kuzey Riha Çöllerini sardı. Aiden'in kalbinde bile bu kükreme yüzünden korku belirdi. Miharbi ve Haku titremeye başlarken gökyüzündeki fırtına daha da şiddetlendi. Her biri misket boyutunda olan dolu taneleri Kuzey Riha Çöllerine eşi benzeri görülmemiş bir fırtına yaşatıyordu. Şimşekler havada uçuşuyor ve yıldırımlar toprağı dövüyordu. Dolu taneleri her ne kadar Aiden ve diğerlerine zarar veremesede oldukça sinir bozucuydu.

Işık hüzmeleri tamamen yok olduktan sonra yüksekliği 10 metreyi aşan bir yumurta gözler önündeydi. Yumurtanın hemen birkaç metre ötesinde ise içi boş bir yılan derisi vardı. Bu deri Rebius'un derisiydi. Önceki derisinden tamamen arındıktan sonra Kutsal Sınamayı atlatmış ve evrimini tamamlamak için tamamen Drao enerjisinden oluşan bir yumurtanın içerisine girmişti. Yumurtadan yayılan Drao enerjisinin baskısı Miharbi ve Haku'nun titremesine sebep oluyordu. Aiden ise onların aksine tamamen heyecandan titriyordu. Rebius ile aralarında bir ruh bağı olduğundan onun şu anda ne kadar güçlendiğini hissedebiliyordu. Ve bu güç onu hayran bırakmaya yetiyordu. Aiden, Rebius'un yeni görünümünü sabırsızlıkla beklerken yumurtanın yavaş yavaş çatlamasıyla birlikte nefesini tuttu. Rebius, kelimenin tam anlamıyla yeniden doğuyordu!

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin