Kitap 2 - 47.Bölüm: Kanatlı Şebek Oggie!

1.8K 204 71
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Aiden'in çevresindeki Kaotik enerji bedenine çekilirken baskılayıcı aurası dağılmıştı. Cildi daha parlak bir hale gelmişti. Gökyüzü aleminin zirve aşamasına ulaştığı için bedeni temizlenmiş ve arınmıştı. Aiden, Huan'ın yok olduğu bölgeye bakarken hafifçe gülümsedi.

"Demek Kızıl Kunduzların Kaptanı sensin ha? Soğuk Maske... Aynı tarafta olduğumuzu iddia ediyorsun ama biz tek tarafız! Bunu anlayacaksın yakında."

Aiden konuşurken Rebius ve Haku'ya bir bakış attı. Derin bir nefes alırken konuşmaya devam etti.

"Geçmişimi ve asıl düşmanlarımızı öğrendim. Benim bir önceki yaşamım Yusey... Onun mezarını bulmamız gerekiyor. Bu lanet mührü kıracak ve bana güç verecek bir şey onun mezarında yatıyor."

Aiden konuşurken bir yandan zihninin çekildiği sırada yaşadıklarını düşünüyordu. Eğer Kara Lord'un sadece Kaderin bir piyonu ve Fedailer arasındaki en güçsüzü olduğunu söylerse dostlarının gözünü korkutabilirdi. Ne yazık ki kendisi de korkuyordu. En baştan beri savaşmak için hazırlandığı ve karşılaşacağı en güçlü düşman olarak benimsediği Kara Lord aslında Kaderin Fedaileri arasındaki en toyu idi. Bu yüzden Aiden geçmiş hayatlarına güveniyor ve bu işin sonunda noktayı koyan kişi olmak için çabalıyordu.

Haku tek kaşını kaldırıp Aiden'e bakarken derin bir nefes aldı. Gözlerinin derinliklerindeki saygı belli oluyordu. Birkaç saniye önce Aiden'in yaptıkları hayallerinin ötesindeydi. Aiden ondan 1 yaş küçüktü. Ayrıca Haku sokaklarda büyümüştü, hayat tecrübesi Aiden'den daha fazlaydı ve küçük yaştan beri yetişim yolundaydı. Aiden'in 15 yaşında yetişim yoluna girdiğini biliyordu. Bu yüzden Haku, Aiden'den daha avantajlı bir konumdaydı. Fakat buna rağmen Aiden neredeyse üç buçuk yıl gibi kısa bir sürede bu kadar güçlenmeyi başarmıştı. Dünyanın büyük güçleri bunu duysa Aiden'i kendi saflarına çekmek için kesinlikle savaşılardı. Huan gibi Aiden'i yakından tanıyan ve onun gücünü bilen kişiler zaten reenkarnasyon geçirmiş olduğunu rahat bir şekilde anlayabilirlerdi.

"Senden bir önceki yaşamın, yani Yusey, senin doğduğun zaman ölmüş olmalı. Yani aradan neredeyse 18 yıldan fazla zaman geçmiş. Ayrıca onun mezarının nerde olduğunu biliyor musun dostum?"

Haku meraklı bir ses tonuyla sordu. Yusey öldüğü zaman ruhu reenkarnasyon düngüsüne katılmış ve Aiden'in bedeninde tekrardan yaşam bulmuştu. Yani bu 18 buçuk yıl önce öldüğünü gösteriyordu. Aradan geçen zamanda düşmanlar Yusey'in mezarını bulmuş ve onun geride bıraktıklarını çalmış olabilirlerdi. Eğer Aiden, Yusey'in mezarının yerini bilmiyorsa onun geride bıraktıklarını bulmak neredeyse imkansızdı. Tabi Haku bu şekilde düşünüyordu. Aiden derin bir nefes aldıktan sonra suratındaki gülümsemeyi korurken konuşmaya başladı.

"Onun mezarı bu dünyada değil Haku. Hatta doğru söylemek gerekirse bu boyutta olduğundan bile şüpheliyim... Bu dünyanın özü onun ruhunu kaldıramayacak kadar zayıf. Bu yüzden o ve ondan daha güçlüler boyutlar arası geçiş yaparken bizim gibi düşük boyutlara gelmiyorlar. Eğer öyle olsaydı hem kendilerini hem de geçiş yaptıkları boyutu yok ederlerdi. Bu evrenin sarsılmaz yasalarından birisi. Yusey benim zihnime birkaç bilgi aktardı. Mezarını bulmamı istiyor ama onun nerde olduğu  hakkında ne o bir şey söyledi ne de ben biliyorum. Ama bunu bilen birisini tanıyorum..."

Aiden konuşurken Haku'nun kafasında onlarca soru işareti belirmişti. Düşük boyutlardan birisinde olduğunu bilmiyordu. Ayrıca Aiden'in bir önceki yaşamının bu kadar güçlü olmasını da beklemiyordu. Bu soruları bir kenara itip sorgulayıcı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin