Kitap 2 - 55.Bölüm: Geçmiş [2]

1.4K 179 26
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Era'nın konuşmasıyla birlikte Aiden'in gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Bu duydukları... Bir melezdi! Aiden, Era'nın hangi dediğine şaşırması gerektiğini bilmiyordu. Babasının bir Habis Tanrı olmasına mı? Yoksa annesinin şu anda savaştığı iblis ırkından olmasına mı? Aiden konuşmaya başlarken şaşkınlığı sesine yansımıştı.

"K-Kartes, yani baban bir iblisle mi birlikte oldu?"

Aiden'in sorusuyla birlikte Era'nın suratında alaycı bir gülümseme belirdi. Bakışlarını Aiden'in kızıl gözlerine dikerken derin bir nefes aldı. Konuşmaya başlarken sesi oldukça güven verici ve rahatlarıcıydı. Aiden sanki Era'nın karşısında bir çocuk gibiydi. Bilgisiz ve güçsüz bir çocuk...

"Sanırım hayatında hiç bir iblis görmedin, öyle değil mi Aiden?"

Aiden başını olumsuz anlamda sallarken Era konuşmaya devam etti.

"İblislerin insanlardan pek bir farkı yok Aiden. Görünüş olarak sadece kafalarında bir çift boynuzları var ve derileri bizlere göre birazcık pullaşmış. Bir iblis için en önemli şeylerden biri ise boynuzlarıdır. Boynuzu olmayan veya boynuzu kırılmış olan bir iblis gururunu kaybetmiş demektir. Ayrıca onların gözleri de bizlerden farklı. Gözleri tamamen siyah. Fakat bazı güçlü iblislerin gözlerinde tılsımlar vardır. Tılsım uyandıran iblisler eşsiz potansiyele sahiplerdir. Ayrıca Kaotik Çağ'daki iblisler senin zamanındaki iblisler gibi değillerdi. Onlar da her ırk gibi özgürdü. Annemin adı Astrid'ti. O Kanlı Ay Klanının tek prensesiydi. 18 yaşına geldiğinde o kadar güçlenmiştiki Kan Prensesi olarak anılmaya başlamıştı. Ayrıca tılsım uyandıran en genç iblislerden birisiydi. Tılsımını uyandırdığı zaman daha önce yaşanmamış bir ilk yaşandı ve gözleri kızıla dönüp üzerinde siyah halkalar belirdi. Senin sol gözünde olduğu gibi..."

Aiden'in sol eli gözüne doğru giderken şaşkınlıkla Era'yı dinlemeye devam ediyordu. Tüm sorularını onun anlatacaklarından sonra soracaktı. Era derin bir iç çekti. Geçmişi hatırladıkça sinirleniyor ve hüzünleniyordu. Bu durum Aiden'in gözlerinden kaçmamıştı. Era tekrardan derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti.

"İblislerin çoğu ateş elementine yatkındır. Bazılarıysa elementi bile olmayan savaşçılardır. Küçük bir ihtimallede karanlık veya toprak elementine sahip olurlar. Fakat annem Astrid eşsizdi... 4 Evren elementine birden yatkınlığı vardı. Karanlık, Zihin, Uzay-Zaman ve Aydınlık... Karanlık pek şaşırılacak bir durum değil fakat diğer 3 element hiçbir ibliste görülmemiş bir yetenek. Onun tılsımları elementlerini besliyor ve gücünü arttırıyordu. Ayrıca Astrid, Zihin elementi sayesinde bir kahindi. Bu durum İblis Kralı Hades'in kulağına gittiğinde şaşırdı ve Astrid'i huzuruna çağırdı. Annem onun bu isteğini kabul edip İblis Kralı Hades'in huzuruna çıktı. Hades ateş ve karanlık elementlerinde bir ustaydı. Onun ateşi acıma duygusundan yoksun bir yaratık gibiydi. Karanlığı ise bir ölüm çukuru... Hades, Astrid'in bu eşsiz yeteneklerin kendi gözleriyle şahitlik ettikten sonra annem hakkında planlar kurdu. Astrid'e bir teklifte bulundu. Fakat annem İblis Kralı Hades'in bu teklifini sert bir şekilde reddetti. Annemin ona verdiği cevap ise Hades'i öfkeli bir boğaya çevirdi. Bu yüzden annemi Kutsal Topraklar denilen bir Habis Tanrı medeniyetine sürgün etti."

Aiden masalın sonunu merak eden bir çocuk gibi gibi Era'yı pür dikkat dinliyordu. Aiden, Era'ya sorgulayıcı bakışlar atarken merak dolu bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"İblis Kralı Hades, Astrid'e nasıl bir teklifte bulundu ki?"

Era, Aiden'n sorusuyla birlikte dişlerini ve yumruklarını sıkmaya başlamıştı. Aurası öyle bir hal almıştıki her an Aiden'i yutup yok edecek vahşi bir ejderha gibiydi. Aiden bunu ruhunu saran enerjinin anlık değişimi sayesinde rahatça hissedebiliyordu. Era'nın tırnakları derisine girmiş ve sıcak kan avuçlarının arasından akmaya başlamıştı. Aiden, yanlış bir şey sorup sormadığını merak ederken Era öfkesini zorlukla bastırmıştı. Öfkeli bakışlarını Aiden'e çevirirken derin bir iç çekti. Aiden, onun gözlerindeki öfkenin İblis Kralı Hades'e karşı olduğunı anlayabiliyordu.

"Yok etmesini..."

Era öfkeyle soludu. Kanı kaynıyor ve nefretini kusmak istiyordu. Bu sesinden bile rahatça anlaşılabiliyordu. Fakat şu an bunun ne yeri ne de sırasıydı. Bunun farkındaydı. Bu yüzden öfkesini bir kenara bırakıp konuşmaya devam etti.

"İblis Kralı Hades, pekte barış canlısı birisi değildi. Atalarının kurduğu bu barışı hazmedememiş ve kendi ırkını diğerlerinden üstün görmeye başlamıştı. Gücü Habis Tanrılardan bile fazlaydı. O zamanlar bir söylenti dolaşıyordu ortalıkta. iblis Kralı Hades'in ölülerden ve vahşi yaratıklardan bir ordu kurup savaş hazırlıkları içerisinde olduğu kulaktan kulağa yayılmıştı. Bildiğim kadarıyla Astrid'e, bu savaşta kendi safına katılmasını ve hep birlikte diğer ırkları yok edip iblis ırkını yüceltmeyi teklif etmişti. Fakat annem onun bu amacına ve teklifine sert bir tavırla karşı çıktı. Bu yüzden Kutsal Topraklara sürgün edilmişti. İblis Kralı Hades, Astrid'i lanetli ve hain bir iblis olarak tüm krallığına duyurmuş ve Kanlı Ay Klanının kökünü kazımıştı..."

Era konuşmaya devam ederken Aiden'in içini büyük bir öfke ve nefret kaplamıştı. İstemsizce bakışlarını ağacın yukarısına doğru kaldırırken kaşlarını çattı. Era bunu fark ettiği anda Aiden'in neden öfkesini o yöne çevirdiğini anlayamasada sahte bir öksürükle boğazını temizledi ve Aiden'in dikkatini kendi üzerine çekti.

"Asıl hikaye bu sürgünden sonra başlıyor Aiden. Dikkatli dinle. Astrid, Kutsal Topraklara sürgün edildiğinde klanının yok edildiğinden haberdar bile değildi. Onun tek amacı, güçlenmek ve tekrardan onurunu kazanmak için İblis Kralı Hades'in karşısında durabilecek kadar güçlenmekti. Kutsal Topraklara, yani Habis Tanrı Medeniyetine adımını attığı anda birçok talihsizlikle karşı karşıya kalmıştı. Güzelliği nereye gitse başına dert oluyordu fakat gücü ve öfkesi sayesinde bu karşısına çıkan engelleri bir bir aşıyordu. Habis Tanrı Medeniyetinde her 100 yılda bir büyük ölçekli bir turnuva düzenleniyordu. Bütün Darqus Boyutundan kendini dahi olarak gören yetişimciler bu turnuvaya katılıyor ve güçlerini sergiliyordu. Astrid kendi sınırlarını görmek için tereddüt dahi etmeden bu turnuvaya katılmıştı. Turnuvanın tek bir kuralı vardı. Her şey serbest..."

Aiden pür dikkat Era'yı dinlerken öfkesini dizginlemişti. Sakin bir yüz ifadesiyle dinlerken Era derin bir nefes aldı. Uzun bir hikaye olduğu için tek nefeste anlatamıyordu. Ayrıca anlaşılır olmaya çalışıyordu.

"Astrid finale kadar hiç merhamet göstermeden kanatlanmış bir şeytan gibi yükseldi. Aurası, ondan güçsüzler için bir ölüm çukuru; güçlüler için ise eşsiz bir yetenek olduğunu kanıtlıyordu. Finalde karşısına bir Habis Tanrı çıkmıştı. Babam Kartes... Savaşmaya başladıklarında ikiside tüm sınırlarını zorluyordu. Fakat ne Astrid bir üstünlük sağlıyor ne de Kartes onu baskılayabiliyordu. Güçleri tam olarak denkti. Babam bir doğal element kullanıcısıydı. Yani Hava, Su, Toprak ve Ateş... Astrid ise onun tam tersi, bir evren elemnti kullanıcısıydı. Hem Astrid hem de Kartes eşi benzeri görülmemiş birer dehaydı. Günlerce savaşmışlar ve turnuva sahası un ufak olana kadar tüm güçlerini kullanmışlardı. Savaşın sonunda ise Astrid yere devrilmiş ve bir saniye sonra ise Kartes yere kapaklanmıştı. Kartes, Astrid'ten sadece bir saniye sonra devrildiği için turnuvanın galibi olarak sayılsada herkes bu savaşın bir galibi olmadığını biliyordu. İşte annem Astrid ve babam Kartes bu şekilde tanışmış ve bir araya gelmişlerdi. Her şey onların bir araya gelmesi ve bir melez çocuklarının, yani benim doğumumla başlamıştı. Fakat her başlangıç beraberinde bir sonu da getirirdi..."

Mr.Ksasuke

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin