Kitap 2 - 33.Bölüm: Kaotik Ruh Diyarı Formu [2]

1.8K 206 23
                                    

İyi okumlar dostlarım...

----------

Giu yerde çaresizce yatarken çevresi tam anlamıyla kan gölüne dönmüştü. Sağ kolu kopmuştu. Sol kolu ise ağır kılıcın yıkıcı gücüyle birlikte ezilmiş ve parçalanmıştı. Sol bacağı ise önce parçalanmış sonrasında kopmuştu. Şu anda Giu'nun çektiği acı tarif dahi edilemezdi. Gözlerinden yaşlar akarken kendi kanlarının içerisinde bir solucan gibi kıvranıyordu. Ne kadar çığlıklar atıp yalvarsada artık geri dönüşün olmadığını biliyordu. Yaptığı hatalar yüzünden pişmanlık duyarken bakışlarını Aiden'in iblis vari gözlerine dikmeye cesaret edemiyordu.

Aiden bir adım atıp ayağını kaldırdı ve Giu'nun göğsüne bastı. Giu, nefes almakta zorlanırken Aiden derin bir nefes aldı ve soğuk bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Merak etme Giu, seni öldürmeyeceğim... Fakat bu acı çekmeyeceğin anlamına gelmiyor, öyle değil mi?"

Aiden ayağını biraz daha bastırırken Giu'nun ağzı kan dolmuştu. Başını çevirip kan kusarken göğüs kafesindeki çatlakların verdiği acıyı çok iyi hissediyordu. Eğer Aiden biraz daha bastırırsa tüm kaburgaları kırılacak ve iç organlarını parçalanacaktı. Aiden soğuk bakışlarını Giu'nun gözlerine dikerken konuşmaya devam etti.

"Neden seninle bir anlaşma yapmıyoruz Giu? Eğer benim sorduğum sorulara doğru bir şekilde cevap verirsen çektiğin acıyı azaltabilirim. Ne dersin?"

Giu'nun gözlerinde küçük bir umut ışığı belirirken kalbini sarmalayan ölüm korkusu, şu anda tüm inancının ve sadakatinin önüne geçmişti. Aiden'in onu kolay kolay öldürmeyeceğini biliyordu. En azından çekeceği acıyı azaltmak için ne olursa olsun bildiklerini söylemeye hazırdı.

"L-Lütfen! Yalvarıyorum daha fazla ileri gitme! Artık bu acıya katlanamıyorum! Ne biliyorsam anlatacağım! Lütfen yapma!"

Giu, çaresiz ve titreyen bir ses tonuyla konuştu. Aiden, ayağını yavaşça çekerken Giu'nun saçlarını kavradı ve birkaç metre öteye yürüdü. Daha yeni durdukları bölgedeki toprak artık kana doymuştu. Bu yüzden akan kanlar toprağa çekilmek yerine yüzeyde kalıyordu. Aiden Giu'yu ileri doğru savurdu. Giu birkaç metre sürüklendikten sonra ahşap bir evin duvarına çarptı ve ancak durabildi.

"Akan kanları durdur Giu... Yoksa kan kaybından ölmen an meselesi.  Yetişimini sakatlamak gibi bir amacım yok. Kolsuz ve tek bacaksız bir yetişimcinin zaten basit bir çöpten farkı kalmaz. Bu yüzden bu işin sonunda yaşamana izin vereceğim. Eğer dantianını patlatmaya ve intihar etmeye kalkışırsan sen daha bunu yapmadan onu yok ederim! Geri kalan yaşamından, yerinde olmayan kollarına ve bacağına baktıkça beni hatırlar ve o lanet gururunu nasılda ezdiğimi hatırlarsın..."

Aiden'in konuşmasıyla birlikte Giu acı içerisinde kıvranmaya devam ederken enerjisiyle kollarını ve bacağını sarmaladı. Akan kanlar yavaş yavaş dururken Aiden arkasını dönüp yerde ölü bir şekilde yatan annesine bir bakış attı. Suratındaki ifade de en ufak bir değişiklilik bile yoktu. Rebius ve Haku'ya da bir bakış attıktan sonra tekrardan Giu'ya döndü. Yavaş adımlarla onun önüne geldi ve kılıcını kaldırıp toprağa sert bir şekilde sapladı. Derin bir nefes alıp yere otururken lotus pozisyonunu geçti. Giu'nun kendini toparlaması biraz zaman alacak gibiydi. Ne de olsa 2 uzvu tamamen kopmuş ve birisi parçalara ayrılmıştı.

Aiden, gözlerini kapatırken dantianının bulunduğu bölgeye odaklandı. Dantianı tamamen yok olmuştu. Fakat dantianının bulunduğu bölgede oldukça yoğun ve güçlü bir şey vardı. Aiden tüm odağını oraya verdiğinde enerjisinin ve ruh gücünün o bölgede toğlandığını fark etti. Fakat bunun yanında tuhaf bir madde daha vardı. Kılıç kadar keskin bir his yayıyordu. Aiden neler olduğunu anlamaya çalışırken bir anda zihninde Asunami'nin sesini işitti.

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin