Kitap 2 - 94.Bölüm: Bir Yıldızın Vücut Bulmuş Hali

1.2K 148 54
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Ela ne diyeceğini bilemiyordu. Gözleri yerinden çıkacak birer misket gibi büyümüşlerdi. Cildi soluklaşmış ve şaşkınlıktan nutku tutulmuştu. Şu anda ona daha önce hiç duymadığı ve görmediği şeyler anlatılıyordu. Ela Kutsal Krallıkları ve Kutsal İmparatorluğun varlığından yeni haberdar oluyordu. Daha haberdar bile olmadığı bir dünya kuruluşunun prensesiydi!

"A-Ama nasıl?" diye sorabildi zorlukla. Madem reenkarnasyon geçirmemiş o halde nasıl bu zamanda Samu Klanında dünyaya gelmişti ki? Ela'nın aklındaki en büyük soru da buydu işte.

Rabuga derin bir nefes alırken başını yavaşça çevirip Bilge Heraklin'e baktı. Bilge Heraklin başını olumlu anlamda sallarken Rabuga bakışlarını tekrardan Ela'ya dikti. Suratında hiç olmadığı kadar ciddi bir ifade vardı.

"Sen..." diye söz başladı Rabuga. Derin bir nefes alırken yıllarca açıklamak için beklediği o gerçekleri söylemeye başladı. "Sen göklerin bize bir lütfusun Ela. Kara Güneş'in yükselişte olduğu sıralarda gökyüzünden bir yıldız düştü. Bunun bir yıldız olduğunu sanmıştım ama değildi. O sendin Ela... Gökyüzünden bir yıldız gibi kayıp eşimin rahmine yerleştin! Sen bir yıldızın vücut bulmuş halisin Ela... Sen Sirius'un ta kendisisin! Bir yıldızın ruhuna sahipsin kızım..." dedi Rabuga. Ela neredeyse şaşkınlıktan bayılacakken hologramda o yıldızın düşüşünü izliyordu şu anda. Bir ışık hüzmesi muazzam bir hızla dünya atmosferine girmiş ve hemen ardından da hızla kayarak yeryüzüne inmişti. Sonrasında ise bir kadının rahmine yerleşmişti. Ela bu görüntüleri saniyesi saniyesine izlerken bedeni titremeye başlamıştı. Bu kaldıramayacağı kadar büyük bir şeydi.

Ne yani o gerçekten de bir yıldızın ruhuna mı sahipti?

"B-Bu... Bunlar... İmkansız... Nasıl... Hayır! Hayır, hayır hayır..." Ela bir anda başını elleri arasına alıp delirmişçesine bağırırken birbirinden tamamen kopuk kelimeler söylüyordu. Rabuga'nın gözlerinden yaşlar akarken derin bir iç çekti ve birkaç adım atıp elini Ela'nın başına indirdi. Ela yavaş yavaş sakinleşirken göz yaşları durmuş ve çığlıkları kesilmişti. Kızarmış gözlerle başını kaldırıp Rabuga'ya bakarken sert bir ses tonuyla bağırmaya başladı.

"Bunlar yalan! Beni kandırıyorsunuz! Ben Samu Klanından Ela Samu! Siz beni kandırıyorsunuz!"

Ela bağırmaya devam ederken Rabuga başını olumsuz anlamda salladı ve durgun bir ses tonuyla konuşmaya başladı. Şefkat ve merhamet dolu bir yüz ifadesine sahipti.

"Senin olanı aldığında her şeyi hatırlayacaksın kızım. Şimdi beni dinle. Sen anne rahmine yerleştikten 3 ay sonra daha önce yaşananlardan bile daha büyük bir savaş yaşandı. Bu defa ki İblis Generali en az benim kadar güçlüydü. Hatta güçlerimiz birbirine denkti. Onunla günlerce çarpıştım. Ordularımız gece gündüz demeden savaştı. Toprak artık kana doymuş ve kusmaya başlamıştı. Burnumuza gelen tek koku çürümüş ceset ve kan kokusuydu. Bedenimizin tamamı dostlarımızın ve düşmanlarımızın kanlarıyla kızıla boyanmıştı. Kutsal İmparatorluk neredeyse düşmek üzereydi. Medeniyetin ve dünyanın tek umudu olan Kutsal İmparatorluk, umudun bir güneş gibi aydınlandığı tek yerdi. Düşseydik dünya için hiçbir umudumuz kalmayacaktı. Fakat tam bu sırada bir şekilde boyut kapıları aralandı ve kendilerine Santara'nın Çırakları diyen 6 farklı ırktan 6 kişi geldi. Aynı zamanda Kara Lord, yani İblis Kumandanı Azazel de, dünyaya ilk adımlarını atmıştı. Bu sırada biz İblis Generali Lanetli Chomi ile savaşıyorduk. Chomi'yi tam yenmek üzereyken o lanet olası iblis eşimi buldu ve bulduğu anda bir kılıç kadar keskin olan tırnaklarını karnına geçirdi. Yani anne rahmine yerleşmiş olan seni öldürdü..."

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin