Kitap 2 - 30.Bölüm: Öldür Beni!

1.7K 203 34
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Yuari'nin saldırısı, Aiden'in kılıçlarıyla buluştuğu anda dehşet verici bir patlamayla birlikte Aiden'in ayakları yerden kesilmişti. Elleri uyuşmuştu, titriyordu... Suratı kireç gibi bembeyazdı. Daha güçlü saldırılar yapabilecek olsada enerjisini Rebius ile birleştikten sonrasına saklıyordu. Bu yüzden sadece Yuari'yi birkaç dakika daha oyalaması gerekiyordu. Fakat bu o kadar da kolay değildi.

Yuari, ne Aiden'in saldırmasına fırsat tanıyordu ne de gelen saldırıları savunmasına... Sürekli sert saldırlarla Aiden'i yoruyordu. Aiden, birkaç metre sonra toprağa çakıldı ve biraz sürüklendikten sonra ancak durabildi. Dudağından kan sızıyordu. Dişlerini sıkarak kılıçlarını toprağa geçirdi ve destek alarak ayağa kalktı.

"Lanet olsun! Bu kadın çok hılzı! Fırsat tanımıyor!"

Aiden, ne yapması gerektiğini düşünürken Rebius'a bir bakış attı. Derin bir iç çekip elinin tersiyle dudağından sızan kanı tamizledi ve kılıçlarını sıkıca kavradı.

Gözlerindeki hırs açıkça ortadaydı. Derin derin nefesler alıp tekrardan serbest bırakıyordu. Zümrüt yeşili gözü parıldamaya başladığı anda bedeninden sızan aura katlanarak artmaya başladı. Saçlarıyla örttüğü kızıl gözü hafifçe parıldayıp söndükten sonra beyaz noktalardan 3 tanesi ışıldamaya başladı. Ateş elementini temsil eden kırmızı, hava elementini temsil eden beyaz ve son olarak karanlık elementini temsil eden siyah... Siyah halkalardaki noktalardan 3 tanesi bu şekilde parıldıyordu.

Kara kılıçların çevresini saran aura katlanarak artmaya devam ediyordu. Giu, suratındaki gülümsemeyi korurken ilgi dolu gözlerle Aiden'e ve elindeki kara kılıçlara bakıyordu.

"Demek Kılıç Taosunu kavramaya başlamış ha? Algısı oldukça yüksek... Fakat daha elinde tuttuğu kılıcın gerçek gücünden haberdar bile değil. Ayrıca içinde bir ruh daha var. Kim bu? Hissiyatı tanıdık geliyor..."

Aiden dişlerini sıkarken durduğu yer basınçtan dolayı çökmüştü. Kılıç Taosu o kadar basit değildi. Sayısız büyük Taodan yalnızca bir tanesiydi. Onu kavramak ise imkansızı başarmak kadar zordu. Aiden'in saçları dalgalanırken hırs ile parıldayan gözleri ortaya çıkmıştı. Birkaç adım öne çıktığında bedenini sarı yıldırımlar sarmaya başlamıştı.

"Sana ve lanet olası Necromanger Tarikatına gerçek gücümü göstereceğim!"

Aiden, kararlılık ve irade dolu bir ses tonuyla bağırdı. Giu, ilgi dolu gözlerle Aiden'i seyrederken Haku bir kez daha hayranlık duymaya başlamıştı. Ne de olsa Aiden'in serbest bıraktığı aurayı hissedebiliyordu. Bir kılıç kadar keskindi...

Aiden güçlü bir savaş narası savurdu ve bir anda ileri atıldı. Yuari, kılıçlarını sıkıca kavrarken bedeninden sızan aura artmaya başlamıştı. Gözleri parıldarken buz gibi bir esinti savaş meydanını süpürüp geçti. Aiden, kılıcını sert bir şekilde savurdu. Yuari ile kılıçları çarpıştığında bu defa ikiside birkaç adım gerilemişlerdi. Aiden, Yuari'nin gözlerine bakarken bir saniyeliğinede olsa onun bakışlarındaki hüzünü görmüştü. Fakat Aiden umursamadan bir defa daha ileri atıldı. Kılıçlar sürekli çarpışıyordu, tekrar ve tekrar saldırıya geçen Aiden en sonunda Yuari'nin hızına ayak uydurmaya başlamıştı.

"O sürüngenle nasıl birleşmeyi düşünüyorsun? Ruhun, bedeninde parazit ruhların bulunmasına izin vermiyor..."

Asunami uzun sürelik sessizliğini bozmuş ve merakla sormuştu. Aiden daha önce Asunami'de bu sorunla karşılaşmış ve en sonunda onu iradesinin bir parçası haline getirmişti. Fakat aynı şeyi Rebius'ta yapamazdı. Asunami bunu biliyordu ve nasıl bir füzyon yapacaklarını merak ediyordu.

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin