Kitap 2 - 49.Bölüm: Lanet Öpücüğü!

1.7K 193 73
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Sirius düzlemi yavaş yavaş aydınlanmaya başlamıştı. Ela demir parmaklıklar ardında lotus pozisyonu almış ve gözlerini kapatarak meditasyona geçmişti. Üzerinde hala enerji kullanımını kısıtlıyan ağ vardı. Ağı birkaç defa parçalamak için uğraşmış olsada başaramamıştı. En az Yeryüzü aleminin zirvesindeki bir savaşçıyı tutacak kadar güçlü bir ağ idi.

Ela derin nefesler alıp verirken hücresinin kapısı aralandı ve içeri bir adam girdi. Ela gözlerini yavaşça açıp başını kaldırdı. Asil Sirius Mahkemesinin verdiği karara göre şafak vaktinden birkaç saat sonra Yüce Şo tarafından sınanmak için Aziz Gölge Dağlarının eteklerine götürülecekti. Fakat daha bu vakit gelmemişti. Bu muhafızın neden buraya geldiğini merak ediyordu.

"Merhaba güzel yabancı. Ben..."

Ela, adamın kendini tanıtmasına müsade etmeden sert bir ses tonuyla söze girmişti.

"Adını söylemek için zahmete girme! Pekte umrumda değil! Buraya neden geldin? Yoksa gitme vakti geldi mi?"

Ela'nın çıkışmasıyla birlikte adam kuş maskesinin ardından hafifçe gülümsedi. Gözlerindeki bakışlar Ela'yı rahatsız ediyordu. Oldukça sinsiydi. Ela'yı süzerken bakışlarının derinliklerindeki şehvet ve cinsel istek arzusuda açıkça ortadaydı. Adam birkaç adım atıp Ela'nın önüne geldi ve hafifçe kulağına yaklaştı. Derin bir nefes alırken fısıldayarak konuşmaya başladı.

"Seni burdan kurtarabilirim..."

Adam konuştuktan sonra dik bir pozisyon aldı ve şehvet dolu bakışlarını Ela'ya dikti. Ela adamın böyle bir şey demesini beklemiyordu. Zaten amacı bu kabileyi bulmaktı. Kabile onu esir etmeseydi bu boyuttan kurtulmak ve Bilge Heraklin'in dediği gibi Sirius'u hak etmek için onlardan yardım isteyecekti. Fakat şimdi bu ağlardan kurtulup veya mahkemenin kararını yerine getirip Yüce Şo ile karşılaşarak bu saçmalıktan kurtulmak istiyordu.

Yüce Şo'nun kim veya ne olduğunu bilmiyordu fakat kendisine güveniyordu. Yüce Şo hakkında tek bir çıkarımı vardı. Onun kabiledeki diğer insanlar gibi kuş maskesi takmış ve renkli deri kıyafetler giymiş yaşlı bir üstat olduğunu düşünüyordu. Üstatlarını yenemesede onunla konuşup ona burasının bir boyutsal bir düzlem olduğunu kanıtlayarak buradan kurtulmanın yolunu bildiğini söylerse bir anlaşma yapabileceklerine emindi.

Burasının boyutsal bir düzlem olduğunu nasıl kanıtlayacağını düşünürken bu adam çıkagelmiş ve onu buradan kurtaracağını söylemişti. Eline güzel bir fırsat geçmişti fakat aklına takılan bir soru vardı. Ela adama sorgulayıcı bakışlar atarken konuşmaya başladı.

"Beni burdan kurtarabilirsin ha? Peki senin bundan ne gibi bir çıkarın olacak? Bunu sana borçlu kalmam için yapmıyorsun, öyle değil mi?"

Ela'nın ard arda sıraladığı sorularla birlikte adamın gözlerindeki şehvet ateşleri bir anda körüklenmişti. Hafifçe kıkırdarken tam da bu soruyu  bekliyor gibiydi.

"Yarım saatliğine benim olacaksın... Bana güzel dakikalar yaşatırsan seni burdan kurtarabilir ve kaçman için yardım edebilirim. Ne dersin? Bence hem senin için hem de benim için güzel bir fırsat..."

Adamın konuşmasıyla birlikte Ela'nın suratı bir anda değişmişti. Dişlerini sıkarken gıcırdıyordu. Yüzünde öfke ve nefret dolu bir ifade belirmişti. Aynı şekilde gözlerinde de öyle... Bir anda saçları dalgalanmaya başlarken bedeninden karanlık bir sis yayılmaya başlamıştı. Adamın suratı kireç gibi bembeyaz oldu. Bedeni kaskatı kesilirken bir adım geri çekildi.

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin