Kitap 2 - 28.Bölüm: Yüce Ata Rabuga ve Lanetli İblis Chomi

1.9K 187 21
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Hava gemisi gökyüzünde son süratle ilerlerken Haku tüm dikkatiyle gemiyi kullanıyordu. Dün geceki kum fırtınası yüzünden pek yol katedememişlerdi. Sabahın ilk ışıklarıyla tekrardan havalanmış ve rotayı izlemeye başlamışlardı. Fakat tek bir sorunları vardı. O da kum fırtınası yüzünden geminin hasar görmesiydi. Aiden ve Haku, yakınlarda bir kasaba bulana kadar sorun çıkmayacağını düşünmüştü. Fakat düşündüklerinin aksine gemi daha pek bir yol gidemeden sarsılmaya başlamıştı.

"Gemiyi indirmek zorundayım Aiden! Daha fazla havada duramayız! Eğer biraz daha zorlarsam gemi parçalara ayrılacak!"

Haku, dişlerini sıkıp gemiye enerjisini aktarmaya devam ederken hemen yanında oturan Aiden, yüzünü ekşitti ve başını olumlu anlamda salladı.

"Oldukça yüksekteyiz Haku! Aşağıda da gemiyi indirmek için pek bir düzlük olduğunu zannetmiyorum! Atlarsak hepimiz için daha iyi olacak."

Haku, Aiden'in konuşmasıyla hafifçe sırıtarak başını çevirdi. Aiden ve onun omzunda duran Rebius'a bir bakış attıktan sonra başını olumsuz anlamda salladı ve gemiyi kontrol etmek için kullandığı kolu aşağı doğru yatırdı. Gemi bir anda yere doğru hızla ilerlemeye başladı. Aiden, Haku'nun suratındaki çılgın ifadeyi görünce derin bir iç çekti. Haku'nun gemiyi indirmek için kararlı olduğu kesindi. Haku'nun düzeneklere epey bir ilgisi vardı. Bu gemi Tyhu'nun ilk prototiplerinden birisi olsada Haku bu geminin düzeneğini hala tam olarak çözmüş değildi. Böyle servet değerindeki bir hazineyi sanki basit bir şeymiş gibi çöpe atacak kadar aptal değildi. Eğer bu düzeneğin mantığını kavrayabilirse gelecekte oldukça işine yarayacağı kesindi. Bu yüzden Haku boş zamanının çoğunu geminin işleyişini anlamak için dişli çarklar ve kurulan düzeneklere harcıyordu.

Hava gemisi hızla yükseklik kaybederken Aiden'in midesi allak bullak olmuştu. Gemi sürekli sarsılıyor ve gürültüler çıkartıyordu. Dişli çarklarda sorun çıktığı açıktı.

"Çarpışmaya hazır olun! Sıkı tutunsanız iyi olur!"

Haku, suratındaki büyük gülümsemeyle birlikte söyledi ve kontrol kolunu sıkıca çekti. Kol bir anda yerinden çıkmıştı. Haku bakışlarını elinde kalan kola çevirirken suratındaki gülümseme yavaşça yok oldu. Başını Aiden'e çevirirken yere çarpmalarına sadece birkaç saniye kalmıştı. Aiden ve Rebius sıkıca tutunurken derin bir iç çekmişlerdi. Haku'ya uymak yerine atlamayı tercih etselerdi daha yumuşak bir düşüş olacağı kesindi.

"Lanet olsun! Sert bir düşüş ola..."

Haku daha cümlesini tamamlamadan hava gemisi sıcak kumlar ile buluşmuştu. Gemi biraz eğimli düştüğü için birkaç on metre sürüklendikten sonra ancak durabilmişti. Sürtünmeden dolayı ön tarafta biriken kumlar hava gemisini tam anlamıyla gömmüştü. Birkaç saniye sonra geminin kapağı açıldı ve Haku dışarı çıktı. Dudağı patlamış ve başını sert bir şekilde çarptığı için burnu kanamıştı. Haku kumlar yüzünden öksürürken Aiden ve Rebius yavaşça dışarı çıktı. İkisinde de en ufak bir çizik bile yoktu. Sadece üzerleri toz olmuştu.

Aiden başını çevirip hava gemisinin gömüldüğü yere bakarken derin bir nefes aldı. Gemi neredeyse kullanılmayacak durumdaydı.

"Gemi için sert bir düşüş oldu. Eğer onu gömüldüğü yerden çıkartabilirsek tamir edebilir misin Haku?"

Aiden tek kaşını kaldırıp merakla sordu. Hava gemisi onlar için iyi bir araçtı. Hem askeri açıdan avantaj sağlıyor hem de ulaşımı hızlandırıp kolaylaştırıyordu. Rebius'un hızı hava gemisindem daha fazla olsada Kuzey Riha Çölleri oldukça büyük ve geniş topraklardı. Rebius'un bile bir uçtan bir uca gitmesi aylarını alırdı. Bu onun için enerji kaybı olurdu. Ayrıca oldukça yorgun düşeceğide açıktı. Bu yüzden hava gemisi daha iyi bir seçenekti. Haku öksürük krizini atlattıktan sonra derin bir nefes alıp başını kaldırdı. Mahçup bir ifadeyle gülümserken elini saçlarına atıp kaşıdı ve konuşmaya başladı.

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin