Kitap 2 - 40.Bölüm: Yer Altındaki Yuva [3]

1.6K 183 78
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Bei, bu labirent benzeri tünellerden bir oraya bir buraya kaçarken derin bir nefes aldı ve kılıcını sert bir şekilde savurdu. Alnındaki biriken terler yere düşerken Bei'nin kılıcı bir örümceği daha parçalara ayırmıştı. Örümcekler Bilge aleminde oldukları için başa çıkması pekte zor yaratıklar değillerdi.

Bei kaçmaya devam ederken bir anda mağarada bir patlama duyuldu ve toprak sarsılmaya başladı. Bu patlamayı duyunca Bei'nin suratında bir gülümseme belirdi. Koşarken gittikçe yavaşladı ve sakin bir şekilde durdu.

"Umarım başarmışsındır Yuna. Çünkü planın ikinci aşamasına geçiyorum. Küçük Feng bizi bekliyor."

Bei kendi kendine söyledi ve yavaş bir şekilde arkasını döndü. Hemen birkaç metre önünde örümcekler duruyordu. Bei kılıcını boyutsal yüzüğüne gönderirken ellerini kaldırdı ve suratındaki gülümsemeyi korurken konuşmaya başladı.

"Tamam tamam sakin olun koca bebekler... Teslim oluyorum. Hadi beni kokuşmuş ağlarınızla sarın ve o aptal Kraliçenize götürün."

Bei konuştuğu anda örümceklerden birisi ileri atıldı ve karnının biraz aşağsındaki gözeneklerden salgıladığı ağları, ayakları yardımıyla Bei'ye yönlendirdi. Bei çelik kadar sağlam olan örümcek ağlarıyla sarmalanırken yüzünü ekşitmeden edemedi.

"Öff... Gerçekten yakından daha pis kokuyormuş! Acaba bu ağları sıçabilmek için ne kadar uğraşıyorsunuz, merak etmiyor değilim."

Bei sitem eder bir ses tonuyla konuştu. Onu sarmalayan örümcek, Feng'in yaraladığı örümceğin ta kendisiydi. Bu yaratıklar her ne kadar pek zeki olmasalarda oldukça kin besleyen canlılardı. Aynı insanlar gibi...

Örümcek Bei'yi baş kısmı dışarda kalacak şekilde sarmaladı ve kıskaçları yardımıyla onu yerden aldı. Bir anda tüm örümcekler tekrardan o devasa alana doğru harekete geçti. Sanki sevinç nidaları atarmış gibi tiz çığlıklar çıkarıyorlardı. Birkaç dakikanın ardından Kraliçenin bulunduğu platforma ulaşmışlardı. Bei'yi taşıyan örümcek hızlı adımlarla Kraliçenin önüne geldi ve başını eğip Bei'yi yere bıraktı. Sanki annesinden övgü bekleyen bir bebek gibiydi. Kraliçe dilini çıkartıp dudaklarını yalarken Bei'ye bir bakış attı ve örümceğin başını yavaşça okşadı.

"Aferim kızım. Hadi şimdi git ve biraz dinlen. Sana yemen için birkaç şey hazırlayacağım. Ne de olsa göz bebeğimsin..."

Kraliçenin konuşmasıyla birlikte örümceğin gözlerinde saygı belirmişti. Hızlı adımlarla platformdan uzaklaşırken diğer örümcekler ona yol veriyordu. Diğerlerinden bir farkı olduğu kesindi. Fakat bunun nedenini sadece Kraliçe biliyordu.

Kraliçe başını yavaşça yerde uzanan Bei'ye çevirirken sırtındaki kemiksi uzuzvalar harekete geçti ve Bei'yi yavaşça havaya kaldırdı.

"Gözlerini aç aptal insan... Uyumadığını biliyorum."

Kraliçenin konuşmasına rağmen Bei uyanmamıştı. Yarı açık ağzının kenarından salyaları sarkarken küçük bir horultu çıkarıyordu. Kraliçe tek kaşını kaldırdı ve öfkeyle Bei'yi sarstı.
Bei gözlerini açarken bakışlarını Kraliçeye dikti ve gülümseyerek konuşmaya başladı. Suratında alaycı bir ifade vardı.

"Uyuduğumu görmüyor musunuz majesteleri? Biraz kestirmek istiyordum ama bu örümcek pisliğini temizlemeden gözüme uyku girmeyecek gibi. Bu arada sizi misafirperverliğinizden dolayı kınıyorum... Çirkin olduğunuz kadar nazik olsaydınız ne olurdu sanki?"

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin