Kitap 2 - 25.Bölüm: Savaş Meydanı [3]

2.1K 187 29
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Si Taku'nun emriyle birlikte Necromanger Tarikatından gelen askerler aceleyle geri çekilmeye başladı. Birkaç kişi kaçmaya çalışırken hayatını kaybetmişti. Beyaz Kaplanlar kaçan askerlere baskı uygulamaya devam ederken savaş alanında bir kez daha galibiyet nideları yükselmeye başladı. İmparatorluğun kuşatma altına alınmasından bu yana Reakni şehrine toplamda bununla bitlikte 3 saldırı yapılmıştı.

Necromanger Tarikatının yaptığı her saldırı Beyaz Kaplanlar tarafından geri püskürtülmüştü. Fakat Necromanger Tarikatı, Reakni şehrine saldırlar yaptığı gibi diğer şehirlerede birçok saldırı düzenliyordu. Bu saldırıların amacı, Beyaz Kaplan İmparatorluğu daha tam olarak farkına varmamış olasada, dikkat dağıtmak ve zaman kazanmak amaçlıydı.

Si Taku ve Necromanger Tarikatı kuvvetleri birkaç dakikalık süre içerisinde oldukça uzaklaşmışlardı. Si Taku'nun suratının bir kısmı tamamen yanmıştı. Bu yanıklar o kadar basit iyileştirilecek derecedeki yaralardan da değildi. Si Taku, Laura'nın yaptığı saldırıya tam olarak engel olamamıştı. Laura'nın saldırısı dengesiz olsada bu Si Taku'nun oluşturduğu savunmayı aşacak kadar güçlü bir saldırıydı. Bu yüzden Si Taku, kendisini korumak amaçlı  oluşturduğu kara alevler tarafından, birinci dereceden yanıklar alarak ancak kurtulabilmişti.

"L-Lanet olsun! O fahişe ne zaman bu kadar güçlendi!"

Si Taku, askerleriyle birlikte kaçmaya devam ederken arkasını dönüp öfke ve hiddetle konuştu. Bedeni istemsizce titriyordu. Yüzünün yanıklarla dolu olan tarafından hala duman çıkıyordu. Eti tam anlamıyla pişmişti. Si Taku, sadece tek gözünü açabiliyordu. Diğer gözünü de yanıklar yüzünden kaybetmişti.
Laura'nın bu kadar güçlü olacağını  asla düşünmemişti. Laura'da kendisi gibi bir ağır kılıç kullanıcısıydı.
Laura'nın elindeki Elohir isimli kılıç bir zamanlar Si Taku'ya aitti. Fakat Si Taku'nun ihanetiyle birlikte Elohir ile aralarındaki dostluk bağı tamamen kopmuştu. Elohir, Si Taku tarafından kullanılmış ve bir kenara atılmıştı. Si Taku, sırf Necromanger Tarikatının çıkarları uğruna bir uzvu, hatta gücünün parçası ve bir bütünü olarak gördüğü Elohir ile aralarındaki onlarca yıllık dostluğu bir hiçe saymış ve onu bir çöp gibi görmeye başlamıştı.

Si Taku, onun karanlık güçlerini çalmaya kalkışmıştı. Elohir, o günden itibaren Si Taku'dan intikamını almaya yemin etmişti. Bu yüzden Laura ile yollarını birleştirmiş ve onun ellerinde tam potansiteline kavuşmuştu. Si Taku, öfke ve nefretle solurken askerlerden birisi onun suratını sargı beziyle sarmalamaya başladı. Dişlerini sıkıyor ve yanıkların veridiği bu muazzam acıya katlanmaya çalışıyordu. Bu yanıkların hayatı boyunca iyileşmeyeceğini biliyordu.

"Üst düzey yöneticilere haber verin! Asker takviyesine ihtiyacımız var! Ayrıca binek olarak kullanacağımız büyülü yaratıklara...! Bu defa onların kökünü kazıyacağım!"

Si Taku, sert bir ses tonuyla konuştu. Asker, Si Taku'nun suratını sardıktan sonra başını olumlu anlamda salladı ve bir anda yok oldu. Si Taku'nun sadece yanmamış olan gözü açıktı. Bakışlarının derinliklerindeki nefret ve başarısızlığın verdiği mutlak öfke açıkça okunuyordu. Laura, her ne kadar onun eski eşi olsada Elohir gibi onunla da arasındaki tüm bağları koparmıştı. Bu yüzden Laura artık onun için yok edilmesi gereken yabancı bir düşmandı...

Bu sırada Laura tekrardan ayaklanmış ve askerlerini kontrol etmeye başlamıştı. Daha birkaç dakika önce galibiyet ve keyifli savaş naraları yükselirken şu anda hiçbirinin suratı gülmüyordu. Hatta  birkaçının yaşlı gözlerinden süzülen damlalar, önlerindeki ölü askerlerin soğuk bedenlerine düşüyordu. Bu saldırı birçok kayıp vermelerine neden olmuştu. Bu yüzden Laura, ordudan sorumlu olan Generaller arasındaki en yetkili kişi olarak, ordunun psikolojik anlamda kendini toparlamasını sağlamalıydı.

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin