Kitap 2 - 27.Bölüm: Kasabadaki 'Ruhlar'

2.1K 190 41
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Marido, kubbenin tepesinden dışarıdaki akıl almaz fırtınayı seyrediyordu. Kum taneleri gökyüzüne doğru uçuşurken tam anlamıyla göz gözü görmüyordu. Marido, sert rüzgar dalgalarından yayılan ve bir ıslığı andıran melodiyi dinlerken sabrı yavaş yavaş tükenmeye başlamıştı. Beklemekten sıkıldığı her halinden belliydi. Sürekli değişen bir yüz ifadesiyle başını çevirdi ve hala bilinçsiz bir şekilde yatan Ela'ya baktı. Derin bir iç çektikten sonra tekrardan başını kaldırıp kubbenin camlarından fırtınayı seyretmeye başladı.

"Kaptanın söylediğine göre birkaç saat içerisinde geleceklerdi. Nerde kaldılar?"

Marido bıkkınlık dolu bir ses tonuyla söyledi. Normalde oldukça sakin bir karaktere sahip olsada pek sabırlı olmadığı zaten gözlerinden okunuyordu. Birkaç saniye sonra hissetiği aura değişikliği ile birlikte ciddi bir yüz ifadesi takındı ve birkaç yüz metre ötede beliren parıltıya odaklandı.

Kum fırtınasından dolayı pek bir şey görünmüyordu. Marido gözlerini kısıp parıltıya bakarken tuttuğu nefesini serbest bıraktı ve durgun bir ifade takındıktan sonra gülümsedi.

"Sonunda geldiler."

Marido, sakin bir ses tonuyla söyledi. Parıltının bulunduğu noktada bir anda beliren portaldan 2 kişi yaydan fırlayan birer ok gibi kubbeye doğru atıldı. Marido bir kez daha başını çevirip Ela'ya bir bakış attı ve yavaşça merdivenlerden aşağı inmeye başladı. İkili kubbeye ulaştıktan sonra Marido onları kapıda karşılamıştı. Kubbe oldukça eskiydi. Her tarafı toz ve kum içerisindeydi. Fakat dışarıda kum fırtınasına yakalanmaktan daha iyiydi. Bu yüzden sabah olana kadar Marido burada konaklamayı düşünmüştü.

İkili kubbenin içerisine girdikten sonra yavaş adımlarla küçük bir odaya geçtiler. Bu ikiliden birisi Tarikatın Kutsal Yöneticilerden olan Giu'dan başkası değildi. Suratındaki ifadeden ciddi olduğu belliyidi. Marido, durgun gülümsemesini koruruken yavaşça eğilip Giu'ya selam verdi. Giu'nun gözlerindeki  kibir ve böbürlenme rahatça okunuyordu. Marido'yu ciddi bir yüz ifadesiyle süzdükten sonra prensip gereği aynı şekilde onu selamladı ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Sabırsız Kaplumbağa Marido Kaira... Bu ünvan kulağa oldukça komik geliyor. Bu ünvanı hak etmek için kim bilir ne kadar uğraştın. O suratsız kaptanınız nerede?"

Giu, alaycı bir tonda konuştu. Her ne kadar Kızıl Kunduzlar ve Necromangerler bağlantı içerisinde olsada Tarikat onları sadece birer işçi olarak görüyordu. Onlar için çalışan birer işçi... Bu yüzden Kutsal Yöneticilerin, Kızıl Kunduzlara karşı kibirli davranması oldukça doğaldı. Tarikat onların gücünden bi haber olsada kibirli davranmaktan kaçınmıyorlardı.

"Tch... Bu ismi hak etmek için pek uğraştığım söylenemez kıdemli kardeş Giu. Bu zamana kadar kalkanıma bir çizik bile atan çıkmadı. Ayrıca kaplumbağaları asla küçümsemeyin kıdemli kardeş Giu. Antik çağlarda savunma sanatlarının ortaya çıkışını sağlayan kişi, 12 Tanrı Yaratığından birisiydi ve o bir kaplumbağaydı. Her ne kadar bir kaplumbağa kadar sabırlı olmasamda savunma sanatları konusunda bir üstat olduğumu biliyorsunuzdur."

Marido, sırıtarak söyledi. Giu,  gözlerini devirirken Marido, derin bir nefes aldı ve arkasındaki kalkana bir bakış attı. Kalkan oldukça ihtişamlı duruyordu. Birçok savaşa girmiş olsada üzerinde tek bir çizik bile yoktu. İşte bu güç Marido'nun onuruydu. Marido, tekrardan Giu'ya döndü ve konuşmaya devam etti.

"Kaptanın daha önemli işleri vardı. Bu yüzden bu defa benimle görüşmek zorundasınız kıdemli kardeş Giu. Kaptan buraya geleceğinizden bahsetmişti. Fakat niçin olduğunu söylemedi. Bir sorun mu var?"

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin