Kitap 2 - 43.Bölüm: Bizi Duyabiliyor Musun?

1.7K 190 44
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Güneş yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı. Çölün kızgın kumları yine kaynamaya başlarken büyük bir kalabalık kasabanın ortasında toplanmıştı. Tam ortalarından ise Bei duruyordu.

"Artık gitme zamanı geldi! Burda yaşam mücadelesi verip açlıktan ölmek yerine, Krallığın güvenli surları ardında daha rahat bir yaşam sürebilirsiniz! Size oraya kadar eşlik edeceğiz! Merak etmeyin, eğer karşımıza bir büyülü yaratık çıkarsa siz daha korkmaya fırsat bulamadan biz onların işlerini bitirmiş oluruz! Şimdi herkes pılını pırtını toparlasın ve bu Kızıl Kar Karıncalarına yüklesin. Onlar sizlere zarar vermeyecekler. Bu yüzden korkmanıza gerek yok. Bu çöplükten gidiyoruz!"

Bei'nin konuşmasıyla birlikte kalabalıktan tezahüratlar yükselmeye başlamıştı. Yıllardır bu kasabada tam anlamıyla hapsolmuşlardı. Bunun en büyük nedeni ise korkularıydı. Kasaba ve en yakın şehir arası neredeyse 1 günlük mesafeydi. Fakat daha yolu bile bilmedikleri için nelerle karşılaşacakların hiç bilmiyorlardı. Yollarına bir büyülü yaratık çıkma korkusuyla daha önce toplu olarak kasabadan ayrılma fikrine bile kapılmamışlardı. Aradan birkaç yaşlı kişi kasabadan ayrılmıştı fakat onlarda bir daha geri dönmemişti. Bu yüzden kasabanın ötesinde nasıl bir dünyanın olduğunu neredeyse hiç bilmeyenler vardı aralarında...

Yer altında esir edilmiş olan kişiler gece kasabaya getirilmişti. Birkaç saat içinde neredeyse hepsi uyanmıştı. Bir çoğu neler olduğunu bile hatırlamıyordu. Kasabalılar onlara yardım etmiş ve karınlarını doyurmalarını sağlamıştı. Bu kaçırılanlar arasında sadece 50 kişi bu kasabadandı. Diğerleri ise başka bölgelerden olduğunu iddia ediyordu. Fakat hiçbiri şehre gitme teklifini reddememişti.

Bei yavaş adımlarla Yuna ve Feng'in bulunduğu alana doğru ilerliyordu. Kasabalılar ona minnet dolu gözlerle baktıktan sonra evde bulunan birkaç parça eşyalarını almak için evin yolunu tutmuşlardı. Bei, Yuna'ya bir bakış attıktan sonra başını olumlu anlamda salladı ve samimi bir ifade takınıp Feng'e döndü.

"Senin alman gerekenler var mı Feng?"

Bei'nin sorusuyla birlikte Feng başını olumsuz anlamda salladı. Yaşından beklenmeyen bir olgunluğa sahipti. Bunu zaten gece yer altındaki yuvada kanıtlamıştı. Bei derin bir nefes aldıktan sonra hafif ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı.

"O halde sana 2 tane güzel teklifim var Feng. Öncelikle hayatımda gördüğüm en cesur veletlerden birisin. Daha dantianını bile açamamışsın fakat algın oldukça geniş ve potansiyelinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bundan sonraki hayatında benim öğrencim olmanı istiyorum. Tabi ki sen kabul eder..."

Bei daha cümlesini bile tamamlayamadan Feng tek dizinin üzerine çökmüş ve saygılı bir ses tonuyla konuşmaya başlamıştı.

"Kabul ediyorum Usta! Ne annemi tanıyorum ne de babamı... Bildiğim tek şey bu kasabanın benim için ölümden başka hiçbir şey getirmediği. Sizinle geçirdiğim bu birkaç gün bile hayatım boyunca yaşadığım en eğlenceli ve zevkli günlerdi. Eğer sizin kadar güçlü olacaksam kesinlikle öğrenciniz olmayı kabul ediyorum!"

Feng'in konuşmasıyla birlikte Bei gülümsedi ve Feng'in omzundan tutarak kalkmasını sağladı.

"Unutma küçük öğrencim. Ben senin ustan olduğum kadar da abinim... Bu yüzden benden asla çekinme. Şimdi diğer teklifime gelelim. Ben ve Yuna ablan bir Loncanın üyeleriyiz. Beyaz Lotus Loncası... Bizi yakında bu isimle tanıyacak ve anacaklar. Seni Loncamızın yeni üyesi olman için davet ediyorum..."

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin