Kitap 2 - 75.bölüm: Teklif

1.2K 151 53
                                    

İyi okumalar dostlarım...

---------

General Laura, Yuna'nın sesini duyduğu anda onu tanımıştı. Bu genç kız ve erkek arkadaşı, 1 gün önce Necromanger Tarikatının ilk saldırısında gökyüzünde beliren bir hava gemisinden atlamış ve onlara muazzam bir destek sağlamışlardı. Genç adamın elindeki kılıcı, Tarikat üyelerinin dantianlarına sapladığı görüntüler zihninde belirirken kızın vahşi bir şekilde düşmanlarını nasıl katlettiğini de hatırladı. Kızın vahşi ve iblis vari halini hatırladıkça irkilmeden edemiyordu.

Bu 2 genç sayesinde normalde beklediklerinden daha az can kaybı yaşanmıştı. Ayrıca onlar savaş alanını terk ederken genç adama kim olduklarını sorduğunda Beyaz Lotus'tan bahsettiğini anımsıyordu. Yakında tüm dünyaya isimlerini duyuracaklarını ve bir sonraki saldırıda tekrardan onlara destek olacaklarını da söylemişti. Laura bu yüzden onlara büyük bir minnet borçluydu. Fakat şu an neden burada olduklarını bilmiyordu. Her ne kadar müttefik gibi görünselerde tedbiri elden bırakmak bir Generale yakışmazdı. Bu yüzden yavaş ve temkinli adımlarla Yuna'nın üzerinde bulunduğu Kraliçe'ye doğru yürümeye başladı. Askerlerden birkaçı onu durdurmak için öne atılsalarda Laura sert ve otoriter bir sesle onlara geri durmalarını ve hazırda beklemelerini emretti.

Laura birkaç saniyede Yuna ile aralarındaki 100 metrelik mesafeyi kapattı. Sorgulayan bakışlarını Yuna'ya dikerken onun gerçekten de Mavi Ejder İmparatorluğunun eski prensesi olup olmadığını merak ediyordu. Her ne kadar Yuna'nın üzerindeki kanlı ve kirli kıyafetler bir prensese uygun olmasa da Laura onun duruşundaki asaleti ve gözlerindeki kararlılığı net bir şekilde görebiliyordu. Ayrıca Yuna'nın üzerinde durduğu yaratık Kızıl Kar Karıncalarının asil Kraliçesiydi. Yuna'nın aurasından anladığı kadarıyla kız daha Yeryüzü Aleminin zirve noktasındaydı. Yani Yeryüzü Alemindeki basit bir yetişimcinin böyle bir yaratığı kontrol etmesi imkansızdı. Bu da Yuna'nın sıradan olmadığını zaten kanıtlıyordu. Böyle asil bir yaratığı kontrol edebildiğine göre belkide onun gücünün sınırları Laura'yı aşıyor olabilirdi. Laura bütün bu olasılıkları ve şu anda bulunduğu durumu göz önüne aldığında onun gerçekten de bir prenses olabileceğine ikna olmaya başlamıştı.

Yine de başka bir İmparatorluğun eski prensesi karşısında secde etmeyecek kadar gururluydu General Laura. "Sizi tekrardan görmek benim için büyük bir onur prenses Yuna. Dün yaptıklarınız için minnettarım." dedi Laura. Beyaz Kaplanların üst düzey Generaline yakışacak kadar üsluplu bir sesle konuşmuştu. Sol elinde hala bir kılıç tutuyor olsada sağ elini kalbinin üzerine getirip hafifçe öne eğildi ve Yuna'yı selamladı.

Yuna hafifçe gülümserken o da aynı şekilde öne doğru eğilip General Laura'yı selamladı. "Prenses demenize hiç gerek yok General. Sadece Yuna diye seslenirseniz yeterli olur. Ne de olsa prenseslik işleri eskide kaldı. Mavi Ejder düştü..." dedi Yuna sakin bir tavırla. Konuşurken gizlemeye çalıştığı keder Laura'nın kulaklarından kaçmamıştı.

Yuna her ne kadar Mavi Ejder'in eski prensesi olsada şu anda Beyaz Kaplanların topraklarındaydılar. Ayrıca Yuna artık kendisine prenses olarak hitap edilmesini istemiyordu. Yuna Mavi Ejder'in düşüşünün sebebini babasının, İmparator Ares Zed'in, aniden topraklarını terk etmesine ve asırlardır atalarının savunduğu diyarı Necromanger Tarikatının saldırılarına açık halde bırakmasına bağlıyordu. Bu yüzden içten içe babasına karşı büyük bir öfke ve kin besliyordu. Artık onun varlığını anımsatan 'prenses' hitabının kimse tarafından kullanılmasını istemiyordu. Kendini tanıtırken bu eski mevkisini kullanmasının en büyük sebebi General Laura'nın ilgisini çekmek ve onunla özel olarak konuşmaktı. Ve olaylar tam olarak düşündüğü şekilde ilerliyordu.

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin