Kitap 2 - 59.Bölüm: Echo ve Heda Mührü

1.5K 178 18
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Yami'nin konuşmasıyla birlikte Era'nın suratında şaşkın ve merak dolu bir ifade belirdi. Yami, Kaotik Çağ'ı kaosa sürükleyen ve Kader'in emrinde olan Cehennemin bekçilerinden Tembel Hades'i serbest bırakmak istiyorudu. Ayrıca Hades bir nevi Astrid'in katiliydi. Era onu parçalara ayırmadan bırakmak istemiyordu.

"Onu neden serbest bırakacağız? O günahkar ve sahtekat bir iblis! Annemin katillerinden birisi! Annem onun yüzünden öldü! Lütfen onu bana teslim et..."

Era daha söyleyeceklerini tamamlamadan Yami onun sözünü kesti ve otoriter bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Sayısız boyutun hükümdarı, İlahi Ejder Klanının yüce lideri Era Heda... Cidden onu öldürdüğünde intikamını almış olacağını mı düşünüyorsun? Lütfen güldürme beni velet! Onu serbest bırakmamızın bir nedeni var! Mesaj..."

Yami'nin konuşmasıyla birlikte Era'nın gözlerinde bir alev parıldamıştı sanki. Bunun nedeni uzun zamandır duymadığı ünvanıydı. Heda... Boyut Hükümdarı ve Yüce Önder... Era sanki uzun zamandır unuttuğu bir şeyi bir anda hatırlamış gibiydi. Suratında belli belirsiz bir gülümseme belirirken gözlerindeki intikam ateşinin yerini kararlı ve irade dolu bir bakış almıştı.

"Sana bir şey sormak istiyorum Yami. Heda Mührünü Aiden'e devredebilir miyim?"

Yami, Era'nın sorusuyla birlikte bir süre düşündü başını yavaşça Hades'e çevirdi. Elini yavaşça kaldırdı ve işaret parmağını Hades'in alnına değdirdi. Hades bir anda yere kapaklanırken Yami tekrardan Era'ya döndü.

"Biz konuşurken onun duymasını istemiyorum. Soruna gelirsek, evet bu mümkün. Fakat bir sorun var. Heda Mührü sana Cennet tarafından verilmiş bir lütuf... Heda Mührü senin ruhunla bütünleşmiş bir halde. Bu yüzden eğer Heda Mührünü Aiden'e devredersen onu ruhundan söküp almalıyım. Bu seni ebediyen yok edebilir... Bir daha Aiden ile bağlantı kurabileceğini zannetmiyorum. Eğer bunu kabul edersen Heda Mührünü ruhundan söküp almam sadece saniyelerimi alır."

Yami konuştuktan sonra Era başını gökyüzüne doğru çevirdi ve derin bir nefes aldı. Bir süre düşünürken uzaklara dalmış ve düşünmeye başlamıştı.

Heda Mührü ona Cennet tarafından verilmiş özel bir yetenekti. Bu mühür sayesinde Era Boyut Hükümdarı olmayı başarmıştı. Heda Mührü ona saf gücü öğretiyordu. Enerjinin en ham formunu kullanmasını sağlıyordu. Ayrıca yeterli aşamaya ulaştığı takdirde Cennetin Ordularına önderlik etme şansına sahip oluyordu. Fakat Era sadece bir defaya mahsus bu kudretli orduya önderlik etmiş ve boyut fatihi olmuştu. Aiden'e güvenmekten başka şansı yoktu. Onun yükselmesi için feda edilecek yaşamlardan sadece birisiydi o...

"Bunu yapacağım Yami. Heda Mührünü Aiden'e devredeceğim. O intikamımı alabilecek ve geleceği kurtarabilecek yegane iradeye sahip... Hades'i serbest bırakmadan önce benimde küçük bir mesajım var. 'Yakında Cennetin Orduları kapında olacak! Heda geri döndü!'. Yap şunu Yami. Aiden tek umudumuz..."

Era kararlı bir ses tonuyla konuştu. Derin bir nefes aldıktan sonra arkasını döndü ve gövdesi bihayli büyük olan meşe ağacına döndü. Ağaca doğru yavaş adımlarla yürüdü. Bu sırada parmakları akıl almaz bir hızla hareket ediyor ve onlarca el mührü yapıyordu. Aynı anda gözleri parıldamaya başlamıştı. Ağacın çevresinde koca bir enerji çemberi oluşmuştu. Enerjinin rengi ise... Gökkuşağı gibi rengarenkti.

Yami'nin gözlerinde hayranlık dolu bakışlar belirirken sessizce fısıldadı.

"Taonun mutlak formu... Cennetin yüce enerjisi! Bunu ne zaman görsem hayranlık duyuyorum! Ne yapmaya çalıştığının farkındayım Era! Ama bunu yaparsan Heda mührünü Aiden'e devretmeden kendini öldürecek-"

Yami sözünü tamamlamadan hissettiği muazzam enerji yüzünden şok olmuş bir ifadeyle birkaç adım geri çekildi. Gözleri fal taşı gibi büyümüştü. Era'nın bedeninden sızan enerji Yami'yi bile etkisi altına almış ve kaskatı kesilmesine neden olmuştu. Suratı kireç gibi bembeyazdı. Era'nın suratındaki gülümseme büyürken başını hafifçe Yami'ye çevirdi.

"Öldükten sonra yerimde saydığımı mı sanıyorsun Yami. Her yaşamım gücüme güç kattı! Ve sonunda bu aşamaya ulaşabildim..."

Era'nın konuşmadıyla birlikte Yami'nin suratındaki şaşkınlık yerini büyük bir gülümsemeye bıraktı.

"Demek son meridyenide açmayı başardın ha? Nerdeyse baban gibi bir Habis Tanrı olmayı başarmışsın Era..."

Yami kendi kendine fısıldarken Era güçlü bir savaş narası savurdu. Ağacı saran enerji çemberi giderek daraldı ve bir anda ağacın içerisine çekilmeye başladı.

"Tao Bahçesinin Bekçisi olarak seni mühürlüyorum! Sonsuz Taoyu içeren yüce meşe! Yeni formunu al ve yeni efendine itaat etmek için ortaya çık! Taonun iradesi Echo..."

Era'nın kudret dolu sesinin ardından ağaç göz alıcı bir şekilde parıldamaya başladı. Işık yavaş yavaş sönerken ağaç hızla küçülmüş ve farklı bir forma bürünmeye başlamıştı. Normal bir kuşun nerdeyse 10 katı büyüklüğe ulaşınca küçülmesi durdu. Darqus boyutunda güçlü ve tiz bir kuş çığlığı duyuldu. Tao ağacı rengarenk bir anka formunu almıştı. Anka onlarca rengi içeren alevleriyle hızla gökyüzüne doğru yükseliyordu. Renkler adeta birbirileriyle uyum içerisinde dans ediyor gibiydi.

Anka belli bir yüksekliğe ulaştıktan sonra tekrardan tiz bir çığlık duyuldu. Fakat bu insan dilinde ve oldukça anlaşılır bir sesti. Sesin bir kadına veya erkeğe ait olduğu tam olarak anlaşılmasada ne dediği açıkça anlaşılabiliyordu.

"Benim adım Echo!"

Anka bir anda dalışa geçerken sağır edici bir sonik patlama olmuştu. Hızı Yami'nin bile ulaşabileceğinden fazlasıydı. Anka süratle Yami'nin kontrolünde olan Aiden'e doğru ilerledi. Hızı giderek artıyor gibiydi ve duracakmış gibi görünmüyordu. Yami derin bir nefes aldı ve sakin bir ses tonuyla kendi kendine konuştu.

"Onun yuvası Gökyüzü Küresi olacak Aiden! Umarım bedenin onun alevlerine dayanabilecek kadar güçlüdür..."

Anka, Aiden'in bedenine çarptığı anda yok oldu. Aiden'in bedeni onun renkli alevleriyle çevrelenirken Yami gçözlerini kapattı. Sadece gülümsüyor ve sakince bekliyordu. O Cehennemin 7.Katının önceki Bekçisiydi. Kibirli Yami... Hiçbir alev ona zarar veremezdi. Fakat bu Aiden'in bedeni için geçerli değildi. Tüm cildi yanıklarla dolmuştu. Bunlar kalıcı yanıklar olmasalarda şu an Aiden bedeninin kontrolüne sahip olsaydı çoktan bayılmış olurdu. Bu onun  katlanabileceği bir acı değildi.

Alevler yavaş yavaş yok oldu. Yami sakince gözlerini açarken Aiden'in ruhuyla bir bütün olan Gökyüzü Küresini rahatça hissedebiliyordu. Echo onun içerisine girmişti. Bunun nedeni ise Aiden'in bedeni, Tao'nun iradesini kaldırmak için yeterli değildi. Echo  yumurtadan çıkmayı bekleyen sabırsız, yavru bir kuş gibiydi. Derin bir uykuya dalmış ve zamanın gelmesini beklemeye başlamıştı...

Yami bakışlarını Era'ya çevirdi. Era nefes nefese kalmıştı. Bedeni soluklaşmış ve saydamlaşmaya başlamıştı.

"Yap hadi şunu Yami... Benim mücadelem çoktan sonra erdi! Bundan sonrası sana ve Aiden'e kaldı! Umarım bu mücadeleden galip çıkarsınız. Yoksa kaos kaçınılmaz... Heda Mührünü hemen  Aiden'e devretmek zorundasın. Bir dakikadan az bir süre sonra tamamen yok olacağım!"

Era'nın konuşmasıyla birlikte elleri tamamen saydamlaşmıştı. Yavaş yavaş kollarıda yok oluyordu. Aynı şey ayakları içinde geçerliydi. Sanki bu evrenden tamamen siliniyor gibiydi. Yami bir anda Era'nın önünde belirmişti. Elini kaldırıp işret parmağını onun alnına deydirirken bakışlarını Era'nın gözlerine dikti.

"Astrid seninle gurur duyardı... Başaracağımıza emin olabilirsin evlat. Fedakarlığın onun yükselişinin en büyük adımı!"

Yami konuştuktan sonra gözleri bir anlığına parıldayıp söndü ve parmağının ucunda parlak bir ışık belirdi. Era tamamen yok olurken Yami'nin parmağındaki ışık yavaşça bedeninden içeri girip ruhuyla bütünleşti.

Cennet ve Cehennemin Yüce Önderi güçlerine kavuşmuştu!

Mr.Ksasuke

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin