Kitap 2 - 93.Bölüm: Kutsal İmparatorluğun Yegane Prensesi

1.1K 149 34
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Ela şaşkın bir ifadeyle Rabuga'nın saydam bedenine bakarken titreyen sesiyle "K-Kızım mı?" diyebildi. Rabuga'nın ona kızım diye seslendiğini kesinlikle duymuştu. Bu Ela'yı şoka sokmuştu. Bedeni istemsizce titriyordu. Beti benzi atmış ve suratı kireç gibi bembeyaz olmuştu. "Bu imkansız! Ben Samu Klanından Ela Samu! Böyle bir şey olması mümkün değil? Ne yani, ben de mi reenkarnasyon geçirdim!?" Ela kendini tutamayarak sert bir tonla çıkıştı. Bu yaşananlar ona çok ağır geliyordu. Reenkarnasyon geçirmiş bir ruh olduğunu hiç düşünmüyordu. Samu Klanının genç kızı Ela Samu idi! Ve bu asla değişmeyecekti...

Rabuga önce başını çevirip Bilge Heraklin'e bir bakış atarken saygıyla selam verdi. "İzninizle her şeyi anlatacağım Bilge Heraklin." dedi Rabuga. Soru sorarmışçasına bir ses tonuyla konuşmuştu.

Bilge Heraklin de Rabuga'yı aynı şekilde selamlarken "İzin çoktan verildi. Açıklama zamanı geldi. Anlat ona Rabuga." dedi sakince. Rabuga başını onaylar bir şekilde salladıktan sonra tekrardan Ela'ya döndü. Suratında samimi ve şefkat dolu bir gülümseme belirmişti. Sanki bir babanın kızına gülümsemesi kadar sıcaktı...

"Asırlardır bu an için bekledim kızım. Şimdi sana en baştan her şeyi anlatacağım. Dünyanın karanlığa sürüklendiği o İblis Çağını..." dedi ve derin bir nefes aldı. Bakışlarında ciddi bir ifade belirirken konuşmaya kaldığı yerden devam etti.

"Öncelikle sen reenkarnasyon geçirmedin. Fakat sen benim kanımı taşıyan yegane kızımsın..." Rabuga daha sözlerini tamamlayamadan Ela tekrardan sert ve öfkeli bir ses tonuyla araya girdi. "Peki o zaman nasıl! Nasıl senin kızın olabiliyorum ki!? Yalan söylüyorsun!" dedi.

Rabuga derin bir iç çekerken her ne kadar bir bilinç kalıntısı olsa da gözleri yaşarmıştı. Hatta birkaç damla yaş aktığı bile söylenebilirdi.

"Beni dinle Ela. Sana en başından beri yaşananları anlatacağım şimdi. Ama sakin olmalısın. Yoksa dünyanın kaderini etkileyecek olan bir bilgiyi öfken yüzünden anlayamayacak ve bizim gibi kaosa sürükleneceksiniz. Zaman neredeyse kalmadı..." dedi Rabuga. Bu defa sesi daha otoriter çıkmıştı. Ayrıca oldukça ciddiydi.

Ela derin nefesler alıp verirken öfkesini dizginlemeye çalışıyordu. Sinirden gözleri yaşarmış ve birkaç damla akmıştı. Yumruklarını o kadar sert sıkıyordu ki tırnakları etini yarıp avcunu delmişti. "Bana kızım diye hitap etmeyi kes!" dedi Ela. Her ne kadar karşısında Tanrı aleminin bile ötesinde bir ruhun bilinç kalıntısı duruyor olsa da otoritesini korumaya çalışıyordu. Ellerinden kan damlaları akarken Ela sert bir ifade takındı ve dişlerini sıkıp ayağa kalkarken bakışlarını tekrardan Rabuga'ya dikti.

Rabuga, Ela'nın öfkesini dizginleyip sakinleşmeye başladığını gördüğünde  memnun bir ifadeyle homurdandı ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Bu anlatacaklarım Kara Lord'un gelişinden daha öncesine dayanıyor. 6 Ulus'un- yani devler, orklar, cüceler, goblinler, elfler ve insanlar- barış içerisinde yaşadığı bir devirdi. Büyülü yaratıkları taklit ederek doğa enerjisini yeni yeni manipüle ettiğimiz ilk zamanlardı. En başta dünyada yalnızca 6 Kutsal Krallık vardı. Her biri 1 Ulus tarafından yönetilen bu krallıklar ırklar arası refahı ve barışı sağlıyordu. Ben ise Kutsal İnsan Krallığının Prensi Rabuga'ydım. Önce herkes bu manipüle ettikleri doğa enerjisini medeniyetlerinin daha da gelişmesi için kullanmaya başlamıştı. Barış yıllarca sürdü. Canlılar güçlendi. Medeniyetler gelişti. Şu an ki dünyadan bile daha üst düzey bir büyü teknolojisine sahiptik. Fakat sonrasında bencil arzular 6 Kutsal Krallığın bireylerini yavaş yavaş sarmaladı. Büyük bir güç rekabeti başladı. Kıskançlıklar arttı. Rekabet arttıkça birebir mücadeleler başladı. Bu birebir mücadeleler çoğaldı ve artık savaşlar toplu bir hâle büründü. Ve en sonunda Uluslararası ilk savaşlar patlak verdi..."

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin