Kitap 2 - 89.Bölüm: Liam

1.1K 140 64
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Ela çaresizce bir arkasından yavaş yavaş gelen lavlara bir de hemen 10 metre ilersinde ki yuvarlanarak onu ezecek olan kayaya bakıyordu. Eğer hemen bir şeyler düşünmezse kesinlikle kaya tarafından ezilerek lavlarda yanacaktı. Kayanın boyutu tam olarak tünelin genişliği kadardı. Ela ne üzerinden atlayabilir ne de yanlarından geçebilirdi. Asedat'a kaçmasını söylemiş olsada ruh ortağının da kaçabileceği pek bir yer yoktu. İkisi de tamamen kapana kısılmıştı.

"Pişt..." diye bir ses duydu Ela aniden. Hayal gördüğünü sanıyordu. Belki de kulakları ve beyni onunla oyun oynamaya başlamıştı. Ela'nın kalbi hızla atarken suratı kireç gibi bembeyazdı. Tüyleri diken diken olurken gözleriyle çevresini taradı. Belki bir kurtuluş yolu bulma umuduyla zamana karşı yarışıyordu adeta. Tam bu sırada sağındaki kayalardan birisi bir kapı gibi açıldı. Ela'nın gözleri fal taşı gibi büyürken daha kim olduğunu bile anlamadığı bir kol onu tutup içeri doğru çekti. Ela'nın içeri çekildiğini gören Asedat hemen onun arkasından içeri doğru uçtu ve tünele doğru açılan kapı hemen kapandı. Aynı anda devasa kaya da Ela'nın biraz önce durduğu noktanın üzerinden geçmiş ve lavların içerisine girmişti.

Ela yerde şaşkınlıkla nefeslenirken başını kaldırdı ve etrafına bakmaya başladı. Dar bir geçitte gibiydi. Geçidin üst tavanında da aynı tünelde olduğu gibi loş bir ışık saçan mücevherler vardı. Ela onun kolundan tutup çeken kişinin kim olduğunu gördüğünde gözleri fal taşı gibi büyüdü. "S-Sen... Sen de nereden çıktın böyle?" diye bağırdı şaşkınlıkla. Karşısında duran kişi onu esir alan ve Sirius Halkına getiren 2 kişiden birisiydi. O kuş beyinli kızın abisiydi. Genç adamın bırak onu takip ettiğini peşinden geldiğinden bile bihaberdi.

"Seni ölümden kurtaran birisine böyle mi teşekkür ediyorsun yabancı?" dedi genç adam. Maskenin ardından sesi oldukça boğuk geliyordu. Asedat, Ela'nın kafasına konarken genç adama minnet dolu bakışlar atıyordu. Ne de olsa biraz önce onun sayesinde ölümden dönmüşlerdi. "Şu kuş bile senden daha kibar yabancı..." dedi. Sesi dalga geçer bir tondaydı genç adamın.

Ela şaşkınlığını üzerinden atıp derin bir nefes alırken ciddi bir ifadeyle konuşmaya başladı. "Beni kurtarmış olabilirsin. Bunun için teşekkür ederim. Ama burada ne arıyorsun? Beni geri götürmeye mi çalışacaksın? Eğer bunu yapmak için geldiysen emin ol senin gibi 10 kişiye daha ihtiyacın olacak." dedi Ela tehdit eder bir ses tonuyla. Hançerini kuşanırken yavaşça ayağa kalktı. Bu kuş maskeli adama karşı enerjisiz bir şekilde kesinlikle kaybetmeyeceğini biliyordu. Bu yüzden her ne kadar kurtarılmış olsada avantaj hala Ela da idi.

Genç adam maskesini yavaşça çıkartırken suratındaki sakin gülümseme gözler önüne serildi. Bakışları oldukça sakindi. Gözleri maskenin ardında göründüğünden daha maviydi. Oldukça sevimli bir surata sahipti. Gülümserken de bir o kadar tatlı oluyordu. Fakat bu Ela'nın umurunda bile değildi. Suratındaki tehditkar ifadeyi korurken hançerini kolayca savurabileceği bir pozisyonda tuttu.

"Sakin ol yabancı. Seni onlara götürmek için gelmedim. Sana yardım etmek için peşinden geldim. Benim adım Liam. Seni en baştan beri eğittiğim kurtlarla izliyordum. Yuvamıza yaklaştığında ise görevim gereği yakalamam gerekiyordu. Yoksa bir hain olarak yargıçların karşısına çıkarılırdım. Bunun için üzgünüm."

Genç adamın konuşmasını duyan Ela kaşlarını çatarken sorgulayıcı bir ses tonuyla, "Yardım mı edeceksin? Peki neden böyle bir şey yapıyorsun? Beni daha tanımıyorsun bile." diye sordu. Bu Liam isimli genç adamın sebepsiz yere halkına ihanet ederek ona yardım etmesini elbette ki beklemiyordu. Liam eğer onu baştan beri takip ediyorsa Ela'nın Sirius Düzlemine ilk adım attığı zamanki duyduğu kurt seslerinin nedeni açıklanıyordu. Ela bunun bir sürüye ait olduğunu düşünmüştü en başta. Fakat Liam'ın söylediğine göre o kurtlar eğitimliydi ve Ela'yı takip etmişlerdi.

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin