Kitap 2 - 50.Bölüm: Kara Anka'nın Kutsaması

1.7K 191 71
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Akıl almaz boyutlara sahip olan Kara Anka kuşu gökyüzüne doğru hızla çıktı ve kanatlarını çırptığı anda Aziz Gölge Dağlarının üzerindeki kara bulutlar dağılmaya başladı. Gün ışığı Ela'nın gözlerini kamaştırırken nefesi kesilmişti. Tam anlamıyla nutku tutulmuştu. Suratı kireç gibi bembeyazdı. Hayatı boyunca gördüğü en kudretli varlıktı bu Kara Anka kuşu. Alevleri geceden bile daha siyahtı. Kanatları sanki dağları eritecek kadar dehşet verici görünüyordu. Kara Anka kuşunu gören Sirius halkının tamamı secdeye kapanmıştı. Muazzam bir görüntüye sahip olan kuşun gözleri altın sarısıydı. Oldukça hoş bir görüntü katsada antik bir havası vardı.

"B-Bu aura... Kesinlikle bilinen alemlerin ötesinde! B-Bu bir Tanrı! Yüce Şo kesinlikle bir tanrı olmalı! Gerçekten bir varlığın bu kadar güçlü olması mümkün mü? Onun gücü inanılmaz!"

Ela şaşkınlık ve hayranlık dolu bri ses tonuyla bağırdı. Şu anda birçok duyguyu bir arada yaşıyordu. Heyecan, hayranlık, şaşkınlık ve korku... Yüce Şo denen kişinin bu kadar güçlü ve kudretli bir varlık olacağı hiç aklına gelmemişti. Hatta onun bu gücünü hissedince onun bu dünyadan olmadığını düşünüyordu. Yeryüzündeki bilinen alemlerin ötesinde bir güce sahipti. Bnun ne gibi bir gücü temsil ettiğini Ela'nın aklı dahi almıyordu. Bu yaşadıkları mantığının ötesindeydi.

Kara Anka kuşu gökyüzünde tam anlamıyla askıda kalmıştı. Başını çevirip Ela'nın bulunduğu noktaya bakarken altın sarısı gözleri parıldıyordu. Kara Anka tiz bir çığlık atarken tüm Sirius düzlemi tam anlamıyla sarsılmıştı. Baş yargıç gözlerini hafifçe kaldırıp gökyüzündeki kuşa bakarken sessizce mırıldandı.

"Son gördüğümden beri gücü daha da artmış... Böyle bir kudrete sahip olmak için kaç asırdır yaşadığını merak ediyorum. Şimdi sınama zamanı. Kara Alevin Hükmü..."

Baş yargış fısıldarken kara anka kuşu bir anda dalışa geçmiş ve boyutu giderek küçülmüştü. Ela'nın karşısına geçerken sanki askıda kalmış gibi havada sabit bir konumda duruyordu. Ela titreyen bedeniyle başını eğdi ve saygıyla konuşmaya başladı. Heyecandan kekeliyordu.

"Sizinle tanışmak benim için büyük bir onur Yüce Efendi Şo..."

Ela konuştuktan sonra soğuk bir nefes aldı. Bir şekilde Yüce Şo'ya olanları anlatıp onunla anlaşmayı veya en kötüsü onu bir şekilde oyalarken kaçmayı düşünmüştü. Fakat şu anda karşısında duran Yüce Şo, dünyadaki hayatta kalan yegane Kara anka kuşuydu. Gücü Ela'nın mantığını dahi aşıyordu.

Yüce Şo altın sarısı gözleriyle Ela'yı baştan aşağı süzdü. Gözlerinde hüzünlü bir ifade vardı. Alevleri yavaş yavaş sönüyor gibiydi.

"Potansiyeli sınırsız bir insan... Ne zamandır böyle birisini görememiştim."

Ela kulaklarını dolduran antik sesle birlikte şaşkın bir yüz ifadesiyle başını kaldırdı. Yüce Şo'nun gözlerine saygıyla bakarken derin bir nefes aldı. Onunla konuşma fırsatı yakaladığı için çok şanslıydı. Tabi Ela böyle düşünüyordu. Fakat Yüce Şo ile konuşabilmek için gereksinimleri karşılamanın ne kadar zor bir şey olduğunu bilmiyordu.

"Övgüleriniz için teşekkür ederim Efendi Şo. Sizin eşsiz gücünüz karşısında ben sadece bir karınca kadar güçlü olabilirim."

Ela konuşurken Yüce Şo'nun gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Gözlerindeki hüzün uçup giderken yerini mutlak bir heyecan kaplamıştı.

"B-Beni anlayabiliyor musun insan?"

Şo'nun sorusuyla birlikte Ela derin bir nefes alıp sorgulayıcı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin