Kitap 2 - 56.Bölüm: Geçmiş [3]

1.4K 166 19
                                    

İyi okumalar dostlarım...

----------

Aiden pür dikkat Era'nın anlattıklarını dinliyor ve idrak etmeye çalışıyordu. Bir melez olduğu aklının ucundan bile geçmemişti. Fakat aklına takılan bir soru vardı. Sorgulayan bakışlarını Era'nın samimiyet ve hüzün dolu gözlerine dikerken konuşmaya başladı.

"Madem bir iblis ve Habis Tanrının meleziyiz neden görünüşümüz bir insan? Görünüş olarak iblise benzer hiçbir yanımız yok."

Era hafifçe sırıttı ve derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı. Sanki bu soruyu bekliyormuş gibi cevabı hazırdı.

"İşte seni ilgilendiren kısımlardan birisi de bu Aiden. Sana hikayenin devamını anlatmadan önce kristal kürelerden bahsedeceğim. Kaotik Çağ'da Habis Tanrılar ve iblislerde dahil olmak üzere tüm ırklar sadece bir güç sistemiyle hareket ediyordu. Sizin yaptığınız gibi güçleri alemlere ayırmıyorlardı. Alemler sadece gücün bir sınırı olduğunu temsil eder. Fakat güç sınırsızdır. Ne kadar çaba gösterirsen o kadar güçlü olursun. Ayrıca biz elementler yerine Tao Kürelerini yanı bir başka diyişle Kristal Küreleri kullanıyorduk. Ruhunla bağlantı kurduğun zaman etrafında dönen kürelerin rengine göre hangi elemente yatkınlığın olduğunu anlayabilirsin. Kırmızı Ateşi, mavi Suyu, kahverengi Toprağı ve şeffaf bir küre varsa da bu Hava elementini temsil eder. Bunlar doğal elementlerdir. Siyah Karanlığı, beyaz Aydınlığı, mor Zihni ve hiçliği andıran bir küreye sahipsen de bu Uzay-Zaman elementini temsil eder. Bunlar ise evren elementlerine yatkınlığını gösterir Aiden. Bu durun elementler dışında Taolar içinde geçerlidir. Her Tao Küresi bir Taoyu temsil eder."

Era'nın suratındaki gülümseme yerini bilgelik dolu bir ifadeye bırakmıştı. Bakışları ciddiyet doluydu.

"Ben 8 elemente hükmedebilen yegane kişiyim. Bazı keşişler buna 8 Kollu Yıldız derdi. Fakat Taolar konusunda bu kadar becerikli değildim. Elementlerimin Taolarıyla bütünleşmem yıllarımı aldı. Aynı şekilde Kılıç Taosunu kavramamda öyle. Fakat sen, benimle başlayıp sana ulaşan kadar bütün yaşamlarımın ustalaştığı Taolara sahipsin. Fakat bunları öğrenmen için daha zamanın var. Senin bir önceki yaşamın, yani Yusey... O ölmeden önce Tao Bahçesini uyandırmayı başardı ve bunu bir sonraki yaşamına yani sana aktarabildi. Tao Bahçesi sayısız Taoyu içeren muazzam bir güçtür. Sen ise Tao Bahçesinin Muhafızısın. Kader ve müridleri seni Cennet ve Cehennemin Muhafızı olarak tanıyor. Eğer 8 elementi uyandırmayı başarırsan Tao Bahçesi yeteneğini kullanmaya başlayabileceksin. Şimdi senin sorduğun soruya dönelim..."

Era hafifçe gülümsedi ve aurası bir anda vahşi bir hal aldı. Aiden'in gözleri fal taşı gibi açılırken geriye doğru birkaç metre çekildi. Era'nın aurası neon rengindeydi. Göz kamaştırıcı ve bir o kadar da vahşiydi. Aurası bedeninin sol tarafını sararken sol gözündeki kızıllığın üzerinde siyah halkalar ortaya çıktı. Nerdeyse Aiden'in gözüyle aynıydı. Tek fark, Aiden'in gözündeki siyah halkaların üzerindeki 9 noktaydı.

Era'nın aurası stabil bir hale gelirken Aiden'in bedeni istemsizce titriyordu. Çünkü Era'nın bedeninin sol kısmı tamamen değişmişti. Bedenin sağ tarafı bir insan formunda dururken sol kısmındaki derisi pullaşmıştı. Kafasında yaklaşık 30 santim uzunluğunda kapkara bir boynuz çıkmıştı. Ayrıca sırtında neon renginde tek bir kanat vardı. Sol tarafı kelimenin tam anlamıyla bir iblise dönüşmüştü! Sağ tarafı ise hala eskisi gibiydi. Fakat daha güçlü görünüyordu.

"İşte bu form bizim asıl formumuzun tamamlanmamış hali Aiden. Neden tamamlanmamış diye sorarsan ben bir Habis Tanrı olamadım. Gördüğün gibi sol tarafım bir iblis formunda. Bu annem Astrid'ten kaynaklanıyor. Bedenimin sağ tarafı ise babam Kartes'in güçlerini bana bahşediyor. Fakat onları kullanabilmem için bir Habis Tanrı olmalıyım. Ne yazıkki bunu başaramadan öldüm. Benden sonraki her yaşamım Habis Tanrı olmak için çok çabaladı. Kimi yaşamımda bir iblis olarak doğdum. Fakat her seferinde başaramadım. Bu formu tamamlamaya en yakın kişi ise Yusey'di. Fakat o da Kaderin Muhafızları tarafından katledildi. Bunu başarabilecek tek kişi sensin Aiden. Gelecek senin ellerinde..."

Era konuştuktan sonra elini boşlukta savurdu ve bedenini saran neon rengi aura bir anda dağıldı. Aiden şaşkın ve bir o kadar da hayranlık dolu gözlerle Era'ya bakıyordu. Era'nın her anlattığı şeyde üzerindeki sorumluluk artıyordu. Omuzlarında geleceği belirleyecek bir yük vardı. Era tekrardan lotus pozisyonunu alırken eliyle Aiden'e tekrardan oturmasını işaret etti. Aiden yerine geçerken Era derin bir iç çekti ve sakin bir ses tonuyla konuşmaya devam etti.

"Şimdi hikayeye devam edelim. Babam, annemi İlahi Ejder Klanına getirdiği zaman önce bir iblisle evlenmesine karşı gelmiş olsalarda onun Kanlı Ay Klanının prensesi olduğunu öğrendiklerinde Kartes ve Astrid'in evlenmelerine müsade etmişlerdi. Her ne kadar bunu çıkar güderek yapmış olsalarda Turnuvada Astrid'in gücüne şahitlik etmişlerdi. Yani bu kadar güçlü bir iblisin klanlarına katılması onların şanını daha da arttırabilirdi. Bu sırada İblis Kralı Hades'in Kanlı Ay Klanını yok ettiğinden kimsenin haberi yoktı. Astrid'in bile... Fakat artık karar verilmişti. Kanlı Ay Klanının prensesi Astrid ile İlahi Ejder Klanının genç efendisi Kartes, evlenmişti. Aradan bir yıl geçtikten sonra Astrid hamile kalmıştı. Herkes İlahi Ejder Klanının varisi olacak melez bebeğin ne kadar güçlü olacağını merak ediyordu. Günler günleri aylar ayları kovalamıştı. Doğum zamanı gelip çatmıştı. Astridin doğum sancıları başladığı sırada onu İlahi Ejder Klanının revirine kaldırmışlardı. Şifacılar doğum için tüm hazırlıklarını yaparken hiçbir sorun yokmuş gibi duruyordu. Fakat kimde yaklaşan tehlikenin farkında değildi..."

Era derin bir nefes alırken öfkelendiği ses tonunun değişmesinden rahatlıkla anlaşılabiliyordu.

"İblis Kralı Hades hem Kanlı Ay Klanının soyunu tamamen sona erdirmek için hem de bir iblis ve Habis Tanrı melezinin gelecekte oluşturabileceği tehdidi göz önünde bulundurarak bir suikast grubu oluşturmuştu. Bu grubun başında ise bir bir Kara Büyücü vardı. O kadar sessiz ve güçlülerdi ki revire kadar sızmayı başarmışlardı. Tam şifacıları öldürecekleri sırada Kartes içeri girmiş ve suikast grubuyla tek başına savaşmaya başlamıştı. Fakat suikastçılar her durumu göz önünde bulundurmuş ve her olasılığı düşünmüşlerdi. Kartes'ten bile güçlü Habis Tanrıları bastıracak bir büyüleri vardı. Kara Büyücü, büyüyü hazırlarken Kartes diğerlerini göz açıp kapatıncaya kadar öldürmüştü. Fakat büyüyü engelleyecek zamanı yoktu. Bu yüzden Kara Büyü tarafından vurularak tendonlarına kadar her tarafı Kara Büyünün yıkıcı etkisine maruz kalmıştı. Bu sırada şifacılar doğumu başarıyla tamamlamış ve bebeği anne karnından çıkarmışlardı. Tabi onlar öyle sanıyordu. Doğum sırasında annemin neredeyse bütün yaşam enerjisini özümsedim Aiden! Onun sadece birkaç aylık ömrü kalmıştı!"

Era yumruklarını sıkarken kızıl gözleri öfke ve nefretle parlıyordu. Geçmiş cidden onu öfkeden deliye döndürüyordu.

"Doğduğum anda annemden özümsediğim yaşam enerjisi bir anda salınmış ve Kara Büyücüyü yok etmişti. Bunu bilinçsiz bir şekilde gerçekleştiemiş olsamda annemin ömrünü kendi yaşamım için bencilce çalmıştım! Annem kendini toparladıktan sonra olanları öğrenmiş ve bu işin arkasında İblis Kralı Hades'in olduğunu öğrenmişti. Ayrıca Kanlı Ay Klanının katledildiğini de duymuştu. Birkaç aylık ömrünün kaldığını biliyordu. Yaşamının son birkaç aynı her ne kadar çocuğu ve kocasıyla geçirmek istesede intikam isteğiyle yanıp tutuşuyordu. Bir gece kimseye haber vermeden, elveda bile demeden, İlahi Ejder Klanını terk edip İblis Kralı Hades ile yarım kalan işini tamamlamak için yola koyulmuştu. İntikam... Nerden bilebilirdi ki bu intikamın Kaotik Çağ'ı yok oluşa sürükleyeceğini...?"

Mr.Ksasuke

Ölümsüz Kral - Kitap 2: Karanlığın Yükselişi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin