2014 Nisan
Eylül her şeyden habersiz Ali ile bulaşacağı yere gidiyordu, Ali bu güzel havayı olabilecek en güzel şekilde değerlendirmiş, Eylül'ü güzel ve sakin bir parkta piknik yapmaları için ikna etmişti.Eylül, Ali'yi görür görmez koşup boynuna sarıldı..
Eylül : dayanamıcam artık, nasıl geçti? Anlatsana...
Ali : bence harika geçti ve inanıyorum ki çok geçmez güzel haberi alırım.
Eylül : oh be! Biliyordum!
Eylül'ü biraz sıkıntılı görünce Ali sormadan edemedi...
Ali : sorun ne?
Eylül: ya bir yandan çok mutluyum, bir yandan da endişeliyim aslında.
Ali : endişelenecek hiçbir şey yok ki güzelim.. polis olmak benim hep hayalimdi, şimdi elime bu fırsat geçtiği için çok ama çok mutluyum.
Eylül : biliyorum...
Eylül gülerek devam etti...
Eylül: komiser Ali... yani artık sana böyle seslenebilecek miyim?
Ali : o bana herkesin seslenirken kullanacağı bir hitap olacak, ama sen bana istediğin her şekilde seslenebilirsin... mesela kocam bile diyebilirsin...
Eylül donup kalmıştı, bu sırada Ali de Eylül'ün önünde diz çökmüş, cebindeki yüzüğü de çıkarıp ona doğru uzatmıştı...
Ali : Eylül.. canım... seni üç yıldan uzun süredir tanıyorum ve tanıdığım günden beri tüm gecelerime gündüz oldun, gündüzlerimi de daha aydınlık kıldın... benimle evlenip beni dünyanın en mutlu insanı yapar mısın?
Eylül, ona doğru eğilip kollarından tutarak yukarı doğru kaldırmış, boynuna sarılmıştı... gözleri yaşlarla doluydu...
Eylül : evlenirim Ali... tabii ki evlenirim...
Artık nişanlı sayılan bu çiftimiz pikniklerini yaptıktan sonra Eylül bu haberi en yakın iki arkadaşına vermek için sabırsızlanıyordu... Onlarla Cemre'nin kafesinde buluştu, heyecandan sürekli parmağındaki yüzüğü çevirip duruyordu...
Cemre : oha bu ne? Yoksa Ali...
Eylül : evet! Kızlar Ali bana evlenme teklif etti, ben de kabul ettim.
Songül : oha! Bize nasıl danışmaz?!
Cemre : evet, bundan bizim nasıl haberimiz olmaz? Nasıl bir yere götürdü? Nasıl teklif etti? Anlatsana! Her şeyi anlat.
Eylül : bugün mülakatı vardı biliyorsunuz... ama teklifi hiç beklemiyordum, önce beni pikniğe çağırdı, sonra ben onunla komiser Ali diye eğlenirken bana artık kocam diyebilirsin dedi.. önümde diz çöktü ve... kızlar öyle romantikti ki..
Cemre : bizi de çağırmalıydı, biz de orada olmalıydık
Songül : neyse ki Ali onun nasıl bir teklif istediğini biliyormuş. Eylül eminim ki ikisinin yalnız olduğu bir ortam isterdi ki istediği gibi olmuş.
Eylül : öyle değil de... yani çok beklenmedik, çok tatlıydı..
Cemre : ee düğün ne zaman?
Eylül : dur ne düğünü? Daha her şey çok yeni, önce ailemle konuşmam lazım, sonra nişan sonra düğün..
Cemre : seneye kaldı yani...
Eylül : şimdilik öyle görünüyor.. hem evleneceksek, Ali'nin komiser olmasını beklemek daha doğru, yoksa bizimkiler sorun çıkartabilir
Songül : aman ondan iyi damat mı bulacaklar? Çok düzgün bir adam... mesleğini de eline almış, daha ne isteyecekler?
Eylül : öyle ama... yine de... ama neyse kızlar, ben öyle mutluyum ki...
Ali de bu haberi en yakın arkadaşlarıyla paylaşmıştı. Onları kendi evine çağırıp, tam maç başlamadan önce bombayı patlatmıştı...
Ali : ben bugün Eylül'e evlenme teklif ettim.
Serkan ve Güney birbirine bakmışlar, şok içinde kalmışlardı.
Güney : nasıl yani? Ne demek evlenme teklif ettim? Baya yüzükle, önünde diz çökerek falan mı?
Ali : evet, tam da öyle...
Serkan : kabul etti herhalde... ben de mülakat iyi geçti diye ağzın kulaklarında sanıyordum, meğer sebebi buymuş!
Ali : öyle tabii..
Güney : ama bu çok... yani çok erken çok!
Ali : otuzuma ne kaldı, neresi erken?
Serkan, Güney'i dinlemedi, arkadaşı için çok mutluydu...
Serkan: tebrik ederim kardeşim... ee ne zaman evleniyorsunuz?
Ali : önce gidip istememiz lazım, tabii bunun için bizimkileri bir an önce İstanbul'a çağırsam iyi olur. Sonra sözü nişanı derken...
Güney : iyi, o zaman bu işin otuzuna kadar yolu var..
Ali : o kadar da değil ama... tabii bir de şu mülakatın sonucu açıklandıktan sonra gitsem iyi olur, en azından ailesi ne iş yaptığımı sorduklarında komiserim diyebilirim
Güney : ona ne şüphe... ama ailesi nasıl insanlar? Sence problem ederler mi?
Ali : tek korkum o biliyor musun? Yani seninki gibi daha dolgun maaşlı ya da daha güvenli bir işi seçmem o açıdan daha iyi olabilirdi ama öyle bir işte de ben yapamam... yani ben bana küçükken ne olmak istiyorsun sorusu ilk sorulduğundan beri polis olmak istediğimi söylüyorum. Doktormuş, mühendismiş, avukatmış, hiç öyle mesleklerde gözüm olmadı ki...
Serkan: önemli olan senin ne iş yaparken mutlu olduğun... ve Eylül de seni böyle sevmiş, ailesinin de karşı çıkacağını sanmam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
ChickLitKarısıyla çok mutlu olan bir adam en yakın arkadaşına eşini ve çocuğunu emanet eder ve sonradan olanlar ile her şey değişir...