Serkan
Yaşadıklarıma dair anılar hafızamda çok net değildi... bir acı hissettiğimi hatırlıyorum, tam göğsümün ortasında derin ve keskin bir acı... Masal için endişeleniyorum, onu alın demek istiyorum ama sesim çıkmıyor. Sonrası bende de yok zaten, derin bir karanlık... bunun ölüm olduğunu biliyorum... kim tarafından öldürüldüğümü de çok iyi biliyorum...Uyanışım elime hissettiğim bir baskı ile oluyor... uyanmış olmak, bir şeyler hissediyor olmak şaşırtıcı, çünkü gerçekten öldüğümü sanmıştım... ama şimdi elimde yumuşak bir baskı oluyor, ve cennetten çıkma bir ses, bana sesleniyor... o ses benim ismimi söylüyor ve konuştukça beni karanlıktan yavaş yavaş çekiyor...
Ama Eylül'dü bu... Eylül... cennette olabilir miydim? Kalbime söz geçiremeyip girdiğim büyük günaha rağmen, cennette olmam söz konusu olabilir miydi?
Belli ki öyle olmuştu... çünkü Eylül'ün cehennemde işi olmazdı...
Eylül: Serkan... söz verdin, unutmadın değil mi? Hep yanımda olucaktın, hem Masal'ın hem benim... bizi yalnız bırakmayacaksın değil mi Serkan? Sen de bizi bırakıp gitme Serkan.. lütfen...
Ağlamak üzereydi, bunu hissedebiliyordum... son kelimesini söylerken sesi boğuk çıkmıştı, çünkü muhtemelen yanımda ağlamamak için yanağının içini ısırıyordu... keşke... keşke bir şeyler söyleyebilsem de acısını silebilsem diye düşündüm... ama ne sesim çıkıyordu, ne de hareket edebiliyordum...
Elini elimden çektiğinde bunu engellemek istedim ama yapamadım... keşke hep tutsaydı elimi...
Bir saniye sonra yine aynı yumuşak baskıyı hissetmiştim ama bu sefer elimde değil, yanağımda... eli yanağıma değdiği an kalbimin olduğundan hızlı attığını hissedebiliyordum...Eylül benim yanağımı mı okşuyordu? Evet, evet şimdi emin oldum, ben kesin ölmüştüm... başka açıklaması yoktu bunun... çünkü Eylül bana asla bu kadar yaklaşmaz.. benim tanıdığım Eylül asla yanağımı okşamaz... ama burda oluyordu işte... bu cennet ne güzel bir yermiş böyle...
Kafamı yanağına doğru çevirmek, avuç içinden öpmek istedim ama hiçbir şey yapamadım... sadece hayal ettim.. onu buğulu gözlerle yanımda, elini yanağıma koymuş bir şekilde hayal ettim... güzel bir hayaldi... benim için üzülmesi... yanımda olması... bana dokunması... bunlar hayal değil de neydi?
Etrafıma bakmak istediğimde gözlerim bana izin verdi... gözlerimi açabilmiştim. Ve Eylül burdaydı, hayır bunu hayal etmemiştim.. Eylül gerçekten burdaydı...
....
Hastanede sanırım birkaç bir gün geçirmiştim. Eylül beni hiç yalnız bırakmadı, diğerlerinden fazla bile gelmişti... bu ilgisi benim neredeyse ölecek olmamdan kaynaklanıyordu, birkaç gün sonra bu da bitecekti ama ben tadını çıkarmaya bakıyordum...
Ama yine de ilginçti... Masal'a zarar vermiştim ben... Masal benim yüzümden o hale gelmişti, ona bir şey olabilirdi, ölebilirdi! Ama Eylül bana bunun için kızgın değil gibi duruyordu. Acaba haberi mi yoktu? Yoksa haberi var ama kızmak için iyice iyileşmemi mi bekliyordu? Kesin ikincisiydi... Masal'a benim yüzümden bir şey olsaydı ve ben kurtulmuş olsaydım... ben bu acıyla yaşayamazdım.
Eylül: Masal bugün taburcu oluyor...
Yani artık buraya gelemicem demek oluyor bu...
Serkan: şanslı kız... keşke ben de çıkabilsem
Eylül: ama senin için daha erken... hastanede kalman gerekiyor...
Serkan: biliyorum ama çok sıkılıyorum... offf!
Eylül kahkaha attı...
Eylül: Serkan, Masal'dan betersin... çocuk gibisin, şu hale bak...
Omuz silktim... dinlenmek zorundaydım ve bir süre daha hastanede kalmam gerekiyordu ama böyle yatmaktan çok sıkılmıştım...
Eylül: Güney biraz yürüyebileceğini söylemişti, kendini fazla yormadan... kendini iyi hissediyorsan biraz yürüyebiliriz... yani koridorda...
Memnuniyetle!
Hemen yataktan kalkmak istedim ama dikişlerim buna izin vermemişti... acıyla suratımı buruşturup kendimi yatağa bıraktım...
Yataktan kalkmak bu kadar zor olmamalıydı!
Eylül: dur! Yavaş ol...
Ben biraz tezcanlı davransam da Eylül çok sabırlı bir kadındı... beni omuzlarımdan tutup yavaşça doğrulttu ve yataktan kalkmama yardımcı oldu. Ben kalkarken kollarımdan tutmuş, yürümeme de yardımcı olmuştu...
Eylül: daha büyük bir zarar görmediğine seviniyorum... çok daha kötüsü olabilirdi... yani... düşünmek bile istemiyorum... Serkan, ben seni kaybetmekten çok korktum...
Serkan: minik kahramanım sayesinde...
Bu hikayeyi birkaç kişiden defalarca duymuştum... Masal kucağımda olmasa herkes öleceğimden emindi...
Eylül bir anda bana dönüp uzun uzun baktı... bu işte bir gariplik vardı çünkü Eylül her zaman gözlerini benden kaçırırdı...
Serkan: ne oldu?
Eylül: hiç... sadece benim sana bir şey söylemem lazım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
ChickLitKarısıyla çok mutlu olan bir adam en yakın arkadaşına eşini ve çocuğunu emanet eder ve sonradan olanlar ile her şey değişir...