20

1K 37 27
                                    

Çok fazla durmadım Eylül'ün yanında. Halletmem gereken işler olduğunu söyleyip ayrıldım. Yalan değildi, gerek halletmem gereken işler vardı. O adamla konuşmam gerekiyordu...

Selahattin : ne istiyorsunuz?

Serkan: Eylüllerin borcu ne kadar?

Selahattin : size ne ki bundan? Bu onun düşüneceği mesele.

Serkan: ödeyeceğim çünkü. Bu yüzden soruyorum.

Selahattin : onun borcunu neden ödeyeceksiniz ki? Bir dakika... sen osun değil mi? Hatice! Bu adam bahsettiğin adam değil mi?

İçeriden, adamla aynı yaşlarda bir kadın çıktı, bana ters ters baktı ve kocasına kafasını sallayıp yeniden gözden kayboldu...

Selahattin : sevgilinin borcunu mu ödeyeceksin?

Serkan: ne sevgilisi be? O kadının kocası yeni öldü daha! Doğru konuş, yoksa...

Selahattin : konuşmazsam ne olur? O kızın kocası daha yeni öldü, ben de onu diyorum zaten. Ama o evden çıkmıyorsun, bari senesini bekleseydiniz... o da böyle bir şey bekliyormuş galiba...

Dayanamayıp adamın yakasından tuttum. Olay çıkarma Serkan... olay çıkarma...

Serkan: sana Eylüllerin borcu ne kadar diye sordum.

Selahattin : iki bin...

Yanımda o kadar para yoktu ama cebimdeki 500 lirayı adama verdim. Sonra da adamdan hesap numarasını istedim ve telefonumdan hesabına para aktardım.

Serkan: yarın o kıza gidip evden çıkarmaktan vazgeçtiğini, kalabileceğini söyleyeceksin. Duydun mu beni?

Selahattin : tamam be tamam. Defol git evimizden.

Eylül
Ne yapacaktım şimdi? Evden atılmıştım... ama gidemem ki, önümüz kış. Biraz Cemrelerde kalsam... ama nereye kadar? Bütün sene onlarda kalamam ya... acilen evden bir iş bulmam lazım ve borcu da ödemem lazım... bir hafta içinde...

Parmağımdaki yüzüğe baktım, Ali'den bana kalan yüzük... satsam ne kadar ederdi acaba? Borcumun bir kısmını kapatıp ev sahibini kalmama ikna edecekse, kızım için, Ali'nin hatırasını satmaya hazırdım...

Sabah, evde kalan bir paket krakerle kahvaltımı yaparken, Masal'a da dolaptaki son meyveli yoğurdunu yedirdim. Acilen alışverişe çıkmam gerekiyordu ama hangi parayla?

Kapım çalınca şaşırdım, Cemre kafedeydi, Songül de  olamazdı... gelen kimdi o zaman?

Selahattin : günaydın kızım...

Eylül: Selahattin abi... ben şey.. yani hala aynı ama...

Selahattin : dur dur telaş yapma. Para vermene gerek yok, en azından borcun olanını. Önümüzdeki ay borcunu ödeyeceksin tabii ki

Eylül: nasıl? Yani dün...

Selahattin : dün o adam ödedi borcunu...

Eylül: hangi adam?

Selahattin : kızım bak, buralarda bu hoş karşılanmaz ama... neyse boşver, senin bileceğin iş.

Eylül: anlamıyorum... kim ödedi borcumu?

Selahattin : adı neydi hatırlamıyorum. Dün bizi gören adam yok mu? O işte...

Eylül: Serkan...

Serkan borcumu mu ödenmişti? Daha fazla yerin dibine giremezdim. Evet kış vakti evsiz kalmadığım için son derece mutluydum ama şimdi de ona borçlu kalmıştım. Hem de son derece borçlu... Ali olsa böyle bir şeyi asla kabul etmezdi, asla... ben de edemem. Ali bizi ona sadece manevi olarak emanet etmiş, maddi yardım yapmasını söylememiş ki asla da böyle bir şey istemez zaten.

Cebimdeki son yirmi lirayla markete girip hem kendim için bisküvi aldım hem de Masal'a yiyeceği şeylerden aldım. Büyükçe iştahı da artıyordu, normalde olsa sevinirdim ama cebimdeki paranın azlığı bana yardımcı olmuyordu...

Bir ümit Ali'nin maaşı yatmıştır diye baktım ama yatmamıştı bu yüzden eve döndüm. Akşam olduğunda her zamanki gibi kapım çaldı, gelenin kim olduğunu biliyor, ben de onu bekliyordum...

Serkan Masal'ı kucağına alır almaz direkt konuya girdim...

Eylül: bu ne demek oluyor Serkan? Bu emanet meselesi fazla uzamadı mı? Bu kadar ileriye gidemezsin...

Serkan: anlamadım Eylül... bahsettiğin nedir?

Eylül: borcumu ödemenden söz ediyorum tabii ki. Ben ödeyecektim onu, bugün yarın Ali'nin bana bağlanacak olan maaşı yatar zaten.

Serkan : tamam bundan sonrakileri ödersin o zaman. Kusura bakma, ne kadar kızarsın kız umrumda değil. Önümüz kışken evden çıkarılmana müsaade edemezdim. Kabul etmeyeceğini bilsem de yaptım, pişman da değilim.

Eylül: umrunda olmalı, çünkü çok sinirlendim. Minnettarım ama sana borçlu kalamam.

Serkan: bana borçlu değilsin.

Eylül: hayır borçluyum. O parayı ödeyeceğim sana...

Serkan sinirlenmişti. Neden sinirlensin ki? Arkamdan iş çevirdiği için sinirli olması gereken bendim!

Serkan: tamam öde o zaman! Ama zaman yok, ne zaman ödersen, tamam mı? On yıl da sürse, kabulüm.

Sonra sakinleşti...

Serkan: sadece kendini sıkıştırma tamam mı? Tek istediğim bu

Serkan, eline uzattığım şeyle büyük şaşkınlık yaşadı...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin