94

567 28 24
                                    

Yataktan kalkıp hızlıca saçlarımı toplayarak Masal'ı uyandırdım ve kahvaltısını yapması için mutfağa götürdüm. Serkan da bizimle masaya oturunca sevinmiştim ama kendisine yaptığı kahvesini içerken sadece önündeki kahvesine odaklanmıştı, bana bakmamıştı bile. O böyle yaptıkça benim içim sıkışıyordu...

Eylül : sen gidebilirsin istersen, bizi bekleme.

Serkan: geç kalırsınız.. hem Masal'ı ben götüreceğime söz verdim...

Masal : evet anne, benim geç kalmamam lazım. Bugün çok önemli şeyler yapacakmışız...

Kızımın heyecanına dahi gülemedim...

Eylül : tamam, o zaman Masal'ı bir an önce hazırlayayım ben... ikiniz de geç kalmayın. Ben okula kendim giderim...

Serkan : tamam...

Tamam? Kesinlikle bir sorun vardı. Benim tanıdığım Serkan, beni asla bırakmazdı... belki de önemli bir davası vardı ve gergindi?

Kimi kandırıyorum ben? Bana bozulmuştu besbelli. Hala Ali için ağlamama bozulmuştu. Belki de artık benimle evlenmeyle ilgili şüpheleri vardı...

Masal'ı odasına götürüp giyinmesine yardım ettim. Normalde olsa onun heyecanı ve neşesi bana da bulaşırdı ama şimdi gülmüyordum... ama neyse ki Masal aşırı heyecanlıydı ve benim bu halimi farketmemişti...

İkisini geçirirken Serkan kuru bir görüşürüz ile evden çıkmıştı. Ne bir gülüş, ne bir öpücük...

Hızlıca hazırlandım ve evden çıktım. Düne kadar her şey bu kadar güzelken Ali'nin bir bahsine dağılmıştım... aslında ağlamam Ali'yi özlemem değildi, Masal'ın babasına olan özlemiydi... ama odama geçtiğimde her şey katlanmıştı, bir bir bunca zaman düşündüğüm her şey için ağlamıştım.

Öğle arasına çıktığımda Serkan'ı aradım ama açmadı. Ofisini aradım, Esra Serkan'ın orada olmadığını, yarım saat kadar önce çıktığını söyledi ama davası ya da bildiği bir görüşmesi yokmuş.

Zümreden arkadaşlarla yemek yemeye başladık ama iştahım yoktu. Önümdeki yemeği itekleyip durdum..

Gözde : Eylül? Sen ne diyorsun? Var mısın?

Eylül : efendim?

Gözde : dedik ki bu haftasonu zümrece pikniğe gidelim, böyle eşlerimizle çocuklarla falan... Sen de gelecek misin diye sorduk ama...

Haftasonu... nikahım var gelemem diyemedim. Ne olacağı belli değildi...

Eylül : bir işim var ama iptal olursa gelirim. Kızım da sever aslında pikniği...

Kemal : kızın mı? Kaç yaşında?

Eylül : beş...

Telefonumdan çıkartıp yeni arkadaşlarıma fotoğrafını gösterdim. Kızımın elinde Serkan amcasının ona aldığı bebeği vardı...

Gözde : babasına benziyor galiba...

Eylül : evet...

Gözde : eğer gelirsen çok seviniriz. Hem benim oğlanla da tanışırlar.

Hafifçe gülümsedim...

Sinem : çiçekler sana gelmemiş miydi geçen gün?

Eylül: evet bana geldi...

Tam bir şey daha soracaktı ki telefonum çaldı. Serkandır diye sevinmiştim ki Masal'ın okulundan olduğunu gördüm. Masal ağlıyormuş ve birinin onu ordan almasını istemiş. Önce Serkan'ı arayıp ulaşamamışlar. Hemen geleceğimi söyledim ve izin alarak yola çıktım.

Okula vardığımda Masal birden kollarıma atladı, içini çeke çeke ağlıyordu. Ne olmuştu? Kızım bu kadar neye üzülmüştü ki? Oysa bugün okula gideceği için çok heyecanlıydı...

Eylül: Masal? Sorun ne bitanem? Anlat bana...

Masal : anne benim neden babam yok? Herkesin babası var, benimki neden yok?

Donup kaldım... babasının bahsi mi geçmişti?

Eylül : kızım sana anlattım ya bunları, hatırlamıyor musun? Baban çok uzakta, artık buraya gelemez, yanımızda olamaz. Ama seni sevmediği için değil... baban seni çok seviyordu güzel kızım, o da bizi bırakmak istemezdi ama zorunda kaldı...

Masal : yalan söylemek çok kötü bir şey dimi?

Eylül: evet... bu yüzden her zaman doğruları söylemelisin

Masal : ama ben bugün yalan söyledim...

Eylül: ne yalanı?

Masal : öğretmenimiz bugün babamızın mesleğini sordu... ne iş yaptığını anlatacakmışız. Ama ben benim babam yok diyemedim...

Eylül: ne dedin peki?

Masal : benim babam avukat dedim... hakim amcaya iyileri savunup kötülerin hapse girmesini sağlıyor dedim... Serkan amcam böyle söylediğimi öğrenirse bana kızar mı?

Duysa havalara uçardı kızım...

Eylül : niye kızsın ki bitanem?

Masal : kızmaz mı?

Eylül: kızmaz...

Masal : ama sınıfımdaki çocuklar bana inanmadı. Senin baban yok dediler bana. Benimle dalga geçtiler...

Eylül: ben öğretmeninle konuşurum. Kimse seninle dalga geçemez. Hem sana bir sır vereyim mi...

Masal : ver

Eylül : baban da kötü adamları yakalıyordu...

Masal : gerçekten mi? O da mı avukattı?

Eylül : hayır... o bir polisti.

Masal : polis mi? Vayyy

Eylül : yaaa... bugün benim okuluma gelmek ister misin? Derse girelim mi beraber?

Masal : evet!

Kızımı öpüp okuldan çıkıyordum ki Serkan'ın arabası birden önümüze çıkmıştı...

Serkan : telefonum çekmemiş, Esra defalarca arayıp haber verince hemen geldim. Sorun neymiş?

Sormamasını istedim. Masal'ın olanları tekrar anlatıp üzülmesini istemiyordum.

Serkan : gelin sizi eve bırakayım

Eylül: hayır biz okula gidiyoruz. Benim okuluma, iki dersim daha var. Akşama görüşürüz

Serkan biraz afallamış gibi duruyordu ama karşı çıkmadı. Bırakmak konusunda ısrar etmedi, yüzüme bile bakmamıştı. Sanırım haftasonu o pikniğe gidebilecektim... yalnızca kızım ve ben...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin