99

625 32 22
                                    

Olmaz dedim kendi kendime.. bu gerçekten olmuş olamaz. Hayal görüyorum dedim, ya da bir kabus muydu?

Nesrin : ne o bizi içeri almayacak mısın Eylül?

Gerçekti... sahiden de buradalardı, tam da düğün günümde... geleceklerini neden haber vermemişlerdi? Şimdi onlara nasıl açıklama yapacaktım ki ben? Anlatsam anlarlar mıydı ki beni? Oğullarının ölümünün üstüne oğullarının en yakın arkadaşıyla evleniyor olmamı anlayışla karşılayabilirler miydi?

Eylül : pardon, şaşırdım da... tabii, geçin...

Onlar içeri geçerken, aslında kapıyı açar açmaz onlara her şeyi belli ettiğimi anlamıştım. Serkan'ın evindeydim, kapıyı ben açtım, üstelik üzerimde gelinliğim vardı...

Ben hala üzerimdeki şoku atlatamamışken kapıyı kapatıp onların arkasından içeri girdim. Herkes şaşkınlıkla Ali'nin anne ve babasına bakarken Serkan ile göz göze geldik, belli ki onun da hiçbir şeyden haberi yoktu, en az benim kadar şok olmuştu...

Serkan : Nesrin teyze, Mümtaz amca.. hoşgeldiniz...

Masal da Nazan annenin kucağından atlayıp Nesrin annemin kucağına attı kendini...

Mümtaz : pek hoş bulmadık... torunumuzu sevmek için oğlumun evine geldik ama kapıyı açan yok. Ev sahibine gittik, gelinimizin senin evine taşındığını söylediler Serkan. Biz de buraya geldik mecburen..

Nesrin : ama belli ki bugün için başka bir planları var Mümtaz, baksana nasıl giyinmişler...

Serkan : şöyle geçin oturun da konuşalım hep beraber...

Mümtaz : gerek var mı? Görünen köy kılavuz istemiyor...

Songül, Masal'ın elinden tutup oje sürme bahanesiyle içeri götürdüğünde ona minnettar kalmıştım. Diğerleri de onlarla birlikte salondan çıkarken salonda sadece ben, Nazan annem, Serkan ve onlar kalmıştı. İkisi de bana kötü kötü bakıyordu, sanki bir suç işlemişim gibi...

Mümtaz : seni oğlumuz yerine koymuştuk ama sen baya baya onun yerine geçmeye çalışmışsın Serkan..

Serkan : Mümtaz amca, olay öyle değil.

Nesrin : biz de gelinimiz de aynı bizim gibi onun yasını tutuyor sanıyoruz...

Eylül : o nasıl söz anne?

Nesrin : içimize doğmuş sanki, torunumuzu görmek için tam da bugün geleceğimiz tutmuş... bir şeylere engel mi oluyoruz yoksa?

Bir zamanlar anne dediğim kadın bana öyle düşmanca bakıyor, öyle iğneleyici konuşuyordu ki sinirlenmiştim. Benim neler yaşadığımı, ne kadar acı çektiğimi bilmiyorlardı. Arada arayıp konuşurlardı ama muhattapları ben değildim, torunları Masal'dı. Ben de Masal'ın ve Ali'nin hatrına onları sürekli arayıp görüştüm ama belli ki bugünden sonra bu kadar da bir ilişkimiz kalmayacaktı...

Serkan bana bakarken gözlerinde gördüğüm tek şey üzüntüydü. Ne zaman evlenmek istesek bir şey çıkıyordu ve yine olmuştu işte. Ama bu sefer buna izin vermeyecektim...

Eylül : aslında oluyorsunuz.. fazla vaktimiz kalmadı, birazdan çıkacağız...

Mümtaz : oğlumun kemikleri sızlıyordur, yazıklar olsun size...

Nazan : ayıp ediyorsunuz...

Nesrin : ve siz de buna çanak tutuyorsunuz, öyle mi? Hiç biriniz mi benim oğlumu hatırlamıyor?

Nazan : birbirini seven iki insana engel mi olacağım?

Nesrin : bu kadın benim oğlumun karısıydı. Kocaman da bir çocukları vardı.

Nazan : ee, ne olmuş? Bu neyi değiştirir?

Nesrin : biliyordum ben, oğlumun gözünü kör etmiş bu kadın... bu günleri görebilseydi yıkılırdı.

Eylül : Serkan, ben çiçeğimi odamda unutmuşum, alayım da bir an önce çıkalım.. sen de misafirlerimizi yolcu et bu arada istersen...

Serkan bana şaşkınlıkla bakarken ben de içeri gidiyordum ki Nesrin anne kolumdan tutarak bana engel oldu...

Nesrin : nereye gelin?

Gülümsedim...

Eylül : üzerimden belli olmuyor mu? Tabii ki nikah dairesine... size de gelin derdim ama...

Mümtaz : sen nasıl konuşuyorsun öyle? Bu saçmalığa alkış tutmamızı mı bekliyorsun?

Eylül : ben hiçbir zaman sizin kızınız olmadım... gelin dediniz hep ama ben size anne dedim baba dedim.. siz bana arada Ali olduğu için katlandınız, aslında beni hiç sevmemişsiniz çünkü Ali öldükten sonra bir kez olsun halimi hatrımı sormadınız. Ne yaptığımı, geçinip geçinemediğimi... varsa yoksa Masal... şimdi benim aldığım kararları sorgulayamazsınız...

Nesrin : yazıklar olsun... oğlum kalksa mezardan da görse bunları...

Eylül : üzgünüm ama oğlunuzun kalkıp gelebileceği bir mezarı bile yok.

İkisinin de suratının aldığı şekli izledim, donup kalmışlardı... üzüntü benim de içimden bir an geçip gitmişti...

Eylül : siz sormadınız ama söyleyeyim.. ben Ali'nin vefatından sonra çok zor günler geçirdim. Onu çok özledim, her gece onun olmadığı yatağa dönmek nedir siz bilmiyorsunuz.. kızım babasını sorduğunda ölümü anlatamadığım için ne kadar acı çektiğimden de haberiniz yok... parasız kaldığımı da bilmiyorsunuz, oysa benim kızımın karnını doyurabilmek için bana bağlanacak maaşı alana kadar aç gezdiğimi, kirayı ödeyemediğim için nerdeyse evden atıldığımı da bilmiyorsunuz çünkü bunları hiç sormadınız...

Mümtaz : Eylül...

Eylül : ama bu adam sordu, bu adam her gün kapıma gelip nasıl olduğumu sordu, hem benim hem Masal'ın.. ona ölümü anlatan da oydu. Hem maddi hem de manevi olarak beni ayağa kaldıran Serkan'dı. Bana kızım diyen, arayıp soran da Serkan'ın annesiydi... Masal sizin torununuz, onu görmek sizin de hakkınız ama bir daha habersiz gelmeyin. Müsait olmayabiliriz...

Nazan : hadi oğlum, çıkalım bir an önce...

Ben içeri giderken Serkan ayağa kalkmıştı. Çiçeğimi alıp yeniden yanına gittiğimde salonda o ve Nazan anne dışında kimse kalmadığını görmüştüm...

Yorumlarınızı ve tahminlerinizin hepsini gördüm, spoiler vermemek adına hiçbirine cevap vermedim. Bölümleri de depoda en az bir bölüm olmadan atmıyorum, bilginize ❤️

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin