102

539 32 13
                                    

Eylül
Evliliğimizde her gün dışarıdan bakan birisi için birbirinin aynısıymış gibi görünse de aslında bambaşka geçiyordu. Ortak arkadaşlarımız, kardeşlerimiz gibi gördüğümüz insanlarla geçirdiğimiz vakit ve işlerimiz her günü bir diğerinden ayırmamıza yardımcı oluyordu. Serkan ile olmak güzeldi, çünkü bana düşünecek hiçbir şey kalmıyordu ve rahatça işime odaklanabiliyordum...

Bazen fazlaca kafamda kurduğum saçma düşünceler, bazen de beni günlerce uyutmayan rüyalarım yüzünden Serkan'ın önerisiyle psikoloğa da gidip destek alıyorum. İyi geliyor tabii, kendimi daha iyi hissediyorum ama tabii bu psikolog sayesinde mi Serkan sayesinde mi bundan eminim değilim...

Masal uyumuştu ve biz de Serkan ile televizyonda bir cinayet filmi seyrediyorduk, birkaç dedektiften oluşan ekip olayı çözmeye, katili yakalamaya çalışıyordu. İlgimi çekmediğini söyleyemem ama başka bir şey izlemeyi tercih ederdim...

Eylül: daha önce hiç cinayet davasına baktın mı?

Serkan: baktım. En zor davalarımdan biriydi.

Eylül: sebebi neydi?

Serkan: adam kızını öldürmüştü. Kendi kızını... öz ve öz kızını. Önce işkence etmiş, sonra öldürmüş. Sebebi bilinmiyordu. En kötüsü kızın annesi de susuyordu.

Eylül: katil ceza aldı mı peki?

Serkan : aldı. Ama hapisten çıktı.

Eylül: nasıl?!

Serkan: dedim ya, karısı susuyordu. Kocası öyle şey yapmazmış, kızı bir sebep vermiştir, zaten çok asiydi eve geç geliyordu, erkeklerle takılıyordu... Evde başkaları vardı ama kimse görmedi, duymadı... bulmak isteyene sebep çok. İyi halden salınıverdi.

Eylül: yazık..

Serkan: on yedi yaşında gencecik bir kız. Babasının kurbanı oldu.

Eylül: herkes inkar ediyorsa katilin o olduğundan nasıl emin oldun?

Serkan: kızın günlükleri bulundu. Babasının ona yaptıklarını, annesinin nasıl sustuğunu anlatıyordu.

Eylül: korkunç bir şey bu.

Serkan: kaç sefer polise gitmek istemiş ama bir şey yapar diye korkmuş. Daha kötü ne yapabilirse...

Eylül: üstelik kendi babası... bu çok korkunç Serkan, çok kötü... böyle adamlar çıkmamalı içerden.

Serkan: katılıyorum.

Anlattıkları öyle korkunçtu ki... kızımın bunların en ufak bir parçasını yaşadığını düşünemiyorum bile.

Serkan: dünya kötü Eylül, hem de çok kötü. Düşünebileceğinden çok daha karanlık. Öyle şeylerle karşılaşıyorum ki bazen, bu kadarı da olur mu diye soruyorum kendi kendime. Bu kadarı da olmaz. Ama oluyor...

Eylül: insanlar kötü...

Serkan: hem de çok. Dünya çok adaletsiz. İyilerin kaybettiği, kötülerin kazandığı bir dünya sanki.

Eylül: insanlar kötü ama seni bulmamız bizim Masal ile en büyük şansımızdı

Bunun üstüne Serkan bana bakarak gülümsedi... gözlerinin içi bile gülüyordu. Onu mutlu etmek öyle hoşuma gidiyordu ki...

Serkan: sınavları okumayı bitirdin mi?

Eylül: evet... öyle şirinler ki Serkan, öyle minik ama komik hatalar yapıyorlar ki puan kırasım gelmiyor hiç. Hepsine tam puan veresim var

Serkan güldü...

Serkan: : çünkü sen çok yumuşak başlı bir öğretmensin. Aslında kızına karşı hiç öyle değilsin, okumayı bağıra çağıra öğrettin Masal'a. Ama okulda öyle olmadığından eminim

Eylül: aslında okulda da nerdeyse evde olduğum gibiyim.

Serkan: disiplinlisin yani

Eylül: evet. Ama sayemde hepsi söktü okumayı. Yazmada biraz sıkıntı oluyor sadece

Serkan: biliyor musun? ben üçüncü sınıfta sökmeye başlamışım.

Eylül: hadi canım!

Serkan: Her şey geç olmuş bende. Konuşmaya üç yaşında başlamışım ama anne baba dışında nerdeyse hiçbir şey söyleyemiyormuşum. Annemler benim zeka geriliğim olduğunu sanmış

Eylül: ee sonra?

Serkan: sonra avukat olduk işte

Güldüm...

Eylül: hep avukat olmak mı isterdin?

Serkan: evet, kesinlikle. Hedefim hep buydu. Oldu da.. iyi ki oldu, başka bir meslek yaptığımı düşünemiyorum çünkü

Eylül: ben de öyle. Çocuklarla olmayı seviyorum. Çocukları çok seviyorum.

Serkan: çocukları ben de severim ama bildiğini etkili bir şekilde çocukların anlayacağı bir dilde anlatmak ayrı bir yetenek.

Eylül: Masal ile çok güzel anlaşıyorsunuz ama

Serkan: bazen gerçekten benim kızımmış gibi hissediyorum. Doğumdan beri yanında olunca böyle oluyor demek ki

Eylül: sana baba demesi de etkiliyordur

Serkan: evet. Bu kadar kolay kabul etmesi öyle harika ki. Şimdi benimle her şeyi paylaşıyor

Eylül : Masal fazla konuşkan biliyorsun, ama seninle çok daha yakın. Hoşuma gidiyor

Serkan: öyle mi?

Eylül: kızlar babalarına düşkün olurlar. Masal için çok üzülüyordum, artık baba kız ilişkisi yaşayamayacaktı. Tabii seni hesaba katmamıştım.

Serkan: hangimiz kattık ki?

Gülümsedim ve ona sarıldım. O yanımdayken hiçbir şeyi dert etmemem gerektiğinden emindim, ama hep yanımda olacak mıydı? Ya da nereye kadar böyle gidecekti onu bilmiyorum işte...

Serkan: bugünkü seans nasıl geçti?

Eylül : klasik. Aslında artık gitmek istemiyorum Serkan. Uzun zamandır iyiyim ve kabus görmüyorum artık.

Serkan: sen bilirsin. Kabuslarının geçmesine sevindim. Seni çok yıpratıyordu

Eylül: evet ama artık iyiyim. Uykularım çok daha huzurlu. Düşünecek hiçbir şeyim yok

Evet bu bir yalandı ama gerçeği onun bilmesine gerek yoktu...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin