Serkan alnımdan öpüp odadan çıktığında her şey için ağlayarak tüm içimi boşalttım. Bütün gece camdan dışarıyı seyrettim. Keşke evlenmeseydim de bu adamın da hayatını mahvetmeseydim dedim kendi kendime.. ama yapılacak bir şey yoktu, en başta onu öperek ona hayatı zehir etmiştim bir kere, geri dönüşü yoktu bunun...
Serkan
İleri gitmiştim. Hem de çok ileri gitmiştim. Ne yapmıştım ben? O beni öptü diye elbisesini çıkarmaya çalışmak da neyin nesiydi? Onu o an durdurmalıydım. Kendimi ana kaptırmamam gerektiğini aylar öncesinden öğrenmiş olmam lazımdı. O Eylüldü, herhangi bir kadın değil. Onu durdurmam lazımdı.Onu durdursaydım eğer, o zaman tek düşündüğü şey utangaçlık olurdu, onu istemediğimi düşünürdü en fazla. Alınırdı belki bana, ama sonra o da doğru olanın bu olduğunu anlayınca her şey güzelce eskisi gibi devam ederdi. Bunları yaşamazdık. Eylül'ün evliliğimiz öncesindeki korkularına, endişelerine dönmezdik.
Uyumadığını biliyordum, uyumazdı, uyuyamazdı. İçimi delicesine bir korku sarmıştı, ya gerçekten benden boşanmak isterse diye. Ne yapardım ben o zaman? Her eve geldiğimde onun güler yüzüyle karşılanmazsam, başım çatladığı halde kucağıma yerleşmesiyle bana her şeyi unutturan kızımı öpemezsem, ne yapardım ben? Bu mutlulukları tatmışken bir anda hepsi elimden alınırsa nasıl sürdürürdüm hayatımı?
Kapım bir anda açılınca şaşırdım. Eylül başucuma kadar gelerek karşıma dikildi...
Eylül: ben boşanamam. Hayatta yapamam. Seni seviyorum, nasıl boşanırım? Başka bir kadınla görmeye de asla dayanamam. Bütün laflarımı yutar, annemlerin yanına dönerim ama bu şehirde bir dakika bile durmam.
Serkan: ne olacak peki o zaman? Sürekli bu meseleye dönecek miyiz Eylül? İstemiyorum. Başka bir aile, bir çocuk... umrumda değil. Kızım var benim, güzeller güzeli de bir karım. Daha ne isteyeceğim Allah aşkına.
Eylül: hiç istemeyecek misin? Özenmeyecek misin?
Serkan: özensem Güney'in baba olduğunu duyduğumda özenirdim. İçim burulurdu, moralim bozulurdu. Ama nasıl sevindiğimi sen gördün. Çünkü hiç kıskanmadım. Bu istemediğim anlamına gelmez, elbette isterim. Ama onun annesi sen olacaksan... bunun için de kendini zorlamanı istemiyorum. Açıkçası Masal bana yetiyor da artıyor bile. Bir de Ömer eklendi başımıza, biliyorsun..
Eylül: ah Ömer...
Serkan: o yüzden bunlara sakın kafanı yorma. Ben ilişkimizin şu şekliyle dünyanın en mutlu adamıyım. Bu şekilde kabullen artık, olur mu?
Eylül: tamam...
Serkan: ve bir daha bu konuyu açma lütfen...
Eylül: tamam...
Eylül odasına döndüğünde rahatlamıştım, bu işi sanırım sonsuza dek çözmüştük.
Eylül
Sabah akşamkine göre daha sakin ve neşeli bir şekilde uyandım. Dünkü konuşmamızdan sonra bu konuya bir sünger çekmiştim, bir daha onu bu konuda asla darlamayacaktım.Dün söyledikleri beni kendime getirmişti. Ben ona çoktan aşık olmuştum, şimdi kendisi için bile olsa onu bırakabilir miydim sanki? Bu fedakarlığı yapabilecek kadar büyük değildi kalbim. Bir kayıp daha yaşamaya cesaretim yoktu. En büyük bencilliğim de olsa bu yapacağım, Serkan'ı hayatımın sonuna kadar yanımda tutacaktım..
Geleceğimizi bile görür gibiyim... yaşlılığımızı. Masal bizi kocasıyla ziyarete gelirkenki hali gözümün önünde sanki... benim olmak istediğim oyken onu nasıl bırakırdım ki? Bırakmayı geçtim, birinin yanında görmeye bile dayanamazdım. Çoktan kapılmıştım bir kere...
Serkan: günaydın güzellik... daha iyi misin bugün?
Eylül: evet... sen de baya neşelisin bugün, neye borçluyuz bunu?
Serkan: sana elbette... bir anda pat diye ağzından çıkan küçük itirafların var ya Eylül, beni mest ediyor, mest..
Eylül: ne demiştim?
Serkan: boşver... bugün Masal'ı da aldıktan sonra ne yapmak istersin?
Eylül: benim okumam gereken sınav kağıtları var. Ama sen istersen Masal'ı alıp dışarı çıkabilirsin, yorgunsan da boşver, ona da ders çalıştırırım biraz. Ömer de artık evinde otursa iyi olur hem...
Serkan güldü...
Serkan: hiç yolu yok mu diyorsun? Ömer'den vazgeçirmek için... yani her türlü isim olurdu, is, duman, gri, kedicik... neden bir çocuk kedisine Ömer diye seslenir ki?
Eylül: vazgeçeceğini sanmam, inadını biliyorsun. Benim de komiğime gidiyor ama anlaştılar... yani Masal onunla ilgileniyor, ben kumunu değiştirirken bana yardım ediyor, mamasını kendi koyuyor. Ben unutmuş gibi yaptığımda bana hemen hatırlatıyor. Sorumluluk bilinci için gerçekten iyi oldu sanırım bu.
Serkan: demiştim sana...
Eylül: ama kızın Ömer'e kıyafet almak istiyormuş... dün onu Songüllere götürmeden önce kendi bebeklik kıyafetlerini bulmuş, onları giydirmeye çalışıyordu
Serkan: yok artık!
Eylül : hiç sorma... acımaya başladım o kediye. Nereye geldiğini, kimin eline düştüğünü şaşırdı hayvancağız
Serkan güldü...
Serkan: öğrencin nasıl? Annesini kaybeden...
Eylül: devlet hastanesinde bir psikolog ayarladık, konuşuyorlarmış. Ama hâlâ durgun. Benimle bile konuşmuyor. Keşke o eski haline dönse. Tamam yine sessiz bir çocuktu ama ben soru sorduğumda da yanıtlamaya çalışırdı... şimdi bana boş boş bakıyor, sanki bir şey sormamışım gibi... bence ya psikoloğuyla anlaşamadı, ya da içindekiler sanıldığından da büyük sıkıntılar...
Serkan: seni biriyle tanıştırmak istiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
ChickLitKarısıyla çok mutlu olan bir adam en yakın arkadaşına eşini ve çocuğunu emanet eder ve sonradan olanlar ile her şey değişir...