22

938 38 17
                                    

Cemre'nin gözleri parlamıştı...

Cemre : gerçekten mi?

Başımı salladım...

Cemre : Serkan gerçekten çok sevinirim.. şey, ne zaman başlayabilir peki? Hem kim bu? Gerçi sen güveniyorsan ben de güvenirim, sen herkese kolay kolay güvenmezsin.

Serkan: Eylül... Eylül çalışmak istediğini söylemişti ama Masalla çalışması mümkün değil... ama eğer sen izin verirsen...

Güney : oha süper fikir bu...

Cemre : gerçekten ben bunu nasıl akıl edemedim! Tabii ya! Eylül! Eylül'ü işe alırım, Masal için şuraya bebek sandalyesi alırım, burda annesinin yanına koyarız. Masal'ın burda sıkılıp ağlayacağını sanmam...

Güney : ama olduğundan daha fazla maaş ver yalnız... biz ekleriz gerekirse

Cemre : tabii ki öyle yapıcam... ona belli etmeden yapmamın başka yolu yok. Bu gerçekten harika oldu Serkan... o hem gözüm kapalı güvenebileceğim bir insan, hem de buna gerçekten çok ihtiyacı var..

Güney : ve çok da yorulacağı bir iş değil. Ama burdayken biraz da yemek yedir... çok zayıfladı

Cemre : evet... biliyorum. Ama umarım kabul eder

Serkan: eder... bana daha fazla borçlu kalmak istemiyor. Bir an önce ödemek istiyor

Güney : oğlum sen de kıza niye acele ettiriyorsun ki? Altından kalkamadıysan söyle, bölüşelim

Serkan: saçmalama, ben ödememesini bile söyledim ama kabul etmedi. Kaç yılda ödersen öde, ben beklerim dedim ama o elinde olsa yarın öder... alyansını vermeye çalıştı diyorum...

Cemre : ah benim canım kardeşim...

Üzgün olsak da, bu iş imkanı ile içimize bir umut dolmuştu. En azından benim dolmuştu... artık rahatlamıştım, bu yüzden ofisime daha keyifle gittim...

Eylül
Cemre ısrarlı bir şekilde beni ararken, ben de karşı komşumda temizlik yapıyordum... ama kadın bana bakarken Cemre ile konuşamazdım, alacağım parayı haketmem lazımdı... işten kaytarmaya çalıştığımı düşünürse paramı kesebilir ya da beni çağırmayabilirdi...

Emine : Eylül, ısrarlı çalıyor, bak istersen... önemli bir şey olmasın?

Eylül: önemli bir şey için arayan bir Ali olurdu, ya da Ali için bir telefon olurdu. O da olmadığına göre acil olduğunu sanmıyorum

Emine kafasını salladı ve kahvesini içmeye devam etti.

Ara verdiğimde telefonuma baktım, Cemre beş kez aramıştı. Ne olmuştu ki bu kadar?

Cemre : kızım nerdesin sen?

Eylül: işim vardı Cemre... ne oldu?

Cemre : yardımına ihtiyacım var Eylül... acil. Gerçekten ihtiyacım olmasa istemem ama...

Eylül : ne oldu Cemre?

Cemre : benim bir kasiyere ihtiyacım var. En son aldığım kız baya para götürdü, artık kimseye güvenemiyorum. Senden başkasına güvenemem, sen de kafanı dağıtırsın, bana yardım eder misin?

Eylül: ederdim ama biliyorsun... Masal var.

Cemre : onu da al... bebek sandalyesi de var burda, oraya koyarız, kendi kendine oynar. Lütfen bana yardım et, bugün çok yoğun olacak...

Eylül : hemen mi? Tamam, geliyorum o zaman...

Komşumun evinden çıkıp, karşı dairedeki kendi evine geçtim. Masal hala uyuyordu, rahatlamıştım. Hızlıca duş alıp hemen çıktım. Cemre ben gelir gelmez beni sarılıp öptü...

Cemre : sana ne kadar teşekkür etsem az. Bak, ne dicem, sen her gün gel, Masal'ı da al, burda bana yardım et.

Eylül: Cemre, benim için kasiyeri kovmadın dimi? Neden yapıyorsun bunu? Serkan sana bir şey mi anlattı?

Cemre : yoo, ne anlatacaktı? Neden mi yapıyorum? Dolabın bomboş Eylül! Geçen gün gördüm. Bak, bana itiraz etme. Bana çalış, bana yardım et, gerçekten kasiyere ihtiyacım var. Ben de sana maaşını vereyim. Gelmediğin günleri keserim, ona göre he...

Güldüm... Cemre'nin yanında çalışmak güzel olabilirdi. Masal'ı da alıp buraya gelebilirdim. Hem de para kazanabilir, Serkan'a olan borcumu da ödeyebilirdim...

Eylül : tamam, kabul ediyorum. Her gün gelicem, söz veriyorum.

Cemre : biliyorum...

Cemre bana yeniden sarılıp öptü ve Masal'ı alarak bebek sandalyesine koydu. Kızım yanımda oturuyor, içim rahat ediyordu. Fazla yoğun değilken masaları kaldırması için garsonlara yardım ettim. O sırada Güney'i gördüm. Dışarısı kapkaranlık olmuş. Ne ara akşam olmuştu ki?

Güney : oo Eylül... artık sen de mi burdasın?

Eylül: evet ama çalışan olarak... Cemre beni kasiyer olarak işe aldı..

Güney: öyle mi? Kasiyer alıcam diyordu ama...

Eylül : ve o ben oluyorum...

Güney: olsun, tanıdık yüzler daha iyi... gerçi ben de yeni kasiyeri merak ediyordum, bilirsin... yani belki bir şansım olur falan diye...

Güneyle konuşmak çok kolaydı, çok keyifli... uzun zaman sonra beni güldürmüştü. Kapıdan içeri birileri daha girdi ama yüzlerini seçemedim... etrafımdaki her şey bulanmaya başladı, sonra da karardı ve yeri altımda hissedemedim...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin