Amir : Semih, Arda! Fazla gecikmeden evlerine gidelim de ailelerine haber verelim... Erdem'in evine uğrayalım önce. Ali'nin anne babası şehir dışındaydı değil mi?
Can : evet ama eşi burda... ufak da bir kızı vardı...
Amir : biliyorum... vereceğim en zor haber olacak bu... kendi oğlumu kaybetmiş gibi hissediyorum ama güçlü olmak zorundayız. Hepimiz! Duydunuz mu?! Hiçbiriniz kendinizi salmayacaksınız. Uzun zamandır buradan kimse şehit olmamıştı ve şimdi iki şehidimizin birden olması çok kötü bir durum ama kendinizi toparlayın. Toparlayın ki yardıma ihtiyaçları olan insanlara yardım edebilin...
Eylül yalnız olmamalıydı... bu haber verilirken yalnız olmamalıydı... her şekilde dünyası başına yıkılacak, kendini kaybedecekti ama böyle olmaz, yalnız olmamalıydı. Yanında biri olmalıydı... ve şu an ben vardım. Kızlara söylesem, ağlayıp öyle gelecekler, Eylül'ü teselli etmek yerine daha da üzecek, acısını alevlendireceklerdi. Güney ise... nasıl bir tepki vereceğini bilmiyorum, mutlaka üzülür ama Eylül'e ne denli yardımcı olur emin değilim. Ben gitmeliydim... ben de orda olmalıydım...
Şimdi ağlamanın ne yeri ne de zamanıydı, onun için güçlü olmalıydım... Onun için, Masal için...
Serkan : ben... ben de gelmek istiyorum...
Amir : sen mi söyleyeceksin? Aranızın iyi olduğunu biliyorum ama...
Serkan : hayır hayır... Eylül'e ben söyleyemem ama yanında olabilirim. Bilmiyorum... arkadaşlarını arayıp gelmelerini söylesem mi yoksa yalnız mı kalmak ister hiç bilmiyorum...
Amir : biz gidelim... orda karar verirsiniz
Kafamı sallayıp onayladım, ama sanki orada değil gibiydim... Ali'ydi bu Ali... herkesten dikkatliydi o. Nasıl olurdu? Nasıl yoldan çıkardı o araç? Ali nasıl kurtulamazdı?
Kapının önüne geldiğimizde ne yapacağımı bilemedim. Önden amir girmeli, haber vermeli ve sonra ben de mi görünmeliydim, yoksa önce ben girip Eylül'ü biraz rahatlatmalı ve sonra amir mi haberi vermeliydi? Bunu düşünene kadar ismini hatırlayamadığım amir zili çalmıştı bile. Düşünmeden hemen en öne geçtim, Eylül kapıyı açar açmaz ilk beni görmüştü... gözlerindeki mutluluk ve heyecan... son kez şahit oluyorum bu ana... bir daha asla böyle gülmeyecek, asla böyle heyecanlı olmayacak. Çünkü bir daha asla kocasını karşılayamayacak...
Eylül: aa Serkan! Seni beklemiyordum. Ali mi çağırdı seni? Şey ama Ali yok... yani henüz gelmedi...
Serkan: biliyorum Eylül... ben şey...
Eylül: beni öğlen göreve gidicem uzun sürebilir diye aradı, bir daha da aramadı... ama beklemek istersen içeri girebilirsin...
Serkan: teşekkür ederim. Ben aslında...
O sırada amir, yanıma gelmişti... Eylül onu görünce şaşırdı. Bizi görmeyi beklemiyordu ama sanki kafasında oluşan fikri görebiliyordum. Şimdi sadece şaşkınlığa vurup aklındaki düşünceyi inkar etmeye çalışıyordu...
Eylül: Ama siz... hepiniz neden geldiniz? Anlayamadım ben...
Serkan: Eylül... içeri geçebilir miyiz?
Eylül bizi içer aldı ama kafası karışık görünüyordu ki haklıydı...
Eylül: Serkan, ben anlamıyorum... neler oluyor? Hepiniz neden burdasınız?
Amir : Eylül... uzatıp seni daha da germeye gerek yok. Uzattıkça bundan kaçamayacağız üstelik. Bugün Ali gittiği görevden dönemedi... ne yazık ki... ben çok üzgünüm, gerçekten çok üzgünüm... Ali benim oğlum gibiydi, acını paylaşıyorum... başın sağolsun
Eylül bir anda yere çöktü... olduğu yerde, dizlerinin üzerindeydi. Üstelik suratı bembeyaz oldu, her an bayılacak gibiydi. Acaba telefonu aldığımda ben de böyle mi görünüyordum? Hemen kendimi toparlayıp yanına gittim onu kollarından tutup kaldırdım ve koltuğa oturması için yardım ettim. Gözlerim yanıyor, ağlamak üzereydim biliyorum... yine de güçlü olmam gerekiyordu, biraz daha... Eylül'ün yanında ağlayamazdım... evde istediğim kadar ağlayabilirdim ama burada olmaz...
Eylül: Serkan... bir şey söyle... yalan söylüyorlar, bir yanlışlık var de ne olur... Ali ölmedi de ne olur...
Serkan: Eylül.. çok üzgünüm, gerek çok üzgünüm ama...
Eylül: hayır ama... ama daha öğlen konuştuk... geç gelicem dedi, geç kaldı ama gelir...
Serkan: Eylül, lütfen yapma... kabullenmek çok zor ama dayanmak zorundasın. Masal... Masal için... lütfen metanetini koru...
Eylül'ün gözlerinden yaşlar bir bir dökülürken ne yapacağımı bilemedim... böyle bir durumda ne yapılırdı ki?
Amir : senin için yapabileceğimiz bir şey var mı? Herhangi bir şey?
Eylül: nasıl? Nasıl oldu bu? Söyleyin bana... Vuruldu mu? Hastanede mi?
Serkan: hayır... araba yokuş aşağı denize yuvarlanmış. Bir kişi çıkabilmiş ama Ali ve diğerleri...
Depoda resmen bir EySer bölümü var 🙊 tabii o bölüme gelmemize daha vakit var 🤪
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
ChickLitKarısıyla çok mutlu olan bir adam en yakın arkadaşına eşini ve çocuğunu emanet eder ve sonradan olanlar ile her şey değişir...