123

514 33 16
                                    

Serkan
Eylül bana sımsıkı sarılırken sallanarak dans etmemiz bile çok anlamlı geliyordu. Kollarımda benim için dünyanın en güzel kadını dururken onunla dans etmek en güzel duygulardan biriydi... belinden tutup biraz daha kendime çektiğimde memnuniyetle iç çekti...

Ben de ondan biraz ayrılıp elini tutarak çevresinde bir tur döndürdüm. Onu yeniden kendime çekip dans etmeye çalıştığımda adımlarımı onunkilere uydurup ayaklarına basmamaya özen gösteriyordum.

Eylül: sen de hiç fena değilsin... gerçi ilk dansımız değil ama...

Serkan: teşekkür ederim... İlk değil, son da olmasın.

Eylül: olmasın... biraz daha dans edebilir miyiz? Ben bu güzel elbiseyle buradaki en yakışıklı adamla dans eden kadın olmak istiyorum biraz daha...

Serkan: tabii... istediğin kadar. Bütün zamanlar senin olsun Eylül...

Bir süre daha dans ettik, kafasını kaldırıp bana bir soru sordu...

Eylül: Serkan, geçenlerde Mine'nin güzel ve çekici bir kadın olduğunu, bunun da fazlasıyla farkında olduğunu ve kullandığını söylemiştin...

Serkan: evet?

Konunun nereye gideceğini, neyi sormak istediğini merak etmiştim...

Eylül: bu beni çekici bulmadığın anlamına mı geliyor? Çünkü benim için güzel ve doğal olduğumu, bunun da hiç farkında olmadığımı söyledin...

Serkan: çekici bulmamak mı? Eylül tabii ki alakası yok.

Eylül: buluyorsun yani?

Serkan: elbette... sana daha önce de söyledim, yine dans ettiğimiz gece... o gece de söylemiştim, seni bir erkeğin bir kadını arzulayabileceği her şekilde arzuluyorum. Uzak durmamın tek sebebi sadece aramızdaki durum yüzünden. Bunun seni çekici bulup bulmamamla bir alakası yok. Duygularını incittiysem özür dilerim

Eylül: hayır öyle değil ama... anlıyorum. Zor oluyor mu peki bu mesafe?

Serkan: hayır.. kesinlikle hayır. Ben sana açıldığım zaman senin benim yüzüme bakmayacağını bile düşünüyordum Eylül. Şu an aramızda yaşananlar benim için rüya gibi. Baksana, kollarımdasın, dans ediyoruz, gözlerimizin içine bakıyoruz, aşktan konuşuyoruz. Bunlar hayalden de öteydi benim için. Bu yüzden yaşadığımız her güzel ana şükrediyorum ben

Eylül: peki öyleyse... şimdi daha iyi anlıyorum.

Serkan: peki sen? Yani bir Ali değilim, sen beni çekici buluyor musun?

Eylül: fazlaca yakışıklı olman haricinde mi?

Serkan: evet

Eylül: elbette... bir de seni ilk öpenin ben olduğunu düşünürsek tabii ki seni çekici buluyorum. Bir tek görünüşünle değil, cümlelerinle, ses tonunla, bana ve kızıma bakışınla bile...

Serkan: vay be... senden bunları duymak...

Eylül: ben de tahmin etmezdim ama olabiliyormuş demek ki... seninle çok rahatım, tahminimden de rahat. Seninle her şeyi konuşabiliyorum, bu benim için çok büyük bir lüks.

Serkan: zaten benim de istediğim buydu. Benimle rahat olman...

Eylül: fazlasıyla rahatım. Tahminimden bile çok.

Eylül kafasını omzuma bıraktığında sadece sallanmaya başladık...

Eylül
Bugün öyle mutluydum ve kendimi öylesine dingin hissediyordum ki... Bugün Serkan ile harika bir gün geçirmiştik.

Bu mutluluk bir gün bitebilir miydi? Muhtemelen. Ama sürebileceği kadar uzun sürmesini istiyordum, bencilce...

Bir gün biteceğini biliyordum, bu bir tahmin değildi, bundan emindim. Biliyordum çünkü bugün bunu iyice görüp emin olmuştum. Serkan bir gün bu sahte aileden bıkacaktı. Çünkü kendi çocuğu olsun isteyecekti.

Benim sürekli eski kocamı anıp mızmızlanmamdan, kendi kanından olmayan Masal'ın şımarıklıklarından bıkıp bir gün tak ettiğinde bizden vazgeçecekti...

Serkan: Eylül, istersen yatalım artık. Yarın erken kalkıp Masal'ı alacağız biliyorsun.

Kafamı salladım. Hala gerçeğin ağırlığıyla içimde bir savaş veriyordum. Bir gün her şey bitecekti.

Belki bana verdiği sözler yüzünden bunu bana söyleyemeyecekti, bırakamayacaktı beni, ama ben anlayacaktım. O gün geldiğinde ben bunu anlayacak ve onu bu itirafın çilesinden kurtaracaktım...

Peki bunu düzeltmek elimdeyken Serkan'ı göz göre göre kaybetmek zorunda mıydım? Düzeltebilirdim, gitmeyi düşünmemesini bile sağlayabilirdim.

Anneme kızmıştım ama o haklıydı, eğer Serkan'ın bir çocuğu olursa, bunu ona verebilirsem asla gitmezdi, beni seviyordu çünkü. Kendi çocuğuna da Masal'a da birlikte babalık yapardı. Böylece içinde hiçbir şey kalmayacaktı, onu hep mutlu edebilecektim...

Artık o mızmız kadın olmayacaktım. Ali beni ben daha onunla evliyken aldatmıştı, ben yapamaz mıydım? Pekala yapabilirdim. O ölmüştü ve ben de onun yerine sevdiğim bu adamı mutlu edebilir, kendimi ona tamamen teslim edebilirdim. Zaten seviyordum, neden utanıp sıkılacaktım ki? O benim kocamdı artık...

Birden Serkan'ın dudaklarına yapıştım. Ürkek ellerim saniyeler sonra gömleğini buldu. Serkan bir an benden uzaklaşıp bana baktı ama aldırmadım, onu öpmeye devam ettim.

Ben onu gömleğinin düğmelerini çözmeye başlarken onun da elleri sırtımdaki fermuarı bulmuştu. O, fermuarı yavaş yavaş aşağı indirirken benim kulaklarıma Ali'nin sesi duyulmuştu, bana yazdığı mektubu kendi ağzıyla okuyordu sanki.

Sev diyordu bana, bu söylediğime itiraz etme ve sevebiliyorsan sev. Çünkü kalana her zaman daha zor diyordu...

İki gündür dehşet tansiyon problemleri yaşıyorum. Biraz iyi hissetmişken atıyorum bölümü, kendinize dikkat edin 🙏🏻💜🌸

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin