Masal ile eve geldiğimizde kızım artık ağlamadığı için mutlu olmuştum. Ama onu böyle durgun, içine kapanık görmeye dayanamıyordum. Gelir gelmez odasına geçmişti ve yatağına uzanmıştı. Artık ağlamıyordu ama yine de yarın okula gitmesi için bir türlü ikna edemiyordum.
Serkan geç olsa da geldiğinde mutfağa geçip yemeğini hazırladım...
Serkan : Eylül neler oluyor? Masal'a ne olmuş? Neden çağırdılar bizi okula?
Eylül: önemli bir sorun değil, zaten aramızda konuşup hallettik. Sadece yarın okula gitmek için birkaç oyuncakla kandırmam gerekiyor hepsi bu...
Serkan : okula gitmesi için ikna etmek mi? Masal daha düne kadar okula gitmek için can atıyordu, bir anda ne olmuş da şimdi istemiyor?
Eylül: Serkan geçti gitti, biz hallettik diyorum. Kızımın problemini çözemeyecek miyim?
Serkan : kızın... senin kızın. Tabii zaten ben kimim ki? Tabii ki annesi sensin, sen tek başına halledersin her şeyi...
Eylül: öyle mi dedim ben şimdi?
Serkan : demene gerek yok. Anlıyorum...
Uzun bir sessizlik olmuştu, ikimiz de konuşmuyorduk. Bu belirsizlik beni geriyordu. Eğer vazgeçtiyse bunu bir an bilmek istiyordum...
Eylül: Serkan, bu haftasonu Masal ile bir pikniğe davet edildim. Planlarımız değişecekse şimdiden söyle de biz de oraya gidelim...
Serkan : ne? Eylül, bu hafta sonu nikahımız var... unuttun mu?
Eylül : hayır tabii ki unutmadım.
Serkan'ın suratı düştü bir anda... farketmemek mümkün değildi...
Serkan : ama vazgeçtin... dün bütün gece oturup bunu düşündün ve vazgeçtin...
Eylül: hayır tabii ki hayır... Sadece... yani sen pişmanmışsın gibi hissetmeye başladım..eğer pişmansan söyle Serkan, ben alınmam, ya da bunun için seni suçlayamam...
Serkan : niye böyle bir şey hissettin?
Eylül: sabahtan beri öyle soğuksun ki... dün geceden sonra eski kocasının her bahsinde ağlayıp duran biriyle evlenmekten vazgeçtiğini zannettim...
Serkan: böyle bir şey yok tabii ki Eylül... seninle evlenmek için yıllarca beklemişim ben, görmüyor musun?
Kafam karışmıştı...
Serkan : dün geceden sonra sadece sana biraz izin vermeye çalıştım. Kafanı karıştırmadan düşünmeni istedim... gerçekten emin olmanı. İstemediğin bir şey yapmanı istemiyorum. Bu sadece kağıt üzerinde bir evlilik olacak biliyorum ama yine de hayatında büyük bir değişiklik yaratıcak..
Eylül: sadece bu mu? Bana kızmadın mı? Ya da darılmadın mı?
Serkan gülümseyince içimdeki tüm kuşkular birden uçup gitmişti...
Serkan : Eylül benim sana kızmaya hakkım mı var? Ya da darılmaya? Ben senin ne yaşadığını bilerek seninle bu hayatı kabul etmedim mi? Senin acı çekmeni değil, gülmeni mutlu olmanı istiyorum...
Eylül: ama ben seninle çok mutluyum... bugün sen öyle soğuk davranınca.. ben çok kötüydüm...
Serkan : anne kız üzüntüleriniz bile aynı günü buluyor...
Eylül: sana bunu söylemek isterim ama seni üzmesinden korkuyorum. Ama biz bu konuyu Masal ile çözdük.
Serkan : nasıl? Ne olmuş anlatır mısın lütfen Eylül? Merak ediyorum...
Eylül: kreşte babalarının mesleklerini anlatmaları istenmiş... o da kendini kötü hissetmiş. Benim babam neden yok dedi, iki gözü iki çeşme ağlıyordu
Serkan : ah canım benim...
Eylül: ama o babam yok demek yerine senin mesleğini söylemiş... Benim babam avukat, hakim amcaya iyi insanları savunup kötü adamları hapse attırıyor demiş.
Serkan : ciddi misin?
Serkan sırıtıyordu... tam da tahmin ettiğim gibi.
Eylül: evet... Serkan amcam bana kızar mı dedi. Ona da üzülmüş biraz.
Serkan : neden kızayım ki? Hatta beni mutlu edeceğini bilmeli...
Eylül: çocuklar ona inanmamış, sınıfta dalga geçmişler, babası olmadığını nerden öğrendiler bilmiyorum ama... onun eksikliğini çekiyor Serkan, hem de çok. Okula başlamasıyla babasının eksikliğini daha çok hissetmeye başladı. Onu ne kadar hatırlıyor ya da hakkında ne düşünüyor bilmiyorum ama ben kızımı böyle görmeye dayanamıyorum...
Serkan : bir de ben konuşayım mı?
Eylül: olur... seni çok seviyor, belki seni dinler.
Serkan masadan kalkacakken elini tuttum...
Eylül: Serkan... ben dün gece Ali için ağlamadım. O hep aklımın bir köşesinde ama eskisi gibi değil. Geçiyor. Ben dün gece kızımın baba özlemine, seni babası sanmasına ağladım, sonra birden her şey için ağladım, durduramadım...
Serkan : keşke Ali yerine ben ölseydim...
Gözlerim doldu... neden böyle bir şey söylemişti ki?
Eylül: ne?! sakın Serkan... sakın bu cümleyi bir daha kurayım deme.. Sakın.
Serkan : ama öyle... Ali yerine ben ölseydim ne sen acı çekerdin ne de Masal. İkiniz de hala mutlu olurdunuz. Üç beş gün yasım tutulurdu, ama sadece o kadar. Böyle bir ömür arkamda kırık kalpler bırakmazdım...
Ayağa kalkıp ona sıkı sıkı sarıldım...
Eylül: böyle konuşup beni üzme... Serkan lütfen... sen bir kez ölümden döndün ve benim canımdan can gitti. Kızımın iyi olduğuna sevinemeden senin için elim kalbimde senden haber bekledim. İyi olduğunu duymayı bekledim. Dayanamam... sana bir şey olmasına dayanamam...
Serkan da bana sıkı sıkı sarılıp saçlarıma öpücükler bıraktı... rahatlıyordum. Kalbimin atışı yavaşlıyordu...
Serkan: sizi bıraktığım falan yok Eylül... tamam, ağlama. Özür dilerim... sadece acınızı tamamen silmek için her şeyi yapardım.
Eylül: biliyorum ve yapıyorsun da, acımızı dindiriyorsun... ben de senin üzülmemen için her şeyin üzerine sünger çekmeye hazırım. Masal için söz veremem ama kendimden eminim... bir gün olur mu bilmiyorum ama Masal'ın seni gerçekten babası gibi görmesini, sana baba demesini çok isterim. Belki bu da senin yaşayacağın eksikliği bir nebze giderir...
Serkan: o beni öyle görsün ya da görmesin, bana baba desin ya da demesin, o benim kızım Eylül... bunun için bana izin verdiğin için çok mutluyum. Hayatımda hiçbir eksik yok... şimdi izninle, biraz kızımla konuşacağım...
eyserciyazar istemiş ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
ChickLitKarısıyla çok mutlu olan bir adam en yakın arkadaşına eşini ve çocuğunu emanet eder ve sonradan olanlar ile her şey değişir...