128

512 30 15
                                    

Eylül
Pazartesi okul çıkışı dans kursundaki görevli ve hocalarla konuşur konuşmaz hemen Serkan'ı aradım.

Serkan: yer bulabildin mi?

Eylül: evet buldum, bugün de ders varmış, kalsam mı? İdare edemezsen sonrakiyle başlarım

Serkan: kal tabii Eylül, sen bizi merak etme ve eğlenmene bak lütfen. Aklın burada kalmasın. Masal'la ödevini yapacağız birazdan

Eylül: tamam... çünkü öğretmenle de konuştum, Serpil hanım dedi ki ders geçen hafta başlamış ama daha yeni başlamışlar. Ben temel hareketleri biliyorum zaten. Zaten çiftlerle çalışmaya bugün başlanacakmış.

Serkan: çok güzel. Çiftler mi?

Eylül: tangoya yazıldım ya, çift olarak dans ediliyor tabii ki. Neyse ki Kemal ile konuştum o da tek kalmış, bari beraber oluruz dedik...

Serkan: sizin okuldan Kemal mi? Beden eğitimi hocası olan...

Eylül: evet o. Kalacaksam şimdi kapatmam lazım, sonra konuşalım olur mu?

Serkan: şey, tamam. Kaçta çıkacaksın? Seni alalım...

Eylül: bir buçuk saat sonra.

Serkan: tamam... görüşürüz.

Telefonu kapatıp dersin yapılacağı salona doğru yürüdüm. Uzun bir süre sonra kendim için bir şeyler yapmaya başladığıma sevinmeye başlamıştım...

Serkan
Eylül'ün çıkacağı saat gelmek bilmemişti. Öyle ki evden fazla erken çıkmıştım ve Masal da arabada sıkılmıştı. Şimdiden kedisi Ömer'i özlediğini söylemeye başlamıştı. Onu duyuyordum ama can kulağıyla dinleyemiyordum çünkü şuan aşkın dansı olarak bilinen tango yapan Eylül ve beni daha önce tanıştırdığı Kemal'i düşünüyordum.

Saçmaydı biliyorum, Eylül bayıla bayıla o adamla dans etmiyordu sonuçta, Eylül dans etmek için bir yabancı yerine onu tercih etmişti ama içimi aşırı derecede bir kıskançlık kaplamıştı.

Kemal'i düşünüyordum, adam uzun boylu, kaslı, çocuklarla inanılmaz derecede iyi anlaşan ve ortalamanın gayet üstünde bir tipi olan adamdı. Eylül ile dans ettiğinden eminim aşırı derecede memnundur, Eylül ise... Eylül'ün ne derece rahat ya da memnun olduğunu bilemiyordum işte...

İçimi git gide koca bir rahatsızlık kaplarken Eylül arabaya bindiğinde rahatladım. Onu öptüm ve nasıl geçtiğini sordum.

Eylül: güzeldi... uzun zaman sonra dans etmek iyi geldi. Yani bunca zaman dans ettim tabii, seninle de dans ettik ama gerçek bir dansı kastetmiştim. Tangoyu öğrenmeyi çok istiyordum.

Serkan: zevkli miydi peki?

Eylül: evet. Üstelik Kemal benden iyi dans ediyordu. Kolay oldu o yüzden. Senin günün nasıl geçti?

Serkan: dosya okuyup durdum işte. Klasik...

Eylül: sen iyi misin?

Serkan: bak yine kızacaksın biliyorum ama konu sen olunca ben kendimi tutamıyorum Eylül, çevrendeki her erkekten nefret ediyorum. Kıskanıyorum. Oraya gelip ben de kayıt yaptırmamak için kendimi zor tuttum. Bırakayım diyorum, tek başına bir şeyler yapsın diyorum ama Kemal ile dans edeceğinizi söylediğinden beri iyi değilim...

Eylül: Serkan sadece dans ediyorum. Yani yabancı biri olmasındansa o olsun dedim...

Serkan: biliyorum, tabii ki biliyorum. Ama adam zaten yetenekli, benim olduğumdan daha iyi de dans ediyordur seninle. Kıskandım işte. Boşver sen beni...

Eylül: boşveremem. Rahatsızsan kursa gitmem olur biter Serkan.

Serkan: rahatsız değilim. Tabii ki gideceksin.

Eylül: rahatsız oldun işte...

Serkan: aşarım merak etme...

Eylül: bilmiyorum, belki sen de gelsen...

Serkan: beni ister misin ki?

Eylül: elbette Serkan. Bir başkasıyla dans edeceğime seninle dans etmeyi çok isterim. Sen dans etmeyi sevmediğin için sana söylemedim ama...

Serkan: gelirim. Gelirim elbette. Ben de seninle dans edeceksem öğrenmem lazım. Basit hareketleri bana öğretmen gerekicek. Öğret ki seni rezil etmeyeyim...

Eylül: olmazsın tabii ki, öyle düşünme. Peki sen de benimle gelirsen Masal ne olacak?

Serkan: Cemre'nin kafesi bu saate kadar açık. Masal biraz orada durur, sonra alırız. Olmaz mı dersin?

Eylül: olur sanırım.

Serkan: tamam o halde... bekle burdayken kaydımı yaptırayım sen de vazgeçmeden

Eylül: ben söyledim zaten, neden vazgeçeyim ki? Seninle dans etmeyi çok isterim Serkan... hele ki tango. Çift dansı bu...

Gülümsedim ve hemen arabadan inip içeri girerek aynı saat için kayıt yaptırdım. Arabaya yeniden bindiğimde yüzüm gülüyordu...

Eylül: kıskanıyorsun demek...

Serkan : elimde değil...

Eylül: şimdi beni anlıyorsundur. Mi-...

Masal'ın bizi dinlediğini fark edince düzeltti. Sanırım zaten Mine'yi sevmeyen kızımıza onu daha fazla kötülemek istemiyordu...

Eylül: O kadınla bir araya geldiğinde ben de aynı şeyi hissediyorum, hatta daha bile fazlasını. En azından ben Kemal ile nişanlanmamıştım

"Ama sen Ali ile evliydin ve bu hepsinden beter" diyemedim...

Serkan: sus sus... deme öyle şeyler Eylül.

Eylül güldü... onu güldürebilmek hoşuma gidiyordu. Ben de gülümseyerek arabayı evimize doğru sürdüm...

Serkan: sonraki dersimiz iki gün sonraymış. O güne kadar halledebilir miyiz basit hareketleri sence?

Eylül: tabii ki.

Serkan: güzel...

Masal : sen de mi dans edeceksin baba?

Serkan: evet.

Masal : bizim sınıftaki erkekler dans etmek istemiyor

Serkan : o yaşta ben de istemezdim. Ama artık hoşuma gidiyor

Eylül: hadi canım...

Serkan : öyle...

Eylül: öyle olsun bakalım... bence sadece kıskandığın için böyle söylüyorsun ama neyse

Serkan: onun da etkisi büyük tabii, inkar edemem. Ama seninle dans etmeyi seviyorum...

Eylül: biliyorum...

Eve geldiğimizde Masal arabada uyuyakalmıştı bile. Onu taşırken Eylül de arkamızdan geliyordu. Onu yatağa bıraktıktan sonra Eylül içeride muhtemelen onu giydirdikten sonra yanıma geldi.

Eylül: ee, başlıyor muyuz ilk derse?

Sonraki bölüm zaman atlaması 🙊

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin