126

520 30 8
                                    

Eylül: öyle mi? Kiminle...

Serkan: Gaye ile... Gaye benim ilk gönüllü davamdaki müvekkilim. Yollarımız kesiştiğinde daha on yedisinde bir kızdı. Şimdi kendi ofisi olan başarılı bir psikolog. Durumdan bahsettim, rica ettim, o da seve seve ilgileneceğini söyledi. Kendisinin de otistik bir kardeşi var, Atakan'ı en iyi anlayacak kişi o bence... ne dersin?

Eylül: Serkan, babasının muayene ücretlerini karşılayacak durumu yok. Adam iki işte birden çalışıyor...

Serkan: bedavaya ilgilenecek tabii ki. Durumu anlattım ben, senin bana anlattığın kadarıyla elbette. Yardımcı olmak istiyor.

Eylül: gerçekten mi? Çok sevinirler Serkan...

Serkan : umarım bu sefer işe yarar...

Eylül : yarar yarar... ben babasına haber veririm o zaman

Serkan: tamamdır...

Serkan'a sarılıp kahvaltıma geri döndüm...

Serkan: ben de alıştım biliyor musun? Kahvaltıya yani... eskiden hiç kahvaltı alışkanlığım yoktu

Eylül: iyi oldu ama, kahvaltısız olmaz ki

Serkan: biraz kilo aldım sanki... evlenince erkekler kilo alır derlerdi, inanmazdım

Güldüm...

Eylül: yok, bence gayet iyisin, kilo falan da almadın.

Serkan: sen öyle diyorsan...

Eylül: öyle öyle...

Serkan hafifçe gülüp bana baktı..

Serkan: bana diyorsun ama bugün sen de keyiflisin

Eylül: öyleyim... bir insanın vazgeçilmezi olduğunu öğrenmek her insanı mutlu eder.

Serkan güldü ve elimi tutu...

Serkan: katılıyorum...

....

Serkan
Eylül ile Songüllere gittiğimizde Güney'in ısrarlarıyla içeriye girdik. Ömer ve Simit yerde ordan oraya giderken, Masal da onların peşinden koşturuyordu...

Masal : anne! Baba! Bakın arkadaş oldular! Simit ile Ömer arkadaş oldu!

Eylül: ne güzel... sen de bütün gün onların peşinden koştun galiba

Masal : onları arkadaş yapmak için çok uğraştım. Ama gece beraber yattık, üçümüz.

Eylül: öyle mi?

Masal : Simit ayağıma yattı, Ömer de onun yanında uyudu. Onları düşürmemek için bütün gece kıpırdamadım.

Eylül güldü...

Güney : ad konusunda ciddiyiz galiba

Serkan: hiç sorma kardeşim

Güney : kim ki o yani? Öyle bir arkadaşı mı var?

Serkan: yokmuş. O isimde tanıdığı kimse yok. Nerden buldu, nasıl düşündü bilmiyorum. Ben adını Duman koyarız diye aldım, çocuk adını Ömer koydu

Masal : Ömer

Serkan: evet kızım, Ömer...

Herkes kahkahalara boğulmuştu, benim de sinirlerim bozulunca ben de güldüm...

Eylül, Songül'e dün aldığımız hediyeyi verirken Songül de Güney de şaşırmıştı...

Eylül: ilk hediyesi mi?

Songül : öyle... niye zahmet ettiniz kızım?

Eylül: olur mu öyle şey? Aç bakalım, beğenecek misiniz?

İçinden aldığımız takım çıkmıştı. Minik bir şapka, patikler, zıbın ve eldivenleri...

Songül : bu ne? İnanmıyorum çok küçük bunlar... bunlara mı sığacak gerçekten?

Eylül: eh tabii...

Güney : şu patiklere baksana, parmak kadar. Hastanede her gün bir sürü bebek görüyorum, yenidoğanlarla bile çalıştım ama bu kadar küçük kıyafete sığacağına inanmak zor

Songül : imkansız geliyor... çok ufak değil mi?

Eylül: Masal'ı hatırlasana, doğduğu gün sen de ordaydın, o da böyle ufacıktı işte...

Songül : of ne bileyim ya, Masal kocaman oldu, aradan kaç sene geçti. Bu Güney'in Masal diye başka bebeği sevdiğini hatırlıyorum da Masal'ın ne kadar ufak olduğunu hatırlamıyorum

Eylül: ciddi misin Güney? Yaptın mı cidden?

Güney : ne yapayım Eylül, hepsi birbirine benziyordu. Biz hangisi acaba falan derken Serkan bilmişti Masal'ın hangisi olduğunu...

Eylül bana dönüp gülümsedi...

Eylül: cinsiyeti ne zaman öğreneceksiniz?

Songül : ya aslında öğrendik de, Cemre de yanımızda olunca söylerim

Eylül: ya meraktan çatlarım ben, ne olur söyle

Songül : of tamam, ama sakın ona bildiğini söyleme. Aynı anda söylemem lazımdı...

Eylül: tamam tamam, belli etmem. Hadi söyle

Güney : kız!

Masal : kız mı? O zaman o benimle oynar dimi? Benimle ne zaman oynar?

Eylül: biraz büyüsün, oynar tabii. Tabii bir de önce doğması lazım.

Masal, kedisini de kucağına alıp kucağıma yerleşti...

Masal : tamam o zaman ben de o benimle oynayana kadar Ömer ile oynarım

Eylül: iyi fikir

Masal'a sarılıp öptüğümde o da kedisini yere bırakıp bana sarıldı... Eylül de bize bakıp kocaman gülümsedi..

Eylül : biz kalkalım artık. Sınav kağıtlarını okumam lazım.

Masal : anne Simit de bizimle gelebilir mi? Ömer çok özler onu

Eylül: yine geliriz kızım, Songül teyzenler de gelir. Simit'i götürürsek Songül teyzenler onu çok özler. Sen de Ömer'i burda bırakırsan özlersin dimi?

Masal : evet...

Eylül: o zaman yine buluştururuz onları

Masal : tamam...

Masal'ı da alıp yola çıktık. Masal arkada tek başına oturmaya alışmıştı, Eylül de benim yanıma oturmaya...

Serkan: eve gitmeden önce dışarıda bir kahve içmek ister misin? Hava da güzel...

Eylül: Cemre'nin kafesinde mi?

Serkan: ben açıklık bir yeri kastetmiştim ama orayı istiyorsan...

Eylül: olur, başka bir yere gidelim...

Onları sahil kenarına götürmüştüm... Ömer'i de veterinere götürürken kullandığımız taşınan yuvasına koymuştuk. Masal bundan pek memnun değildi...

Masal: ya kucağıma almak istiyorum

Eylül: ya fırlar giderse? Orada dursun...

Serkan : Eylül, bu yaz için aklında bir plan var mı? Yoksa okullar kapanır kapanmaz sizi tatile götürmek istiyorum...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin