Eylül: öyle mi? Kiminle...
Serkan: Gaye ile... Gaye benim ilk gönüllü davamdaki müvekkilim. Yollarımız kesiştiğinde daha on yedisinde bir kızdı. Şimdi kendi ofisi olan başarılı bir psikolog. Durumdan bahsettim, rica ettim, o da seve seve ilgileneceğini söyledi. Kendisinin de otistik bir kardeşi var, Atakan'ı en iyi anlayacak kişi o bence... ne dersin?
Eylül: Serkan, babasının muayene ücretlerini karşılayacak durumu yok. Adam iki işte birden çalışıyor...
Serkan: bedavaya ilgilenecek tabii ki. Durumu anlattım ben, senin bana anlattığın kadarıyla elbette. Yardımcı olmak istiyor.
Eylül: gerçekten mi? Çok sevinirler Serkan...
Serkan : umarım bu sefer işe yarar...
Eylül : yarar yarar... ben babasına haber veririm o zaman
Serkan: tamamdır...
Serkan'a sarılıp kahvaltıma geri döndüm...
Serkan: ben de alıştım biliyor musun? Kahvaltıya yani... eskiden hiç kahvaltı alışkanlığım yoktu
Eylül: iyi oldu ama, kahvaltısız olmaz ki
Serkan: biraz kilo aldım sanki... evlenince erkekler kilo alır derlerdi, inanmazdım
Güldüm...
Eylül: yok, bence gayet iyisin, kilo falan da almadın.
Serkan: sen öyle diyorsan...
Eylül: öyle öyle...
Serkan hafifçe gülüp bana baktı..
Serkan: bana diyorsun ama bugün sen de keyiflisin
Eylül: öyleyim... bir insanın vazgeçilmezi olduğunu öğrenmek her insanı mutlu eder.
Serkan güldü ve elimi tutu...
Serkan: katılıyorum...
....
Serkan
Eylül ile Songüllere gittiğimizde Güney'in ısrarlarıyla içeriye girdik. Ömer ve Simit yerde ordan oraya giderken, Masal da onların peşinden koşturuyordu...Masal : anne! Baba! Bakın arkadaş oldular! Simit ile Ömer arkadaş oldu!
Eylül: ne güzel... sen de bütün gün onların peşinden koştun galiba
Masal : onları arkadaş yapmak için çok uğraştım. Ama gece beraber yattık, üçümüz.
Eylül: öyle mi?
Masal : Simit ayağıma yattı, Ömer de onun yanında uyudu. Onları düşürmemek için bütün gece kıpırdamadım.
Eylül güldü...
Güney : ad konusunda ciddiyiz galiba
Serkan: hiç sorma kardeşim
Güney : kim ki o yani? Öyle bir arkadaşı mı var?
Serkan: yokmuş. O isimde tanıdığı kimse yok. Nerden buldu, nasıl düşündü bilmiyorum. Ben adını Duman koyarız diye aldım, çocuk adını Ömer koydu
Masal : Ömer
Serkan: evet kızım, Ömer...
Herkes kahkahalara boğulmuştu, benim de sinirlerim bozulunca ben de güldüm...
Eylül, Songül'e dün aldığımız hediyeyi verirken Songül de Güney de şaşırmıştı...
Eylül: ilk hediyesi mi?
Songül : öyle... niye zahmet ettiniz kızım?
Eylül: olur mu öyle şey? Aç bakalım, beğenecek misiniz?
İçinden aldığımız takım çıkmıştı. Minik bir şapka, patikler, zıbın ve eldivenleri...
Songül : bu ne? İnanmıyorum çok küçük bunlar... bunlara mı sığacak gerçekten?
Eylül: eh tabii...
Güney : şu patiklere baksana, parmak kadar. Hastanede her gün bir sürü bebek görüyorum, yenidoğanlarla bile çalıştım ama bu kadar küçük kıyafete sığacağına inanmak zor
Songül : imkansız geliyor... çok ufak değil mi?
Eylül: Masal'ı hatırlasana, doğduğu gün sen de ordaydın, o da böyle ufacıktı işte...
Songül : of ne bileyim ya, Masal kocaman oldu, aradan kaç sene geçti. Bu Güney'in Masal diye başka bebeği sevdiğini hatırlıyorum da Masal'ın ne kadar ufak olduğunu hatırlamıyorum
Eylül: ciddi misin Güney? Yaptın mı cidden?
Güney : ne yapayım Eylül, hepsi birbirine benziyordu. Biz hangisi acaba falan derken Serkan bilmişti Masal'ın hangisi olduğunu...
Eylül bana dönüp gülümsedi...
Eylül: cinsiyeti ne zaman öğreneceksiniz?
Songül : ya aslında öğrendik de, Cemre de yanımızda olunca söylerim
Eylül: ya meraktan çatlarım ben, ne olur söyle
Songül : of tamam, ama sakın ona bildiğini söyleme. Aynı anda söylemem lazımdı...
Eylül: tamam tamam, belli etmem. Hadi söyle
Güney : kız!
Masal : kız mı? O zaman o benimle oynar dimi? Benimle ne zaman oynar?
Eylül: biraz büyüsün, oynar tabii. Tabii bir de önce doğması lazım.
Masal, kedisini de kucağına alıp kucağıma yerleşti...
Masal : tamam o zaman ben de o benimle oynayana kadar Ömer ile oynarım
Eylül: iyi fikir
Masal'a sarılıp öptüğümde o da kedisini yere bırakıp bana sarıldı... Eylül de bize bakıp kocaman gülümsedi..
Eylül : biz kalkalım artık. Sınav kağıtlarını okumam lazım.
Masal : anne Simit de bizimle gelebilir mi? Ömer çok özler onu
Eylül: yine geliriz kızım, Songül teyzenler de gelir. Simit'i götürürsek Songül teyzenler onu çok özler. Sen de Ömer'i burda bırakırsan özlersin dimi?
Masal : evet...
Eylül: o zaman yine buluştururuz onları
Masal : tamam...
Masal'ı da alıp yola çıktık. Masal arkada tek başına oturmaya alışmıştı, Eylül de benim yanıma oturmaya...
Serkan: eve gitmeden önce dışarıda bir kahve içmek ister misin? Hava da güzel...
Eylül: Cemre'nin kafesinde mi?
Serkan: ben açıklık bir yeri kastetmiştim ama orayı istiyorsan...
Eylül: olur, başka bir yere gidelim...
Onları sahil kenarına götürmüştüm... Ömer'i de veterinere götürürken kullandığımız taşınan yuvasına koymuştuk. Masal bundan pek memnun değildi...
Masal: ya kucağıma almak istiyorum
Eylül: ya fırlar giderse? Orada dursun...
Serkan : Eylül, bu yaz için aklında bir plan var mı? Yoksa okullar kapanır kapanmaz sizi tatile götürmek istiyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emanet
ChickLitKarısıyla çok mutlu olan bir adam en yakın arkadaşına eşini ve çocuğunu emanet eder ve sonradan olanlar ile her şey değişir...