34

865 32 19
                                    

Eylül
O akşam kafeden çıkar çıkmaz Cemre'nin evine gittim. Bütün gün kafeye uğramamış, aramamıştı bile ve bu durum beni fazlasıyla endişelendirmişti. Eğer bu kadar hastaysa onu hastaneye götürebilir ya da Güney'den yardım isteyebilirdim.

Kapıyı açtığında onu inceledim, Cemre pek hasta gibi durmuyordu ama mutsuz ve sanki ağlamış gibiydi. Sanki daha çok depresyonda gibiydi, eğer böyle bir şey olabilseydi... Olanlara bir anlam verememiştim. Ama tabii ki ne olduğunu öğrenmeden burdan gitmeye de niyetim yoktu...

Eylül: Cemre... canım, nooldu sana? Sen kolay kolay hasta olmazdın, neyin var?

Cemre : yok bir şey...

Burnunu çekti ve televizyona odaklandı.

Eylül: Cemre... bütün gün kafeye gelmedin, aramadın bile. Tamam ben idare ettim, erkenden açtım, sorun olmadan geçti ve az önce de kapattım, sorun yok yani ama sen hiç böyle yapmazdın. Merak ediyorum. Endişelendim senin için...

Cemre: naaptı o? Nişanlandı mı?

Ne? Ben ne sormuştum o bana ne soruyordu? Ayrıca kimden bahsediyorduk?

Eylül: ha? Kim?

Cemre : Serkan! Serkan'ı diyorum tabii ki! Tabii dün sen de oraya gittin, bu muhteşem ana tanıklık ettin... tebrikler Eylül... gerçekten harika! Sen benim arkadaşımsın ya!

Eylül: nişanlandı ama... anlamıyorum Cemre... ne oldu? Ne yani? Sen şimdi buna mı üzüldün?

Cemre cevap vermedi ama bu halinden tahminimin doğru olduğunu anlamıştım... hih! Yoksa?? İnanamıyorum! Bu zamana kadar nasıl anlamam? Biz onları yakıştırıyorduk evet ama... bu sırada Cemre ona gerçekten baya bir aşık olmuştu anlaşılan... ve bizim bundan haberimiz yoktu?

Cemre: nişanlısı nasıldı bari? Güzel giyinmiş miydi? Baksana, benden güzel miydi? Yani şu halimden değil, normal halimden...

Eylül: sen çok çok güzelsin Cemre... su gibisin... Serkan'ın bunu gördüğüne eminim, kör olmadığı kesin olduğuna göre...

Cemre : ama görmedi işte! Senelerce beni görmedi! Gitti onunla evlendi! Onunla! Düşünebiliyor musun? Öf, sinir kadın!

Eylül: Cemre... her şey güzellik değildir ki... o onunla anlaşmış, onu sevmiş...

Cemre : Eylül, senin benim yanımda olman lazım... ayrıca ben buna inanamıyorum ya! O mu yani? O...

Eylül: Cemre... bize laf söylemek düşmez. Ama Mine tatlı bir kız bence... sadece sen sevemediğin için öyle düşünüyorsun, herkes seviyor.

Cemre : sen öyle san... öyle cin cin bakıyor ki... fettan o kadın, sana söylüyorum. Herkese gülüp duruyor ama aslında herkesten tiksiniyor, nefreti nerde olsa tanırım. İki yüzlü şeytan!

Eylül: ayıp oluyor Cemre...

Cemre : hiç de bile... Maske takıyor o boyalı suratına, Serkan böyle birini nasıl sevebilir ki? Onun insan sarrafı olması lazım, anlamıyorum... Bak Masal da sevmiyor onu, bir ben değilim. Çocuk resmen kaçıyor ondan...

Eylül: yapma Cemre... Masal daha çocuk. O işine geleni, ona hediye alanı seviyor.

Cemre : neyse ne. O kadını Masal da sevmiyor, ben de sevmiyorum işte, banane! Serkan nasıl yapar ya... nasıl nişanlanır onunla? Hiç de seviyormuş gibi durmuyor... hiç aşık değil sanki...

Eylül: olur mu öyle şey... herkes aşkını çevresine göstermek zorunda değil ki... onlar da aşklarını yalnızken yaşayan insanlardan demek ki...

Cemre : saçma! Öyle insan mı var? Siz niye öyle değildiniz?

Bu Ali'yi hatırlamama sebep olmuştu. Daha doğrusu onu unutmuyordum ki hatırlayayım... sadece aklıma düşüyordu, bir bir anılarımız geçiyordu kafamın içinden ve bu bile üzülmeme yetiyordu. O tartışmalar, kavgalar... şimdi hepsi o kadar anlamsız geliyordu ki... Onu çok özlüyordum...

Eylül: ama biz evliydik, dolayısıyla birbirimizin yanında çok daha rahattık.. evlenince onlar da öyle olacaktır

Cemre : ben sizin daha evli olmadığınız zamanları da biliyorum Eylül... siz böyle uzak değildiniz işte... ama onlar yan yana duruyorlar ama sanki birbirlerinden kilometrelerce uzaktalar. Ben anlarım...

Eylül: her insan farklıdır Cemre... hem dediğin gibi olsa neden nişanlansınlar söylesene? Belli ki Serkan'ın yıllarca aradığı oymuş...

Cemre : kusmak istiyorum...

Bunun üzerine ikimiz de kahkahalarla gülmüştük...

Ertesi gün Cemre'yi kafeye gelmeye ikna ettim. Sabah saatlerinde bir adam geldi ve Cemre ile konuşmaya başladılar. Ve Cemre gülüyordu? Onu daha önce böyle gördüğümü hatırlamıyorum... o adamla flört mü ediyordu? Sanırım imkansız aşkını bırakıp, önüne bakıyordu...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin