113

518 31 21
                                    

Eylül
Bu doğruydu. Gerçekten de Serkan'la bir çocuğum olsun isterdim, ama sadece aynı evde yaşayan ve sevgili gibi davranan iki yetişkin insan olduğumuzu düşünürsek bu mümkün değildi. Aslında bu tamamen benim korkularım ve Ali'yi tam anlamıyla kafamdan atamamamla ilgili bir durumdu.

Serkan: ister miydin gerçekten?

Eylül: tabii ki. Sen harika bir babasın, neden istemeyeyim ki?

Serkan: bilmiyorum, hoşuma gitti...

Eylül: bu yüzden keşke durumlar farklı olsaydı. İnsanın günlerini şüphe içinde geçirmeden yanında yaşlanacağı bir eş bulması çok zor, bunu bulmuşken de bir aile olmak istemek kadar doğal bir şey olamaz. Keşke seninle Ali'den önce tanışsaydık. O zaman hiç bırakmazdım seni...

Serkan: bırakmana izin verir miydim sanıyorsun? Öyle bir şansın olmazdı.

Gülümsedim...

Serkan: Uzun zamandır öyle körmüşüm ki. Sana adeta bir yenge gözüyle baktığımdan asla bu kadar güzel olduğunu görememişim. Görmüş olsaydım ve seni birazcık tanımış olsaydım seni asla bırakmazdım. Şansımı denerdim en azından.

Hafifçe güldüm...

Eylül: güzel mi? İki yeşil renkli göz haricinde bir şey göremiyorum ben güzel olan. Evlenmeden önce belki. Sonra, özellikle de Ali'nin ölümünden sonra aynalara bakamaz oldum.

Serkan: hiç farkında olmaman zaten beni sana çeken. Hiç farkında değilsin. Aslında o kadar güzel bir kadınsın ki... Masal güzelliğini tamamen senden almış.

Eylül : sen sevdiğin için sana öyle geliyordur

Serkan: sanmam. Benim ödül aldığım gece birileri senden gözlerini alamadı. Nişanlım olduğunu bile bile üstelik.

Eylül: teşekkür ederim, ama ben Mine gibilerin yanından bile geçemem...

Serkan: yine mi Mine?

Eylül: ne yapayım, o güçlü bir rakip. Hatta ben onun yanında öyle siliğim ki... Yani bir ona bak bir bana. Kadın incecik, uzun boylu, bakımlı, harika giyiniyor. Manken gibi...

Serkan: evet güzel bir kadın...ve bunun fazlasıyla farkında, bunu sergilemekten asla çekinmiyor. Ama doğal değil. Gülüşü, bakışı, sesi bile... oysa sende her şey doğal. Üstelik ne kadar güzel olduğunun farkında bile değilsin. Gittiğimiz her yerde erkeklerin sana baktığını görüyorum, ama onlarla değil de benimle olduğun için, beni seçtiğin için ne kadar şanslı olduğumu hissediyorum.

Eylül: ben mi? Bu anlattıkların kesinlikle ben değilim. Kim bakıyormuş bana?

Serkan: inan bana çok güzel bir kadınsın Eylül. Zaten hep güzel bulurdum ama sonuçta Ali'nin karısıydın, asla daha detaylı inceleme durumu olmamıştı ama Ali'nin şanslı olduğunu düşünürdüm hep. Kısmet banaymış...

Eylül: ben de seninle evlenecek olan kadının ne kadar şanslı olduğunu düşünürdüm. Kısmet banaymış...

Serkan kahkaha attı ve beni biraz daha sıkı sardı. Gözlerimi kapatıp sadece bu ana odaklandım. O benim kocamdı, yanlış olan hiçbir şey yoktu. Yine de Ali'den sonra herhangi biriyle böyle yakın olmak garip geliyordu. Yanlış değil, sadece garip. Ben hiç o kızlardan olmamıştım, şu her hafta sevgili değiştiren ve erkeklerle çok rahat olan kızlardan değildim. Hep mesafeliydim, Ali'den başka kimsenin eli bile değmemişti elime.

Şimdi Serkanla olan her temas ne kadar güzel olsa da garip geliyordu. Biriyle, Ali dışında biriyle böylesi yakın ve rahat olmak garipti. Ama onu ilk öpenin ben olduğumu düşündüğümde bunlar hiçbir şey değildi. Kıkırdadım. Serkan bana sorar gibi baktı ama sadece gülümsedim. Benim sebebi ne olursa olsun gülmem onu da keyiflendirmiş gibi görünüyordu...

Eylül: ben tahmin ettiğin kadar kırılgan değilim

Serkan: nasıl yani?

Eylül: yani biz şimdi sevgiliyiz, ya da buna ne deniyorsa. Her şey için bana izin alır gibi bakmana gerek yok. Sarıl, öp... rahat ol. Hani bana diyorsun ya yanımda rahat olmanı istiyorum diye, ben de aynısını istiyorum. Kendin gibi davran, nasıl istiyorsan. Birbirimizin ilk sevgilisiymişiz gibi düşün.

Serkan: zaten istediğim gibi davranıyorum

Eylül: öyle mi?

Serkan: tamam belki istediğim sıklıkta değil ama sonuçta öyle olması da gerekmiyor

Eylül: gereksin... en azından bunu yapabilirim. Gerçekten sevgilin olmama izin ver. Biliyorum böyle söyleyince komik geliyor kulağa, ikimiz de liseli değiliz ama başka şekilde nasıl ifade edebilirim bilmiyorum.

Serkan: hayat yoldaşlığı?

Eylül: illa bir isim konması gerekiyorsa en uygunu bu olabilir.

Serkan: isimlere takılma. Neyin olmamı istiyorsan o olurum.

Eylül: ben seni haketmek için ne yaptım bilmiyorum

Serkan: ben de bunu senin için soruyorum kendime

Eylül : belki de böyle olması gerekiyordu. Kaderimiz buydu yani... bizim bu şekilde tanışmamız ve bu şekilde birlikte olmamız gerekiyordu

Serkan: belki de...

Eylül: burası bana iyi geldi galiba, çenem açıldı biraz, kusura bakma.

Serkan güldü...

Serkan: konuşmanı seviyorum. Seninle ilgili yeni şeyler öğrenmek, hissettiklerini bilmek bana da iyi geliyor. Hem biz avukatlar konuşmayı da dinlemeyi de severiz.

Eylül: iyi ki... normalde kocalar fazla konuşan eşlerinden şikayetçi olurlar çünkü

Serkan: ben tam tersi... inan bana. İçimizden nasıl geçiyorsa öyle davranalım tamam mı? İkimiz de kendimizi bırakalım birbirimize. Güvenmeyi, sevmeyi, sevilmeyi öğrenelim beraber. Sınırlarımızı beraber çizelim, deneye deneye.

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin