60

822 29 11
                                    

Serkan
Eylül bir daha uyuyacak gibi durmuyordu. O yüzden ben de bugün, Cemre'nin Eylül'e izin vermesini fırsat bildim ve Eylül'e kreşleri dolaşmayı götürmeyi teklif ettim. O da beni şaşırtarak bu teklifimi kabul etti. Ayrıca Masal'ın da bizimle olması çok iyiydi, onun da beğenmesi, uyum sağlaması açısından çok daha rahat olurdu.

Eylül ve Masal'ı arabada bekleyeceğimi söyleyerek yalnız bıraktım. Önce ev sahibine uğradım, dünkü olayı bilmeliydi...

Selahattin : bana ne kardeşim? Ben mi dedim eve girin diye!

Serkan : nasıl bana ne? O evin sahibi sen değil misin? Güvenlik önlemi alman lazım. Kendi oturduğun daireye nasıl taktırmışsın demir parmaklıkları, yukarıya da taktırsana aynısından

Selahattin : ben orada kalmıyorum ki.. ayrıca ona ayıracak param da yok. Seninki hala vermedi kirayı zaten. Söyle ona, iki gün daha müddet, yoksa dayanırım yine kapısına...

Bu adama sinir oluyordum... Ali nerden bulmuştu ki bu adamı?

Serkan : ne kadar borcu var?

Selahattin : bin beş yüz lira... ama baksana sana ne dicem... sen böyle şak diye parayı çıkartıyorsun hemen, arabanı da gördüm, son model... demek ki sen paralısın. Madem bu kadar paran var, sevgiline alsana bu evi... her ay kirasını ödemekten de kurtulursun..

Aslında mantıklıydı,kirada tuttuğum başka bir evim vardı, onu satıp burayı alabilirdim ama bu durumu sonra Eylül'e nasıl açıklardım ki?

Serkan : ben bunu düşünücem...

Selahattin : iyi.. düşün bakalım.

Arabama indiğimde dakikalardır cebimde titreyen telefonuma baktım. Yine asistanım Esra arıyordu. Normalde bu kadar sık aramazdı, açmadığımı görünce benim aramamı beklerdi..

Esra : Serkan bey.. yine geldiler.. size bir not bıraktılar.

Bu adamlar gerçekten çok olmuştu... hem suçlu, hem güçlü diye bunlara denirdi işte. Baba oğul, bela olmuşlardı. Oğul, önce üvey kız kardeşini taciz ediyor, baba da kızı değil, oğlunu savunuyor ve oğlan kısa bir süre hapis yattıktan sonra iyi niyetten serbest kalıyordu. Şimdi yine aynı oğlan, benzer bir suçtan yargılanıyor ve baba oğul akıllarınca bu davayı bırakmam için bana gözdağı vermeye çalışıyor. Biliyorlar ki bu sefer iyi halden çıkma şansı yok. Biliyor ki her şey bitti... aynı zamanda oğlanı içeri atar atmaz, o pislik babanın karısı ile de ilgilenmek istiyorum. O pisliğin, kızını savunuyor diye karısını dövdüğünü çok iyi biliyordum...

Serkan : yarın icabına bakarım Esra.. sen notu masama kaldır, ben gelince hepsine bakıcam...

Esra : bugün ofise hiç uğramayacaksınız değil mi?

Serkan : hayır, sanmıyorum. Sen de evden devam edebilirsin.

Ufak bir ara bana da iyi gelecekti... bu iki pislik adamı düşünmekten içim daralmıştı ama apartmandan çıkan anne kızı görünce keyfim yeniden yerine geldi... Eylül arka kapıyı açıp Masal'la oturmaya kalktı ama Masal izin vermedi...

Masal : ben büyüdüm annecim, tek başıma oturabilirim.

Eylül de ben de güldüm...

Eylül : Allah Allah... şuna bak. Büyümüş de küçülmüş hanımefendi.. iyi, tek başına otur bakalım...

Eylül onun kemerini bağlayıp öne geçti ve yanıma oturdu...

Serkan : önce karakola uğrarız diye düşündüm.. geleceğimizi söylemiştik.

Eylül : evet.. ama ben tek gitsem? Yani Masal'ı peşimde sürüklemek istemiyorum...

Serkan : tamam.. ben arabada onunla beklerim, olur mu? Sen rahat ol ve her şeyi anlat.

Eylül : teşekkür ederim..

Eylül'ün ifade vermesini bekledik ve daha fazla vakit kaybetmeden önceden konuştuğum birkaç kreşe bakmaya gittik. En beğendiğimi ve Eylül'ün muhtemelen en beğenmeyeceğini en sona saklamıştım. Resimlerini görmüş, öğretmenleri ve eğitimi hakkındaki ününü de duymuştum. Burası tam Masal'a göreydi ama içlerinde en pahalı ücreti olan da buydu. Eylül bunu kabul eder mi bilmiyorum... gerçi son zamanlarda beni hep şaşırtıyor...

Masal : aa anne! Şuraya bak! Kocaaaman ayı var!

Masal gördüğü her şeyi annesine gösterirken Eylül de görevli öğretmenlerden biriyle konuşuyordu... yanımızdaki kadın bizi yalnız bıraktığında Eylül'e döndüm...

Serkan : burayı nasıl buldun?

Eylül : ne diyebilirim ki? Yani.. bugün gezdiklerimizin hepsi çok güzeldi Serkan...

Serkan : evet öyle. Ama içine en çok hangisi sindi, onu söyle...

Eylül : hepsi... yani biliyorsun, bugün gördüğümüz yerlerden hiçbirine benim gücüm yetmez. Hangisi olursa olsun, Masal gerçekten çok şanslı..

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin