24

921 38 28
                                    

Güney
Odadan çıktığımızda bile Eylül'ün kıvırcık arkadaşı hala ağlayıp duruyordu. Dayanamadım, laf attım...

Güney : kıvırcık? Ağlamasana, Eylül iyi işte.

Songül : ona da üzüldüm de şimdi ona ağlamıyorum ki... hem sana ne?

Güney : ne biliyim kızım, ağlayıp duruyorsun da..

Songül : hem kıvırcık ne be? Ben sana hıyar diye sesleniyor muyum?

Güney: hooop, yavaş gel.

Songül : düzgün konuş o zaman... neticede ikisi de salatalık malzeme değil mi?

Güney : öf iyi be! Senle konuşmaya çalışanda kabahat zaten...

Songül : neden benimle konuşasın ki?

Güney : ne bileyim, kaç yıllık arkadaşımsın seni hiç ağlarken görmemiştim. Merak ettim...

Kız başta hiç konuşmadı. Hatta bana bakmadı bile. Ama ben bakıyordum, Serkan haklıydı, hoş kız aslında. Sadece biraz sert... ama güzel...

Songül : Ozan beni aldattı... gözümün önünde bastım onları

Güney : vay şerefsiz! Gidip ağzını yüzünü dağıtayım mı o erkek müsbettesinin?

Songül : saçmalama be! Otur oturduğun yere! Bir de seninle mi uğraşalım? Başımızdaki şeyler yetmiyormuş gibi...

Güney : o zaman boşver ağlama... en azından şerefsiz yol yakınken olduğunu görmüş oldun...

Songül : doğru... herkes ne olduğunu senin gibi hemen belli etmiyor

Songül birden arkasını dönüp gitti. Bense ağzım açık kalakalmıştım...

Eylül
Güney o gün hastaneden çıkmama izin vermemişti. Gece boyu başımda beklemiş, ertesi sabah çıkışımı yaptırmıştı. Cemre ise gece benim için Masal'la ilgilenmiş, bugün için bana izin vermişti, evde dinlenecekmişim ve yarın devam edecekmişim. Dolabımı doldurmuş olduğu gerçeğini görmezden gelmeye çalışarak son tatil günümün tadını çıkarmaya çalıştım. Akşam olduğunda ise gelmeyeceğini bile bile Serkan'ı beklemiştim ama tahminimdeki gibi gelmemişti. Bu alışkanlıklarıma aykırıydı. Uzun zamandır her gün istisnasız bir şekilde geliyordu ve şimdi birden bire tüm ilgiyi kesmişti. Bu çok garip bir duyguydu, sanki onu beklermişim gibi... üstelik gelmesini isteyen ben değildim... yine de garipti.

2019 Kasım
2 haftadır Cemre'nin yanında çalışıyordum ve çok memnundum. Patronunuzun en yakın arkadaşınız olması gibi bir güzellik vardı yine de Cemre de bana kırılmıştı, diğer herkes gibi... onunla eskisi gibi olmak istesem de Ali'nin acısı içimde bu kadar tazeyken gülüşüp durmamak daha iyiydi sanırım. Yine de onun çevresinde olmaktan içten içe büyük mutluluk duyuyordum...

Acım geçmiyordu... En kötüsü de Masal'ın "babam nerede?" sorularının yerini "Serkan amca nerede?" sorusunun almasıydı. Yavaş yavaş babasını unutmaya başladığını hissediyorum. Çünkü babasını bir kez soruyorsa Serkan'ı beş kez soruyordu... unutmak bu kadar kolay mıydı? Bunu bir çocuk bile yapabiliyorsa ben neden yapamamıştım ki?

Cemre : seni işe alarak en sadık müşterimden de oldum...

Eylül: kim o? Serkan mı?

Cemre : evet.. nerdeyse her sabah kahve almaya gelirdi ama iki haftadır uğradığı yok.

Eylül: kusura bakma...

Cemre : sana kızmadım ki, özür dileme. Sadece sohbet başlatmak için konuştum işte, çok sessizsin...

Eylül: bilirsin işte... Ali'yi düşünüyorum

Cemre : evet şey... tabii ki, bu çok normal...

Eylül: evet öyle... özellikle evdeyken daha kötü tabii. Burada kafam dağılıyor, daha az aklıma geliyor.

Cemre : bugünler geçecek arkadaşım... beraber atlatıcaz, hep yanındayım, bunu biliyorsun değil mi? Hepimiz senin yanındayız...

Eylül: biliyorum... Ali sağken Masal'la beni Serkan'a emanet etmiş biliyor musun?

Cemre : hayır... nasıl yani?

Eylül: yani eğer başına bir şey gelirse bize göz kulak olmak için. Bu yüzden öğrendiğim günden beri Serkan beni hiç yalnız bırakmadı, her gün dolaşıp halimi sordu. Tabii artık umrunda değilim herhalde, iki haftadır uğramıyor. Ama bugün iki haftalık maaşımı aldığıma göre evine gidip borcumun bir kısmını kapatabilirim, değil mi?

Cemre : eğer gerekiyorsa? Serkanın kabul edeceğini sanmıyorum. Sana çok kırılmış... haksız olduğunu söyleyemem

Eylül: herkes Eylül'e kırgın saçmalığına son verir misiniz lütfen? Bundan gerçekten sıkılmaya başladım

Cemre : o zaman sen de buna göre davran ve sana yardımcı olmamıza izin ver

Eylül: veriyorum ya işte... neden burdayım sanıyorsun?

Cemre: ama bunu bir karışılık olarak kabul ediyorsun. Sana bu parayı versem kabul etmezdin

Eylül: tabii ki etmem

Cemre : işte ben de tam olarak bundan söz ediyorum...

Serkan
İki haftadır Eylül'e uğramamıştım ve merak ediyordum. Meraktan çok sanki bir alışkanlık olmuştu çünkü uzun zamandır bunu bir düzene oturtmuştum. İşim biter bitmez ofisten çıkıyor, eve bile gitmeden Eylül'e uğruyor, beş dakika bile olsa Masal'la oynuyordum, iyi olduklarını görüp evime gidiyorsum. Şimdi ise Masal'ı özlemiştim, resmen burnumda tütüyordu... sırf bu bile, yeniden evlerine gitmem için bir sebepti. Ama yapmayacaktım...

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin