69

753 30 11
                                    

Hastaneye vardığımda gün doğmak üzereydi... nasıl bir anneydim ben? Kızım orda hastane odalarında yaralı şekilde yatarken ben bir başkasının evinde, bir başkasının yatağında nasıl öyle rahat rahat yatıp uyuyabilmiştim?

Hastaneye gelir gelmez Masal'ın odasına çıktım. Masal uyuyordu, yanındaki Songül uyuyakalmıştı ama Güney uyanıktı. Beni görünce hemen ayaklandı...

Güney : Eylül... gel, Masal biraz zor uykuya daldı...

Eylül: neden? Ağrısı mı var?

Güney : eh tabii biraz, o da gayet normal. Ama seni sordu, bir de Serkan'ı. İkiniz için de uyuyorlar, annen de sabah uyandığında yanında olucak dedik ama zor ikna ettik...

Eylül: ah canım benim... peki Serkan nasıl?

Güney : aynı... zaten sen gideli çok olmadı ki, hemen geldin, ben artık sabah gelirsin sanıyordum...

Eylül: biraz uyuyakalmışım. Nasıl oldu anlamadım.... zaten kalkar kalkmaz hemen geldim.

Güney : iyi yapmışsın, dinlenmen iyi olmuş... gel, biraz daha kestir istersen, ben de çıkacaktım birazdan...

Eylül: sen nereye gidiyorsun?

Güney: önce bi Serkan'a bakıcam... ordan biraz dinlenmek için eve geçerim

Eylül: bekle, ben de geliyorum...

Kızımı uyandırmadan, saçlarından hafifçe öpüp, oyuncaklarını da yatağına bırakıp odadan çıktım.

Serkan da bıraktığım gibiydi, hala öylece yatıyordu. Biz ise ancak camın arkasından onu izleyebiliyorduk...

Eylül : yanına giremez miyiz?

Güney: girebilirsin... ama fazla duramazsın tabii. Nazan teyze de girdi, sonra onu oteline bıraktık...

Kafamı salladım. Yanına girmek istiyordum, gerçi girsem ne olacaktı bilmiyorum ama...

Doktorundan izin alıp içeri girdim ve yatağına yaklaşıp onu inceledim... çok ilginçti ama bir insan yoğun bakımda yatıyorken bile böyle yakışıklı görünebilir miydi? Bu hali içimi acıtıyordu... öyle iyi bir insandı ki burda olmayı, böyle acı çekmeyi asla hak etmiyordu...

Masal'ın kucağında oluşuna sevinmeye başlamıştım. Kızımın gerçekten iyi olduğunu kavradığım her dakika, bunu düşünüyordum... Güney'in söylediklerini düşündükçe... Serkan ölebilirdi... zaten o adamlar bunu planlamıştı, onu öldürmek istiyorlardı. Kızımı hesaba katmamışlardı, bu yüzden amaçlarına ulaşamamışlardı..

İyice yanına yaklaştım, artık aramızda mesafe yoktu... elini tuttum hiç düşünmeden... dışarıda benim her hareketimi izleyen Güney'i umursamadım bile...

Eylül: Serkan... söz verdin, unutmadın değil mi? Hep yanımda olucaktın, hem Masal'ın hem benim... bizi yalnız bırakmayacaksın değil mi Serkan? Sen de bizi bırakıp gitme Serkan.. lütfen...

Ağlamayacaktım, ağladığımda üzülüyordu. Şuan niyetim onu üzmek değildi. Sadece... bilmiyorum. Beni seviyordu ve belki beni yanımda hissederse... aptalca şeyler düşünüyor olabilirdim ama olmak istediğim yer burasıydı... başka bir yerde olmayı istemiyordum...

Elini tutmayı bıraktım ve elimi biraz da korkarak yüzüne götürdüm ve yanağına dayadım... şuan bilinci açık olsa ve bunları hissedebiliyor olsa ne düşünürdü acaba diye geçirdim içimden... ama o esnada bir şeyler oldu ve Serkan'a bağlanan bi makineden gelen bip sesleri git gide hızlandı...

Elimi anında yanağından çektim. Farkettim ki gözleri hafif aralıktı... uyanmış mıydı?!

Eylül: Serkan! Serkan.. iyisin değil mi?

Konuşmadı ama gözlerini yumdu ve tekrar açtı... çok şükür iyiydi... arkamı dönüp Güney'e baktım, o da keyifli görünüyordu...

Makineden gelen sesler normal ritmine dönerken bütün keyfim yerime gelmişti. İçimdeki o kasvetli hal de son bulmuştu...

Ben yine dışarıda bizi izleyen Güney'i hiç umursamadan Serkan'ın elini tuttum. Aslında hiçbir şeyi umursamıyordum. Az kalsın kaybedeceğim adamın elini tutuyordum... o iyi diye tekrarladım içimden... o iyi...

Bir şey söylemeye çalışıyordu sanki, ağzını açtı ama ses çıkmıyordu... iyice yaklaştım ve kulağımı ağzına yaklaştırmak için eğildim. Ne olmuştu? Ne söyleyecekti?

Serkan: Mas... Masal...

Hemen eğildiğim yerden doğrulup onu susturdum...

Eylül: Masal iyi, merak etme... o çok iyi... asıl merak ettiğimiz sensin Serkan... çok korkuttun bizi...

Bu sefer Serkan, onun elimi tuttuğumun farkındaydı, hafifçe elimi sıktı ve iyi olduğunu belli etti... işte o an dünyalar benim oldu...

Ben de bunun üstüne tekrar kocaman gülümseyerek onu ödüllendirdim ve doktorunun rahatça muayene edebilmesi için odadan çıktım.

Dışarı çıktığımda Güney hala camın önündeydi. Gidip mutlulukla ona sarıldım. Zaten hepimiz bu anı beklemiyor muyduk? Onu iyi görmeyi beklemiyor muyduk?

Güney'e sarılıp ayrıldığımda, bana farklı bir şekilde bakmaya başladı... neydi bu şimdi?

Eylül: ne?

Güney : onu seviyorsun...

Kafamı olumlu anlamda hızlı hızlı salladım... bir anlamı yoktu ki saklamamın... tabii ki onu seviyordum..

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin