98

592 31 27
                                    

Eylül
Nikah günü gelip çatmıştı. Heyecanlanmam normal miydi? Geçen sefer böyle olmamıştı...

Masal bu sefer beyaz gelinlik yerine geçen gün benim giydiğim gibi kırmızı bir elbise istemişti, geçen sefer gelinliğinin kıpkırmızı kanla kaplandığını düşününce bu sefer giydiği kırmızı elbisesi bir tesadüften fazlasıymış gibi gelmişti... Muhtemelen benimki sadece bir kuruntuydu...

Mutluydum ama geçen sefer yaşananları düşününce fazlaca endişeliydim. Serkan'a nikah salonuna beraber gitmek istediğimi söylediğimde itiraz etmedi, korkumun yersiz olduğunu düşünüyordu ama geçen sefer olanlar gözümün önünden gitmiyordu, aşamamıştım...

Bu sefer farklı olan bir tek Masal'ın değil benim de kıyafetimdi. Bir gelinlik giymiştim bu sefer, gerçek bir gelinlik. Çok abartılı değildi ama alelade beyaz bir elbise de giymemiştim. Makyajıma özenmiş, saçımı kuaförde yaptırmıştım.

Cemre : harika görünüyorsun Eylül.

Songül : herhalde öyle olacak, sevdiği adamla evleniyor. Bugün onun en mutlu günü...

Eylül: gerçekten mutluyum... Ali'nin ölümünden sonra hiç mutlu olamam sanmıştım, bir daha hiç yüzüm gülmeyecek gibi gelmişti... artık Ali yok ama Serkan var, onu da seviyorum, ona da aşığım. O da beni mutlu ediyor.

Cemre : kimseye açıklama yapmak zorunda değilsin, kendine de haksızlık etmeye kalkma. Ömrünün sonuna kadar yalnız kalamazsın.

Eylül: artık kendime işkence çektirmiyorum zaten Cemre. Bitti o günler. Artık sadece Serkan ve Masal var benim için, ailem onlar. Sizler de ailemsiz de ne demek istediğimi anladınız siz

Songül: anladık anladık da yeter bu kadar dırdır ettiğimiz. Haydi Eylül, artık çıkalım şu odadan da gidelim nikah salonuna, yoksa geç kalacağız...

Salonda Serkan'a annesi Nazan, Güney ve Cemre'nin sevgilisi Tuna ve Masal eşlik ediyordu...

Masal : annem geldi!

Serkan birden kafasını salonun girişine çevirmişti...

Nazan : maşallah kızım... su gibi olmuşsun.

Ben bana bakan gözlerin biri hariç hepsinden utanırken yeni anneme gülümseyip karşılık verdim. Hala onun sevgisi altında eziliyordum, çünkü her şeye rağmen hiçbir zaman çocuklu dul bi kadın olduğumu yüzüme vurmamış, beni oğluna layık görmüştü. Üstelik her açıdan tam bir anne olmuştu benim için. Zaten kendi ailemin benim için yapmadığını yapmış, yanımda olmuş, kabullenmiş, kızı bilmişti beni...

Cemre, Masal'ı kucağına almış öperken Serkan da bana yaklaşıp yanağıma bir öpücük bıraktı...

Tuna : şöyle geçin de birkaç fotoğraf çekeyim...

Cemre : ay iyi akıl ettin aşkım, bari Eylül'ün saçı makyajı bozulmadan bir fotoğrafı olsun. Oraya gidene kadar bozulacak...

Tuna bizim çeşit çeşit fotoğraflarımızı çektikten sonra Masal da yanımıza gelmiş, bizimle fotoğraf çekilmek istemişti. Ben ona gülerken, Serkan çoktan onu kucağına almıştı bile...birkaç tane de kızımla fotoğraf çekildikten sonra Masal, Nazan annemin kucağına gitmişti. Onun için harika bir büyükanneydi...

Serkan beni belimden tutarken bir yandan annesinin kucağındaki kızımıza bakıyordu...

Eylül: çok şımartıyorsun onu...

Serkan: şımarsın ne olacak? Sevilmesi suç mu?

Eylül: hayır ama her istediğini de yapmamalıyız. Hayır ne demek öğrenmeli...

Serkan: Masal hayırı annesi onu dolapta son kalan iki kutu meyveli yoğurtla beslerken öğrendi bence canım. Ayrıca o hala ufacık çocuk, bir yanı eksik bir çocuk üstelik.

Eylül: sayende bu eksikliği hissettiğini sanmıyorum

Serkan: umarım hissetmez. Babası olmaktan gurur duyduğum bir kızım var, bırak da azıcık şımartayım.

Eylül: ondan çok senin buna ihtiyacın varmış gibi duruyor. Sürekli ilgilenmek, bir şeyler almak istiyorsun.

Serkan: onun bu şekilde babası olamam tabii ama üzerine titremek, ne isterse almak hoşuma gidiyor Eylül. O nasıl hissediyor bilmiyorum ama o bana her sarıldığında, her öptüğünde ben kendimi onun gerçekten babası gibi hissediyorum.

Eylül: öylesin zaten...

Serkan: onu demeye çalışmadığımı biliyorsun.

Eylül: anlıyorum. Ama kan bağının çok da bir önemi olmadığını da biliyorum. Mesela annen... o bana kendi ailemden daha çok aile oldu. Sürekli arayıp sordu, beni sevdi, kızı bildi... bir gün olsun bu dul ve çocuklu kadın kendini çocuğuma yamamaya çalışıyor demedi. Beni her halimle sana layık gördü. Kendi ailemse "biz sana demiştik, şimdi bak başının çaresine" diyor. Hangisi annem? Doğuran mı yanımda olan, bana kızım diyip bağrına basan mı?

Serkan anında kaşlarını çattı...

Serkan: kendine yaptığın yakıştırmalar hiç hoşuma gitmedi...

Eylül: annen de aynı şeyi söyledi. Oysa kendi annem bunu söylemekten çekinmedi...

Serkan : bunu sonra konuşuruz ama artık çıkalım mı?

Eylül: olur...

Zil çalınca kapıya bakmaya gittim ama büyük bir şokla karşılaşmıştım. Bu nasıl olurdu?! Nasıl?!

EmanetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin